HEDEP Yerel Yönetimlerden Sorumlu MYK Üyesi Mehmet Rüştü Tiryaki, ‘Kent Uzlaşısı’ olarak tanımladıkları ön seçim modelinin detaylarını anlattı.
Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, Geride bıraktığımız seçimin ardından, tabanlarından ‘adayların merkezden alınan kararlarla belirlendiği’ eleştirisini alan muhalefet partileri, yerel seçimler öncesi aday belirleme yöntemleri üzerine derinlemesine çalışmalar başlattı. Bu partilerden birisi olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) de seçimin hemen ardından bundan sonra yapılacak tüm seçimlerde ön seçim uygulayacaklarını duyuran ilk siyasi parti oldu.
HEDEP, birkaç aydır devam eden ön seçim modeli belirleme çalışmalarında sona yaklaştı. Parti yöneticilerinin ‘dünyaya örnek olacak bir ön seçim modeli’ olarak tanımladığı bu modeli HEDEP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki anlattı.
‘Kent Uzlaşısı’ olarak tanımladıkları bu modelin hayata geçmesiyle birlikte her kentte seçmenlerin en az yüzde ikisinin belediye başkan adaylarını belirlemek üzere sandık başına gideceğini söyleyen Tiryaki, tüm kentlerde en geniş uzlaşının sağlandığı isimlerin aday olacağını ifade etti.
Tiryaki’nin HEDEP’in ‘Kent Uzlaşısı’ modelinin yanı sıra kayyım riski ve yerel seçim iş birliklerine dair sorularımıza yanıtları şöyle:
‘ADAY BELİRLEME YÖNTEMİMİZ KENT UZLAŞISI OLACAK’
Parti yöneticileriniz yerel seçimlerde aday belirlemek için dünyaya örnek olacak bir ön seçim modeli üzerinde çalışıldığını söylemişti. Nasıl bir ön seçim modeli ile karşılaşacağız?
Siyasi Partiler Kanunu uyarınca yapılacak ön seçimlerde sadece o siyasi partinin üyeleri oy kullanabiliyor. Biz sadece HEDEP üyelerinin değil, çok daha geniş bir kesimin onayını ve oyunu alarak adaylarımızı belirlemek istiyoruz. Dolayısıyla il, ilçe seçim kurullarının gözetiminde değil partimiz ve örgütlerimiz tarafından yürütülecek bir ön seçim olacak.
“Kent Uzlaşısı” dediğimiz bir yöntemle adaylarımızı belirleyeceğiz. Yani sadece HEDEP üyeleri değil, bileşen partilerimizin üyeleri, partimizin çalışanları, geçmişten bugüne partilerimizin herhangi birisinde yöneticilik yapmış olanlar, mahalle meclisi temsilcilerimiz, demokratik kitle örgütlerinin üyeleri oy kullanacak. “Kent Uzlaşısı” dediğimiz şey bu.
Ayrıca yalnız belediye eş başkan adaylarımızı değil, il genel meclisi üyesi adaylarımızı, belediye meclisi üyesi adaylarımızı da bu yöntemle belirleyeceğiz.
Her kentte seçmenlerin yüzde 2’sinin, 3’ünün oy kullanacağı bir yöntem öngörüyoruz. Örneğin 150 bin seçmeni olan bir ilçede 3 bin ila 4 bin 500 arasındaki kişi oy kullanacak.
‘DİYARBAKIR ADAYIMIZI BELİRLEMEK İÇİN 10 BİNLERCE KİŞİ OY KULLANACAK’
Mesela Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkan adayımızı belirlemek için 10 binlerce kişi oy kullanacak. Kayapınar’da 3-4 bin kişi oy kullanacak, Bağlar’da 3-4 bin kişi oy kullanacak. Yenişehir’de, Bismil’de, Silvan’da binlerce kişi oy kullanacak ve sonuçta 10 binlerce kişi Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkan adayının kim olacağına karar verecek. Van’da, Mardin’de; tüm kentlerimizde böyle olacak. Silvan’da oturan bir kişi hem kendi belediye eş başkan adayı için hem oradaki belediye meclis üyeliği için hem de Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkan adayı için oy kullanacak. Yani sadece şehir merkezinde oturan az sayıda kişinin değil, bu büyükşehirlerdeki bütün ilçelerde yaşayan herkesin belirlediği adaylarımız olacak.
Ayrıca geniş bir uzlaşı sağlanması hedefi kapsamında seçimin ikinci turunun olma ihtimali de var. Eğer bir kentte bir ilçede, bir şehirde birinci turda oy alanların hiçbiri yüzde 50’yi aşamamışsa orada ikinci tura götüreceğiz. Çünkü adayımızın gerçekten üzerinde uzlaşılmış bir kişi olmasını istiyoruz.
‘ÖN SEÇİMDE BİR DELEGE SİSTEMİ OLACAK’
‘Kent Uzlaşısı’ dediğiniz ön seçimde oy kullanacak insanlar için belli bir kriter aranacak mı?
Herkesin oy kullanacağı bir model çok gerçekçi değil. Oy kullanacak kişilerin listesini önceden hazırlayacağız. Yani bir delege sistemi belirleyeceğiz. Delege olmanın bazı kriterleri olacak. Sivil toplum örgütü temsilciliği, dernek, vakıf üyeliği, bileşen parti üyeliği, mahalle meclislerinde, mahalle çalışmalarında görev almış olmak, geçmişte partide görev almış olmak gibi.
Binlerce kişinin oy kullanacağı bu yöntem için nasıl bir hazırlık yapacaksınız?
İl ve ilçe örgütlerimizin hazırlığıyla mümkün olan en geniş salonlarda yapacağız ön seçimi. Aday adaylarımızı herkes önceden biliyor olacak. Oy pusulaları hazırlayacağız, sandıklarımızı kuracağız. Sayım döküm cetvellerimizi hazırlayacağız.
‘KADINLAR KADIN ADAYLARLA YARIŞACAK’
Eşit cinsiyet temsilini nasıl sağlayacaksınız?
Eşit temsiliyet için her türlü önlemi alacağız. Bunun için oy pusulasında kadınlar ve erkekler için ayrı oy verilecek. Pusulanın bir tarafında erkek adaylar, bir tarafında da kadın adaylar olacak. Yani kadınlar kadın adaylarla, erkekler erkek adaylarla yarışacak. Bir kadın ve bir erkek asla birbiriyle yarışmayacak.
Sadece eş başkan adaylığı için değil belediye meclis üyeliği için de kadınlara ayrı, erkeklere ayrı oy verilecek. Eşit temsiliyeti bu biçimde sağlayacağız. Böylece erkeklerin çoğunluğu elde edecekleri belediye meclisleri, il genel meclisleri olmayacak.
Aynı zamanda oy kullanacak seçmenler konusunda da olabildiğince bu eşitliği kurgulamaya çalışacağız. Örneğin bir şekilde destekleyen her aileden 2 kişinin temsil edilmesini istiyoruz. Bu iki kişiden birinin kadın, birinin erkek olmasını sağlamaya çalışacağız. Yani sadece seçilecek kişiler için değil ön seçim delegelerimiz için de bir cinsiyet eşitliği kurguluyoruz.
Ön seçim sonuçlarını değerlendirecek bir heyet olacak mı?
Eğer seçilen kişinin hakkında geçmişte bir soruşturma varsa, bir disiplin cezası almışsa, partimizin aleyhine bir faaliyete bulunduysa ve bu daha sonra ortaya çıktıysa, yüz kızartıcı bir suçtan mahkumiyeti daha sonra fark edilmişse bu tür durumlarda seçimden çıkmış birisinin adaylığını kabul etmeyebilir parti. Ama onun dışında ön seçimden her kim çıkarsa biz onları adayımız olarak ilan edeceğiz.
Önünüzdeki takvime göre ön seçim ne zaman gerçekleşecek?
27 Kasım – 8 Aralık tarihleri arasında aday başvurularını alacağız. Ardından adaylarımıza bir eğitim vereceğiz. Ön seçimi de aralık ayının iki veya üçüncü haftasında yapmayı planlıyoruz.
‘Kent Uzlaşısı’ modeli, güçlü olduğunuz kentlerde yapılacak. Batı’da nasıl bir model öngörüyorsunuz?
Batı’da diğer partilerle işbirlikleri söz konusu olabilir. Bu konuda Merkez Yürütme Kurulumuz nihai karar vermediği için ve süreç başlamadığı için net bir şey söyleyemiyorum. Ama Batı’da ön seçim uygulayacağımız ya da eğilim yoklaması yapacağımız yerler olacaktır. Nihai kararı henüz vermiş değiliz.
Yerel seçimler için önünüze bir hedef koydunuz mu?
Son seçim sonuçlarına göre 140 civarında il, ilçe ve beldede partimiz birinci konumda. 60 civarında il, ilçe ve beldede de ikinci parti durumundayız. Yani iddialı olduğumuz 200 civarında il, ilçe ve belde var. Net bir hedef ortaya koymak güç ama 2019’un üzerine çıkmak gibi bir hedefimiz olduğunu söyleyebilirim.
‘AKP’NİN VE DEVLETİN BİR PARÇA AKLI VARSA KAYYIMA TEVESSÜL ETMEYECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM’
Kayyım atama yöntemi HEDEP için bir problem olarak ortada duruyor. İktidar kanadından yapılan bazı açıklamalar kayyım uygulamasının devam edeceğini gösteriyor. MYK’da kayyım riskine ilişkin değerlendirmeleriniz oldu mu?
Adalet Kalkınma Partisi adına söz kuranlar üstü örtülü biçimde bu tür tehditleri savuruyorlar. Biraz halkın oy tercihlerini etkilemeye çalışıyorlar. “Nasıl olsa kayyım atanacak” dedirtmeye çalıştıkları anlaşılıyor. Ama bunda başarılı olamayacaklar. Kayyım siyasetinin AKP’nin tabanında bile meşru görülmediği yapılan bütün kamuoyu araştırmalarında ortaya çıktı. Bu konuda kendi seçmenlerinin yarısını bile ikna edememiş bir Adalet ve Kalkınma Partisi var. Muhalefet partilerinin hiçbirisi zaten bunu meşru görmüyor. Türkiye’de kayyım rejimini meşru gören bir tane parti var, o da MHP. O da ırkçı ve faşist politika üreten bir parti olduğu için zaten ciddiye almıyoruz.
Bunlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde çok rahat olmadıklarını düşünüyorum. Bir kez daha kayyım gönderebilme ihtimalleri çok düşük. Bunun birkaç nedeni var. Her geçen gün kayyım siyasetlerine destek azalıyor. Her geçen gün meşruiyeti daha çok tartışılıyor. Kaldı ki bir kez daha bunu yapar iseler insanlar Türkiye’de artık seçme ve seçilme hakkının olmadığını, verdikleri oyun hiçbir değerinin olmadığını, Kürtlerin oylarının devlet tarafından yok sayıldığını düşünüyor olacaklardır ki bu büyük bir duygusal kopuş anlamına gelir. Bu nedenlerle AKP’nin ve devletin bir parça aklı varsa o aklın buna tevessül etmeyeceğini düşünüyorum.
‘KAYYIM ATANMASIN DİYE HALKIMIZIN TERCİH ETTİĞİ ADAYLARDAN VAZGEÇECEK DEĞİLİZ’
Gene de adayları belirlerken kayyımlara ilişkin önlemleriniz olacak mı?
Belki dosyaları Yargıtay aşamasında olanlar için özel bir değerlendirme yapabiliriz. Çünkü geçmiş dönemde bir belediye başkanımızın aldığı ceza seçildikten kısa bir süre sonra Yargıtay tarafından onaylanmıştı. Ama bunun dışında kayyım atanmasın diye halkımızın tercih ettiği adaylardan vazgeçecek değiliz. Sonuçta son kararı halkımız verecek.
Eş genel başkanlarınız ‘batıda da belediyeler kazanacağız’ dedi. İddialı olduğunuz belediyeler var mı?
Geçmiş dönemde aldığımız, almaya yaklaştığımız belediyeler var İzmir’de, Mersin’de, Adana’da, Aydın’da. Buralarda kazanmak için çalışmalarımız var. İddialı olduğumuz yerlerde zaten kendi adaylarımızla seçime katılacağız.
‘İŞ BİRLİĞİ OLURSA KÜRSÜYE BİRLİKTE ÇIKACAĞIZ’
Başta CHP olmak üzere diğer partilerle ve genel seçimlerdeki ittifak ortaklarınızla nasıl iş birlikleri öngörüyorsunuz?
Birlikte kazanma ihtimalimiz olan yerlerde Türkiye demokrasi güçleri ile Emek ve Özgürlük İttifakı’yla veya muhalefetin diğer bileşenleriyle ittifaka, iş birliğine kapımız açık. Olabildiğince çok sayıda belediyeyi dostlarımızla, muhaliflerle kazanmak istiyoruz.
Geçmiş milletvekili seçiminde en büyük eleştirilerden birisi ittifak politikalarımıza dairdi. Bu ittifak politikalarının açık olmaması geniş kesimler tarafından eleştiri konusu yapılmıştı. Yani halkımız aslında bir ittifaka, iş birliğine karşı değil. Sadece bu ittifakın biçimine dair eleştirileri var. İş birliklerinin, ittifakın bir protokole bağlanmadan veya çerçevesi belirlenmeden tek taraflı olarak destek verilmesini doğru bulmadığını söylüyor.
Dolayısıyla biz de bunu göz önünde bulundurarak siyaset yürüteceğiz. Eğer bir yerde bir iş birliği yapacaksak biz “muhalefet burada kazansın diye aday çıkarmıyoruz” demeyeceğiz. Eğer kürsüye çıkacaksak halkımızın karşısına o kürsüye birlikte çıkacağız.
Yorumlar kapalı.