Neymiş efendim, sevgililer günüymüş…
Sanki yılın 364 günü çuvala girmişte, sevginin bütün anlamını, hediyeleşmeyi o güne sığdırmışlar…
Ben bugüne kadar okuduğum hiçbir efsane, aşk hikayesinde ‘14 şubat sevgililer günü’nden söz edildiğini görmedim. Gören var ise söylesin…
Sevdiği bir kimseye güzellikler yapmak ona sevildiğini hissettirmek ve bunu dile getirmek elbette bir güne sığdırılmamalı!
Sevgililer günü mü? Duymadım, görmedim, bilmiyordum demek imkansız. Televizyonlar, reklam panoları, mağazalar kısacası kapitalizmin çarkları o günü bangır bangır ilan ediyor.
Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer derler. Kadının kalbine giden yolda kuyumcudan, çiçekçiden, kozmetikçiden geçiyor olsa gerek, genellikle indirime dayalı ürünler hep kadına yönelik oluyor.
Ekonominin canlandığı, online alışverişin tavan yaptığı, sevgililer gününde, çarşıda, kuyumcuda, markette, hatta zücaciyelerde bile indirimler başlar. İndirime giren su bardağı ile granit tencerenin ‘Aşk’ ile ne tür bir bağlantısı olduğunu da henüz çözmüş değilim!
Kapitalizmin oyunu dediğim tam olarak bu olsa gerek, hiç ihtiyaç olmayan bir şeyi ihtiyaçmış gibi algılatıyor. Üstelik bunu toplumsal kabule zorluyor. Kapitalizmin oyununa gelmeyin diyeceğim ama bunun için algıları yüksek bir partner ihtiyacınız var.
Şimdi 14 Şubat yaklaşırken, o günü sabote edip yok şöyle günah, yok böyle günah deyip, akşamında mum eşliğindeki yemek masasını ve aldığı hediyesini sosyal medyada kalpli emojilerle paylaşıp, sevdiceğine teşekkür etmeyi de es geçmiyor… Kimse kusura bakmasın böyle bir kesimde var. Anmadan geçemeyeceğim.
Üretim – tüketim ilişkisinin tıkandığı noktalarda, kapitalist sistem bu tip günleri pek bir sever. Harcamayı, tüketmeyi bünyeye zerk eder, her bir şeyden vazgeçtim, dinen günah olan caiz olmayan bir geleneği kutluyoruz…
Ben bugüne rağbet eden Müslümanların büyük çoğunluğunun 14 Şubat’ın nerede, nasıl ve niçin ortaya çıktığını bilmediklerini düşünüyorum..
O yüzden kısaca özetliyeyim: Tarihi bilgilere göre kökeni, Roma Katolik Kilisesi’nin inanışına dayanan 14 Şubat, Valentine ismindeki bir din adamının, adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Aziz Valentin gününün romantik aşk ile bağlantısı, Ortaçağ’ın sonlarına doğru, o zamanki akımlardan kaynaklanmış ve bu gün, zamanla dinsel özelliğini yitirmiştir.
Rahip Valentine zamanında, yani İmparator II. Claudius devrinde, imparator, savaşacak asker bulamadığından evlenmeyi ve Hıristiyan merasimlere göre nikâh kıymayı yasaklamıştır. Bu yasağa rağmen Rahip Valentine nikâh kıymış ve
gizli şekilde insanları evlendirmeye devam etmiştir. Claudius bunu fark ettiğinde Valentine’ı hapse atıyor ve ölüme mahkum ediyor.
Valentine ile romantik aşk arasındaki ilişkiyi anlatan efsanelerin 14. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Bu kısım ansiklopedik bilgi, internetten kolaylıkla elde edilebiliniz. Şimdi dini bütün Müslümanlar bir Hristiyan adetini kutluyor. Katolik bir papazın anma gününü biz niye sevgililer günü olarak kutluyoruz? Lafa gelince, gavurun malı diye dışlarken, öze gelince de gavurun gününü kutlamayı unutmuyoruz..
Yahu bari en azından sevgimizi, aşkımızı sığdırdığımız gün ithal olmasaydı, iyiydi..!
Bir Müslüman olarak bundan sonra 14 Şubat günlerini kutlayıp kutlamamanız gerektiğine siz karar verin. Ha ille de sevginizi simgeleyecek bir gün kutlamak isterseniz eğer: bu ”Hristiyan geleneğini” kutlamak yerine, kendi özümüzdeki güzelliği, sevgiyi, gerçek aşkı yaşayan Batmanlı Misto ile Necmo’yu unutmayıp, hatırlamak ve hatırlatmak olsun. 1970’lerin renkli simalarından olan Batmanlı “Mısto ile Necmo” hem deli hem de birbirlerine deliler gibi aşık olan bu özümüzdeki güzellikleri unutturmayıp her daim anmak olsun… Belki bugün Leyla ile Mecnun kadar efsane olmamış, dillere destan olmamışlar fakat gelecekteki nesle dilden dile aktarırsak efsaneleşmesine sebep olabiliriz…
Yorumlar kapalı.