Geçen yıl ki Ramazan ayı ile ilgili yazdığım yazımda, Ramazan ayının tüm kavramlarından söz etmiştim. Bu yıl da yazacak çok şey var diyelim ve başlayalım.
Dönüp geriye geçirdiğimiz son iki yıl önceki Ramazan aylarını düşündüğümde, sevdiklerimizden uzak, yasaklarla ,maskelerle geçirmişiz. Bu Ramazan’da geçen ay başlatılan maske ve HES kodu serbestliğinden dolayı tam rahat bir nefes alacaktık diyeceğim ki hızla büyüyen ekonomik kriz nefesimizi kursağımızda bıraktı diyebilirim… Sanki yıllar ay, aylar hafta, haftalar gün olmuş gibi ne çabuk geçmiş zaman. ”Mutlu günler çabuk geçer” derler.
Ya sormayın mutluluktan ölüyoruz zaten..!
Bu yıl Ramazan ayına, çok sessiz ve mutsuz başlamadık mı sizce de? Tıpkı Stalin’in yolunmuş tavuğu gibi, bir o yana bir bu yana savrulduk ve bizi yalan yanlış yönetimin gölgesinde dinleniyoruz şuan…
Hani hep derlerdi ya; nerde o eski ramazanlar.
Bende hep derdim ki; eski ramazanlar burada da asıl sen neredesin. Korona virüsün başladığı yıl bile Ramazan ayının değişmediğini eski ramazanlarla aynı tadı verdiğini her seferinde inatla vurgulardım.
Maalesef ki, bu yıl aynı düşüncede değilim.
İçinde bulunduğumuz ekonomik krizde başlı başına bir sebep buna ama kastettiğim sadece o da değil. İnsanlar yorulmuş, bunalmış her şeyi kabullenmiş artık. Dünya yıkılsa kimsenin umurunda olmaz gibi… Her şey o kadar normalleşmiş sıradanlaşmış ki, keyif aldığın çok az şey var artık.
Havada böyle bir kasvetli sanki bunun mevsimle de hiçbir alakası yok. Doğanında insanlardan aşağı kalır bir yanı kalmamış gibi…
Ramazan diye başlık yazıp, Ramazan ile ilgisi olmayan ne varsa yazacağım herhalde. Bu aralar ne ile ilgili konu açılırsa açılsın zaten konunun ortası zamlara pahalılığa bağlanıp mutsuzlukla son buluyor.
Daha önceden bir çok kez zamlarla ilgili yazılar yazdık. İşe yarar mı bilemiyorum ama biz yazmaya da devam edeceğiz. Daha önce yarım trilyon diye söz ettiğimiz ev fiyatları, bir trilyona, bin TL olan ev kiraları da iki bin TL’ye ulaştı. Zorunlu ihtiyaçlar desen genel olarak akılla, mantıkla açıklanmayacak bir şekilde önce gıda fiyatlarındaki şahlanma hemen akabinde roket hızıyla uçan sebze fiyatlarında büyük bir artış var.
Geçen hafta 5 ₺ marul almayanı dövüyorlardı, bu hafta ise tüm sebze çeşitleri lüks sınıfına atladı. Zorlaşan hayat şartlarından söz bile etmiyorum. Bu zorlu süreci atlatmak için gerekirse ”simit yeriz” diyen Hülya Avşar bir kozmetik firmasından gelen 12 milyon TL’lik reklam teklifini düşünmek için zaman istemiş.
Düşünecek tabi, hesap yapması gerekiyor 12 milyon lirayla kaç simit alınabiliyor diye reklam teklifini kabul edip etmediğini bilmiyorum, magazini takip ettiğimden değil öyle karşıma çıktı, simit mevzusunu bildiğimden dikkatimi çekmişti.
Biri çıkıp diyor ki yatmadan önce her gece şifa niyetine “Manda yoğurdu, Medine hurması, Kestane balı ve yulaf karışımı” yiyin. Bir diğeri tasarruf yapmak istiyorsanız eti kasaptan kiloyla değil de, direk kuzu alınması gerektiğini söylüyor.
Öteki de meyveyi sebzeyi kiloyla değil taneyle alın diyor. Tamam, bir dahakine söz öyle yaparız (!)
İşte bu yıl, Ramazan ayı böyle geçiyor.
Bu millet daha nelere şahit olacak acaba?
Ekonomimizin şahlandığı 2022 Türkiye’sinde benzin, yağ, ekmek, ucuz et kuyrukları oldu. Hayaldi, gerçek oldu… Vallahi artık, ”güzel günler göreceğiz” deyip kimseyi kandırmayalım.
Kötü günleri geride bıraktık. Şimdi sırada çok daha kötü günler var…
Selam ve dua ile herkese hayırlı Ramazanlar dilerim…
Yorumlar kapalı.