Gazetemiz yazarlarından Rojda Hanımın geçtiğimiz haftalarda ele aldığı ”Şimdiki Aşklar” başlıklı yazısından yola çıkarak bende ”Eski-meyen Aşklar” başlığını açmak istedim. Eski aşklar denince aklıma ilk gelen; yöremizde bilinen hikayeler oldu. Mem û Zîn, Zembilfiroş, Siyabend û Xecê gibi efsane olmuş, şarkılara filmlere konu olmuş, halk arasında dilden dile uzayan bu aşk hikayelerinden birini duymayanımız yoktur. Eskide kalan ama asla eskimeyen bu özde hikayelerin, günümüz aşk adı altındaki kalbin her bir odacığını ayrı kişilerle dolduran sözde hikayelere örnek olması dileğiyle…
Bir kadının aşkından ölen bir erkek. Ölüm dediğimiz mecazi değil gerçek anlamda bedeniyle ölmek… Zin’e kavuşamadan ölümü tadan Mem. Mem ile kavuşmak için ölümü seçen Zin. Hikayemiz şöyle… Zin “Cizîra Botan” dediğimiz yerin yöneticisi olan Emir’in kız kardeşlerinden biridir. Mem ise Emir’in yanında çalışan Tajdin’in manevi kardeşidir.
O zamanlar baharın müjdecisi olan Mart ayında eğlence ve bayram günleri tertip edilirdi. Senenin bu gününde Cizre halkı çoluk-çocuk kıra çıkar, süslenen gençler birbirlerini görür, beğenir ve böylece eş bulurlardı. İhtiyarlar ve çocuklar da uzun kış günlerini unutmak için bu bayram eğlencelerine katılırlardı.
Emir kır eğlencelerine izin verince o yıl herkes giyinip süslendi. Mem ile Tajdin de kendilerine kız gibi süs verip kıyafet değiştirerek çarşıya çıktılar. Çarşıda gezip çalkalanan insanları seyrederlerken, bir anda iki erkek kıyafetli insan gördüler. Erkek kıyafetli bu iki kız Emir’in kardesleri olan Zin ile Sitiydi. Onları görür görmez, ikiside yere düşüp bayılma numarası yaptılar. Siti ile Zin bu bayan kıyafetli iki erkeği iyice süzerek, onlar ayılmadan kendi yüzüklerini onların parmaklarına geçirip oradan hemen ayrıldılar. Hikaye böyle eğlenceli başlar başlamasına ama devamı oldukça iç acıtıcıdır. Tajdin Sitiye, Mem’de Zîn’e aşık olur. Tajdin Siti ile evlenir. Mem ise Zini defalarca ister.
Ancak Emîr, hizmetkârı Beko’nun telkinlerine uyarak kız kardeşini Mem’e vermez; birlikte kaçma girişimlerine engel olmak için Mem’i hapseder. Üzüntüsünden hastalanan Mem zindanda ölür, Zîn ise onun acısına dayanamayarak can verir. Bunun üzerine Mem’in arkadaşları sevgililerin kavuşmasına engel olan Beko’yu öldürüp onların intikamını alırlar. Cizre’de Mîr Abdal Mescidi bitişiğinde bulunan türbenin Mem ile Zîn’e ait olduğuna inanılır ve halk tarafından ziyaret edilir. Büyüklerimizin anlatısına göre günümüzde hala Mem ile Zin’in mezarının ortasında Beko’nun mezarı bulunur. Ölü hali bile kavuşmalarına izin vermemiştir .
Bu hikaye yıllardır Kürtçe konuşan her bir ağızda dilden dile aktarılmıştır. Amacım özümüzdeki güzelliği, sevgiyi, gerçek aşkı bir nebze hatırlatmak. İşte böyle bazıları canı için ister cananı, bazısı cananı için verir canı… Kimisi kavuşmak ister Tajdin gibi, kimi de ölmeyi seçer Mem gibi…
Yorumlar kapalı.