Merhaba sevgili okurlar,
Yazıma nerden ve nasıl başlayacağımı inanın bilmiyorum. Ne yazık ki ülkemiz, son yılların en büyük doğal felaketini yaşadı ve bağrımızda uzun yıllar geçmeyecek bir acı ile bizleri baş başa bıraktı. Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve etkilerinin çevre iller olan; Malatya, Adıyaman, Hatay, Adana, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye, Gaziantep, Diyarbakır ve zarar gören bütün illere Batman halkı adına geçmiş olsun dileklerimi sunuyor ve yakınlarını kaybetmiş olan herkese başsağlığı diliyorum. Ateş düştüğü yeri yakar, ülke olarak hepimiz yaralıyız, herkesin canı yanıyor ancak en büyük acıyı ne yazık ki bu sürecin gerçek ev sahipleri yaşıyor.
Gün geçmiyor ki başımızdan kara günler (black days) kara belalar (black plagues) eksik olmuyor. Tam her şey yoluna girdi, bir şeyler düzeldi derken belalar peşimizi bırakmıyor. 2019 yılının sonlarında başlayarak 2021 yılına kadar etkisi devam eden covid-19’dan kaynaklı yaşadığımız sıkıntılar tam bitti derken yenileri ekleniyor. 2022 yılını coşku ile kutladık ancak ekonomik sıkıntılar peşimizi bir türlü bırakmadı. 2023 yılı geldi yeni yıl yeni umutlar derken gecenin 4 sularında yeni bir felaket ile karşı karşıya geldik.
Millet olarak belimizi ne zaman doğrultalım dediysek hemen akabinde belimize bir darbe daha inerek yeniden ve yeniden yerlere düştük. Geleceğe dair umut dolu yazılar kaleme alalım, bizleri güzel günler bekliyor diye yazı başlıkları atalım derken ne yazık ki içimiz paramparça ve gözlerimiz dolu bir şekilde cümle kurmaya çalışır hale geldik. Şuan bu satırları yazarken diğer yandan birçok soru ile boğuşuyorum. 2024 yılında bizleri neler bekliyor. Açlık ve sefalet mi, yeni tür bir virüs mü, atmosferde meydana gelecek delinmelerden kaynaklı kuralık mı, gökyüzünden düşecek bir göktaşı mı, İstanbul ve bölgesinde beklenen deprem ve tahribatları ne boyutta olacak, bizi, gençlerimizi ve çocuklarımızı gün be gün hakimiyeti altına alan sosyal medya bataklığı/çıkmazı ne tür sorunsallar ortaya çıkaracak? Şeklinde beynimde bin bir soru ile boğuşuyorum.
Evet, sevgili okurlar gel gelelim asıl sorunumuza. Deprem mi yoksa binalar mı bizi öldürür? Fahiş ev fiyatları karşısında bükülen belimize yeni yükler biniyor. Yıllarca dişini tırnağına takarak ve didinerek aldığımız evler ne yazı ki bizlere “yuva” değil mezar oluyor. Yıllarca çalışıp sonrada ailemize yuva değil mezar aldığımızı öğrenmek… Ne yazık ki yürek parçalayıcı bir manzaraya ev sahipliği yapıyoruz.
İlerleyen yıllarda bu olaylardan ders almış olacak mıyız? Bana sorarsanız cevabı yazının devamında yer alıyor.
Şubat 2023’de saat 04.17 de başlayan ve 7,8 şiddetinde gerçekleşen deprem birçok şehrimizi talan etmiş ve hıncını alamayarak aynı gün içinde saat 13.26’da 7,6 şiddetinde sallanarak ilk deprem ile hasar görmüş binaları yerle bir etmiştir. Birçoğumuzun sevdiklerini, hayallerini, umutlarını, yarınlarını ve geleceğini ellerinden almıştır. 06/02/23 tarihi bana göre kara deprem (black earthquake) olarak tarihimize geçmelidir. Önceki deprem ve ölümlerden ders alınamamış ve hiçbir şekilde önlem alınmadan insan yaşamı iğne ucu kadar önemsenmeden hareket edilmeye devam edilmiştir. 100.000’den fazla kişi bugün sevdikleri için yardım talep ediyor. Binlerce insan kefensiz, kimliksiz, isimsiz, duasız ve kimsesiz olarak mezar taşlarına sayılar yazılarak gömülüyor. 1999 gölcük depremi (7.4) istatistiklere yansıyan 17.480 ölüm, 23.781 yaralanma, 505 kişi sakat, 2011 Van depremi (7.2) istatistiklere yansıyan 644 ölüm, 1.966 yaralanma ve 2023 depremin altıncı günü 20 bin den fazla ölü, 100 bine yakın yaralı ve enkaz altından çıkarılamayan hala binlerce insanımız bulunmakta.
Evet sevgili okurlar şimdi siz söyleyin, yaşanan olaylardan ders alınmış mı? Yoksa bir sonraki deprem de kaç insanımızı kaybederiz diye tahminler mi yürütmeye başlayacağız. 6 Şubat tarihini önlem almamanın ve vurdumduymazlığın bir sonucu olan “ders alınmayan kara deprem” olarak beynime kazıyacağım. Binalar öldürmez, tedbirsizlik öldürür.
Yorumlar kapalı.