Pandemi yasaklarının kalkmasının gürültü patırtısı dört bir yanda; yollarda, kafelerde, kahvelerde, parklarda. Her yanda toz, sıcak, karmaşa ve trafik. Dört-beş trafik kazasının olduğu günler, gece gündüz tıklım tıklım kahveler, akşama doğru kırlara açılmalar, karanlık basınca parklarda sosyal ortamlar, civcivli saatlerde piyasaya çıkanlar…
Büsbütün bir kuru gürültü gibi. Ama değil işte. İnsanlar hırslarla, hayallerle, umutlarla bir büyük kentin içinde yaşamla buluşuyor. Bu kargaşa, koşuşturmaca en büyük yalnızın bile kafasını allak bulak edecek cinsten. İnsanlar ölmüş de dirilmiş gibi yaşamaya yeni başlıyor sanki.
Coşkulu bir sevinç içinde mi kent? Kalabalıklara bakacak olursak pandemi yasakları, corona hastalığı geride kalmışçasına freni patlamış bir araba gibi millet dışarıda. Sanki hayat eskisi gibi devam ediyor. Etraf gülenlerle, neşeli olanlarla, yakışıklılarla, güzellerle, şıklarla dolu. Gönenç kuşatmış her yanı. Hani neredeyse kabalık, kös kös yürümeler, saygısızlık, yere tükürmeler kaldırımlardan silinmiş sanırsınız.
Bu görkemli yeniden doğuş, üç temel kuralı dahi hiçe saymış: Maske, mesafe ve temizlik. Ortalık kim kime duma duma dünyası durumunda. Dolup taşan insanlar dolu ve taşkın hayatı yaşamak istiyor. Ama covid-19’da yaşıyor. Covid var gücüyle, hastalığa yakalananın canına okuyor. Ölüm mü, yaşam mı kazanacak? Kim bilir?
Pandemi sürgünümden hele ben de çıkayım kentimin neresinde kendime neşe ve hayat bulurum diye bir dolaşayım.
Yorumlar kapalı.