5 Haziran Dünya Çevre günü kapsamında yayınlanan mesaj ve raporlara baktığımızda dün olduğu gibi bugünde bir şey değişmediğini, dev şirketlerin çevreye verdikleri zararların görmezden gelindiğini görüyoruz.
Hızla artan dünya nüfusu, plansız sanayileşme ve makineleşme, tarım ilaçları, yapay gübreler ve kimyasal maddelerin kullanımının artmasıyla Türkiye’de ortaya çıkan çevre sorunlarının başlıca sebeplerinin 5 kapitalist sermaye şirketi göze çarpıyor. Türkiye’deki 5 büyük şirketin kamunun tüm enerji, otoyol, köprü, baraj, hava limanları, maden ocakları gibi çevre üzerinde büyük tahribatlara yol açacak önemli konulardaki ihaleleri alan ve bu ihaleler ile çevre üzerinde telafisi mümkün olmayan tahribatları görmezden gelindiğini görüyoruz.
Daha önce yazılarım da sık sık dile getirdiğim gibi, Kaz dağlarından Sason dağlarına, Zore vadisinden Dicle vadisine, Hasankeyf’e, Geliye Zilan’dan kanal İstanbul’a, Dersim’den Rize’ye, Van’a memleketin dört bir yanı yangın yeri, HES’lerle betonlara, borulara hapsedilen sularımız, sular altında bırakılarak yok edilen biyolojik çeşitlilik, kesilip yakılan ormanlar, ranta açılan müteahhitlere peşkeş çekilen tarım arazileri, yapılaşmaya açılan yaylalar, yasalar çıkarılarak yasal mevzuatlar la, kanunlarla çevreye verilen zarar akıl işi değil. Gün geçmiyor ki bir çevre sorunu yaşamayalım, en son denizlerde meydana gelen sorunlar.
Deniz salyası (müsilaj) Marmara Denizi’ni ele geçiriyor. Deniz adeta alarm veriyor !
-Öncelikle gelecek nesillerin iyi bir çevre eğitimi ile yetiştirilmeleri sağlanmalıdır.
-Çevre sorunlarının çözümü için sivil toplum kuruluşlarının sayısı artırılmalıdır.
Yerel yönetimlerin bu konu da yetkileri ve imkanları artırılarak asli görevleri çevre sorunlarının çözümlenmesinin önü açılmalıdır.
-Plansız kentleşmeler yerine planlı ve daha yeşil şehir alanları oluşturulmalıdır.
-Her ne şekilde olursa olsun güvenlik nedeni başta olmak üzere, gençleştirme adı altında yapılan orman kesimleri derhal durdurulmalı, orman yangınları ile etkin bir mücadele yöntemi başlatılmalı, ormanların çoğaltılması, korunması sağlanmalıdır.
-Çeşitli bahanelerle bölgede her gün bir yenisi projelendirilen HES’lerin tamamı iptal edilmeli, başta güneş ve rüzgar enerjisi olmak üzere çevre dostu yenilenebilir enerjilerine hızlıca yönlenmelidir
-Daha önceki yazılarımızda da dile getirdiğimiz bir diğer önemli konu olan çöpler yerinde ayrıştırılıp geri dönüşüme kazandırılmalı, Avrupa’dan alınan çöplere de derhal son verilmelidir.
İlimizdeki bazı önemli çevre sorunlarına gelirsek acil çözülmesi gereken çevre sorunları ise şunlardır.
-Batman merkezde bulunan İluh deresinin ıslahı.
-Sason ve Hasankeyf belediyelerine ait evsel atık sularının Sason çayı ve Dicle nehrine arıtılmadan aktarılması.
-İlçelerimizi acilen doğal gaza kavuşturup kış aylarında katı yakıt atıklarından meydana gelen hava kirliliğini en aza indirebilmeli.
-Anız yangınları ve kaçak orman kesimlerinin önüne geçilebilmeli.
-Yaz aylarının gelmesi ile piknik sezonun açılmasından kaynaklı bilinçsiz piknikçilerin çöpleri ile çevreye verilen zararın en aza indirilmesi için bir denetim mekanizmasının acilen oluşturulmalı.
Unutmamalıyız ki yaşadığımız çevre bizlere bir emanettir ve bu emanetten toplumun her kesimi, her ferdi sorumludur. Temiz bir çevre, yaşanabilir bir dünya, yeşil bir Dünya, yeşil bir Batman için gelecek nesillere bırakabileceğimiz en değerli miras olacaktır.
Yorumlar kapalı.