Ülkemiz görkemli bir coğrafya ve biyolojik çeşitliliğe sahip bulunmaktadır. Bizler üç kıtanın kesiştiği ve bu kıtaların özelliğini aynı anda taşıyan topraklarda yaşıyoruz. Avrupa kıtasında yetişen bitki türü sayısı kadar ülkemizde bitki türü yetişmektedir.
Türkiye, dünyadaki 12 gen merkezi içindeki 3 önemli gen merkezinin çakıştığı yer konumundadır.
Binlerce bitki türüne sahibiz.
Avrupa kıtasının tamamındaki bitki türüne yakın ve bu coğrafyada yetişiyor.
Sadece ülkemizde yetişen 3000’den fazla endemik tür var.
Avrupa’nın endemik türü 2500, İngiltere’deki bitki türü sayısı ise sadece 2000 civarındadır.
460’dan fazla kuş türü olan ülkemizde, Avrupa’daki kadar kuş türü bulunmaktaydı. İki önemli kuş göç yolu Türkiye’den geçiyor.
Ülkemizde 120 memeli, 130 sürüngen ve 345 balık türü bulunuyor. %95 böcek olan hayvan türü sayımız 80 binden fazla ve Avrupa’nın 1.5 katıdır.
8300 kilometre kıyımız, 4 ayrı karakterde denizimiz vardır. Sulak alan bakımından zenginliğimiz Avrupa’dan fazladır. 128 önemli sulak alanımızın 20 tanesi uluslar arası kıstaslara sahiptir.
Avrupa’da kalmayan doğal yaşlı ormanlar sadece Türkiye’de bulunmakta olup, ormanlarımızın %93’ü doğal orman konumundadır.
Buğday, arpa, yulaf, fiğ, nohut, mercimek, kiraz, vişne, incir, fındık, kayısı ve bademin anavatanının Anadolu olduğu bilinmektedir.
Türkiye’de ortalama yükseklik 1132 metre, dünyada 700, Avrupa’da 300 metredir. Bu özellik ülkemize ayrı bir zengin coğrafya ve biyolojik çeşitlilik sunmaktadır.
Hoyratça kullandığımız ve tahrip ettiğimiz doğal varlıklarımız gün geçtikçe azalıyor. Yüzyıllar önce dörtte üçü ormanlarla kaplı ülkemizde, orman alanı dörtte bir seviyelerinin altına düşmüştür.
Kasıtlı yangınlar çıkarılıp orman vasfını yitirip sonrasında da yapılaşmaya açılıyor
Erozyon topraklarımızın %56’sında etkili olduğundan, ülkemiz çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Böyle giderse NASA’nın verilerine göre 2050 yılında topraklarımızın %85’i çöl olacağı hesaplanıyor.
Akarsularımız, göllerimiz, HES’ler ile betona haps ediliyor, kalanlarda gittikçe yok oluyor.
Denizlerimizde ekonomik değere sahip balık türü yok oldu ve kalanlarda yok olmakla yüz yüzeler.
Yer altı sularımız her yıl bir-iki metre çekiliyor.
Biyolojik rezerv durumunda olan ve su dengesini sağlayan suyun can damarı sulak alanlarımızın yarısı ülkemizde kurutularak geri dönülemeyecek şekilde doğal yapısı bozuldu. Kurutulan alan neredeyse Marmara Denizi kadar olduğu biliniyor.
Ülkemizdeki çok önemli olan onlarca sulak alan alan tamamen kurutularak bu yörelerin doğal dengesi bozuldu.
Uzun gölun eski halinden eser yok, ekolojisi tamamen bozdular, sırada salda gölü var.
Önemli göllerimiz yağmur ve kar yağışının nadir olarak fazla olduğu yıllar hariç tamamen çekilme noktasına geliyor.
Binlerce kuşun yaşadığı kurutulan sulak alanlarda artık kuş sesi duyulmuyor.
Bunun neticesinde kuşlarımızın %70’inin sayısı azalmış, yüzlerce kuş türü tehlike altında.
Zirai ilaç, suni gübre, bilinçsiz avcılık ve canlıların yaşama alanlarının daraltılması sonucunda; onlarca tür yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
Birçok bitki ve meyve türümüz yok oldu.
Yerlerine tarım ve orman bakanlığı yabancı meşeli meyveler üreticilere verilip destekleniyor, bu başlı başına yerli türlerin yok olmasına sebep olan en büyük etkenlerden biri.
Meralarımız bozkırlarımız azaldı, tarım alanlarımız kirleniyor, bitki örtümüz gittikçe yok oluyor. Yüzlerce bitki türümüz tehlikede altında.
Ülkemizdeki biyolojik çeşitliliğe sahip çıkalım.
Yorumlar kapalı.