Adalet acaba ne demektir dostlarım?
Bir terazinin kefelerini dengede tutması mı yoksa ağır olan kefenin farkını ortaya koyması mı? Bazen uzun süre boyunca ülkeleri ayakta tutan bazen ise yokluğuyla ülkelerin güvenini sarsan hassas bir terazi mi desem ince bir çizgi mi? Acaba ne!
Mevcut dönemimizde herkesin şikayetçi olduğu bir durum. “Nerede adalet nerede merhamet?” Diye tabi merhametle bağdaştırılmalı mı ayrı bir muamma. Bizler toplumun herhangi bir kesimine sorduğumuzda kimin neden şikayeti varsa klasik olarak ipin ucunu dayandırdığı nokta oluyor. Kimine yönetim biçimi kiminin ödenmeyen hakkı, paha biçilmez emeği; bazılarımız için yolda yürürken güçlü olanın ağır yükü kaldırması. Haksız olduğumuz iddia edilemez. Sonuçta geniş bir kavramın hangi ucundan tutarsak tutalım ondan bir parça barındırır. Sonuçta evrensel bütün terimlerin çok yönlü olduğu aşikar.
Ama hem bireysel ayrıcalığı hem de evrensel niteliği barındıran çok fazla kavram olmuyor. Bireye özel bir hukuku barındırdığı gibi adaletin bir ulusun bir kesimin bir toplumun belli kitlesine karşı muhakemesini ve sınırlandırmasını da barındırabilir. Ermenilere zulmettiğimizi düşünen Avrupa’nın milletimize maddi zarar vermek için inandıkları çarpık adalete başvurması gibi.
Daha önceden şöyle bir hikaye duymuştum. Bir mimari yapımında iş verenin çalışanlarına farklı miktarda ücret verir. Ona soranlara ise kimin ne kadar çalıştığını en iyi ben bilirim der. Fazla tuğla dizen ile eli sıska olanın aynı kefeye konulmaması gibi. Belki de işin ehli olan ile acemi olanın bir tutulmaması. Bu söylediği sözde çalışanların sitemlerimi olduğu gibi dışardan izleyen kişinin adaletsizmiş gibi bir izlenimi uyandırabilir. Ama yapılan yapının kalıcılığı tarihte eskimeyen yapıların özü işin hakkı verilmesiyle olmaz mı. Belki de herkes hakkını veriyordur ama her ustanın elindeki çekiç aynı biçimi verir mi? Bu farklılıkların emek ve ustalık değeri ancak adalet ile sağlanmaz mı. Sonuçta yapı kalıcılığı işini daha iyi ustalığı barındıran emektarın hakkında yatıyor.
Yalnızca hakkı sağlamak değil bazen farklılıkları dengede tutmak değil midir. Asıl güç terazinin kefesinde ağırlık yaratmaktan ziyade kollarını dengede tutma çabası için olmalıdır. Ayrıca biz neden bahsettiğimizin farkında mıyız? Hayattaki statümüz ne olursa olsun ister hatırla olsun ister otoriteyle sözümüzün geçtiği kişiler olacaktır.
Kendi statümüz dahilindekilere adil davranmak adalete yapabileceğimiz en büyük destek olmaz mı?
Yorumlar kapalı.