Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak yerine kayyım atanmasına tepki amacıyla CHP heyeti, Cumhuriyet Meydanı’ndaki demokrasi nöbetini sürdürdü. Özer’in avukat kızı Seraf Özer, “CHP, terörle ilişkili gösterildi ve Esenyurt’a kayyım atandı çünkü Ahmet Özer Kürt’tü ve kent uzlaşısının oylarıyla seçilmişti. Bu kent uzlaşısını, Türkiye ittifakı ve giderek büyüyen iktidar yolculuğunu kesintiye uğratmaları gerekiyordu” dedi.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak yerine kayyım atanmasına karşı CHP’lilerin ilçede başlattığı nöbet sürüyor. Esenyurt Cumhuriyet Meydanı’nda bugün yapılan nöbete CHP Genel Başkan Yardımcıları Ensar Aytekin ile Zeliha Aksaz Şahbaz katıldı.
Demokrasi darbesiyle karşı karşıya olduklarını belirten Şahbaz, şunları söyledi:
“Ülkemizi yöneten faşizmle karşı karşıyayız. Esenyurt’ta Ahmet Özer Başkanımızı iftiralarla, gizli tanıklarla görevden alarak hapse atan, tutuklayan ve yerine kayyım atayan bu ceberrut iktidar hepimizin hayatının üzerine oturmaya; bizleri adeta yoksulluğa, ölüme ve yok olmaya terk etmektedir. Bugün burada yaşanan dün Hakkari’de, Van’da, Diyarbakır’da yaşandı.
Halkların özgür iradesiyle seçtiği yöneticilerinin yerine bir Kanun Hükmünde Kararname’ye dayanarak bugün kayyım atıyorlar. kayyımla bizlerin özgür iradesini, halkın özgür iradesini ve seçimini yok sayıyorlar. Adeta şehirlerimizin, ülkemizin üzerine oturuyorlar, çöküyorlar. Kent suçları işliyorlar. İnsanlık suçları işliyorlar. Biz CHP olarak bu ülkenin tüm halkıyla, etnik ya da mezhepsel hiçbir ayrım yapmadan bu ülkenin vatandaşlarıyla eşit vatandaşlık ilkesiyle gönül gönüleyiz ve birlikteyiz”
“Devlet Bahçeli’nin söylediklerini biri söylese başına gelmedik kalmaz”
Ensar Aytekin de Ahmet Özer’in 19 gündür cezaevinde “derdest” olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:
“Bir zamanlar birlikte yürüdükleri, yönettikleri, yargıyı teslim ettikleri, devleti teslim ettikleri Fethullahçı Terör Örgütü’nden kalma yöntemlerle bir gece sabaha karşı belediye başkanımızın evine girilmiştir. Yatak odası didik didik edilmiştir. Yetmemiştir, bir kamu binası olan belediye binasının çilingirle kapıları kırılarak girilmiş, aramalar yapılmıştır. Üstelik avukatsız… Biz o günleri biliyoruz. O günlerde neler yaşandığını da biliyoruz. 19 gün geçti, ortaya koydukları iddiaların hepsi boş çıktı. Bunun bir kumpas, düzmece, yalan olduğu ortaya çıktı. Maskeleri düştü. Milletin iradesini yargı yoluyla gasbetmeye çalışıyorlar.
Çıkın, şunu açık açık söyleyin; ‘Artık bu millet bize oy vermiyor, vermeyecek. Bu millet bize ilçeleri, şehirleri, kentleri teslim etmiyor, etmeyecek’ deyin. Yalan söyleyerek, iftira atarak, kumpas kurarak, elindeki devlet gücünü, olanaklarını kullanarak milletin vermediğini, milletten alamadıklarını bu yollarla almaya çalışıyor. 6 ay önce her iki seçmenden birinin oyunu alan belediye başkanımız bugün inanıyorum, her iki seçmenin ikisinin de gönlünde taht kurmuştur. Bu haksızlığa, bu adaletsizliğe halkımız karşı çıkmıştır. Türkiye’de ilginç şeyler oluyor. Bugün Devlet Bahçeli’nin söylediklerini herhangi bir yurttaşımız söylese ‘Terörle Mücadele Kanunu’na muhalefetten, TCK’ya muhalefetten’ başına gelmedik kalmaz, öyle değil mi? Bugün İçişleri Bakanı, Devlet Bahçeli’nin söyledikleriyle ilgili ne düşünüyor acaba? Bugün Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in ‘seyyar giyotin’ dediği o savcı, Devlet Bahçeli’nin söylediklerine ne diyor acaba?”
“Hizmetler artıyor, partimiz büyüyordu”
Ahmet Özer’in kızı avukat Seraf Özer de nöbete katıldı. Silivri’deki cezaevinde tutulan Ahmet Özer’i ziyaret ettiğini ve selamlarını getirdiğini söyleyen Seraf Özer, şöyle konuştu:
“Babama, bize yapılan bu zulüm karşısında elbette çok üzgünüz ama başımız asla öne eğilmeyecek, dimdik ayaktayız, dimdik buradayız, dimdik kalmaya da devam edeceğiz. Bu mücadele, Türkiye mücadelesidir. Bugün Ahmet Özer’e sahip çıkmak için ne Kürt olmaya ne Türk olmaya ne Alevi olmaya ne Sünni olmaya ihtiyaç yok. Tek bir şeye ihtiyaç var, insan olmak… Hizmetler artıyordu. Partimiz günden güne büyüyordu. Ahmet Başkan haftanın 7 günü çalışıyordu. Belediyeye kayyım atanacağı Ahmet Başkan’ın aklının ucundan dahi geçmemişti.
Düşünün ki polisler yatak odasında Ahmet Başkan’ı uyandırdığında Ahmet Başkan’ın kurduğu ilk cümle, ‘Çocuklarıma mı bir şey oldu’ dedi. Daha sonra bunun bir operasyon olduğunu anladı ama aklının ucundan TEM şube asla ve kata geçmedi. Birdenbire partimiz bu kadar büyürken, Ahmet Başkan başarılı işlere imza atarken bu tabii ki birilerini rahatsız etti. Birdenbire bir yerde düğmeye basıldı. CHP, terörle ilişkili gösterildi ve Esenyurt’a kayyım atandı. Çünkü Ahmet Özer Kürt’tü ve kent uzlaşısının oylarıyla seçilmişti. Bu kent uzlaşısını, Türkiye ittifakı ve giderek büyüyen iktidar yolculuğunu kesintiye uğratmaları gerekiyordu. Bir taşla kuş katliamı yapmak istediler. Bir kumpası devreye koyacaklardı.
“İftira ve algı yönetimine başvurdular”
Bu kapsamda seçimde kazanamadıkları Esenyurt Belediyesi’ne ve geçmişten hepinizin aşina olduğu rantlarına çökeceklerdi. Bunun için belediye başkanını yapacakları operasyonlarla suçlu ilan edip bir algı operasyonu yaratacak, ‘Sen ver belediyeyi, gir hapse, suçuna sonra bakarız’ diyeceklerdi. Bu mantıkla hareket ediyorlar. Bir şafak operasyonu ile bir yerden alınan emir ile birilerinin talimatıyla, bir gece yarısı şafak operasyonuyla, 24 saat içerisinde jet hızıyla 1,5 milyonluk kenti yöneten belediye başkanımız tutuklandı.
Bu operasyonda başarılı olurlarsa başka belediyelere de yürümeyi hedefliyorlardı. Ardından hemen Mardin, Batman kayyım atamaları gelince Genel Başkanımız, Ahmet Türk’le dayanışma içine girince bunu, ‘CHP, terörle irtibatlı’ diye iddia ettikleri, ‘Dayanışmaya bakın. Bunlar terörle mesafe koymuyorlar aralarına’ gibi uyduruk, iftira, algı yönetimine başvurdular. Boş iddiaların yer aldığı bir soruşturma ile Ahmet Başkan’ı gözaltına alıp jet hızıyla tutukladılar. Bu takip ve soruşturmanın 10 yıllık geçmişi olduğu söyleniyor.
“Neden 10 yıl beklediniz”
Bu süre içerisinde Ahmet Başkan, bölüm başkanlığı, dekanlık, rektör yardımcılığı, senato üyeliği gibi birçok üst düzey görev üstlendi. 40 yıldır devletine hizmet eden Ahmet Başkan’ın suçu, belediye başkanı olduktan sonra mı aklınıza geldi? 64 yaşına gelmiş, 40 yıldır ülkesinde çeşitli kademelerde, üstün görevlerde bulunmuş bir bilim insanı nasıl bir terör örgütü üyesi olur? Kimden emir almış? Hangi eylemi gerçekleştirmiş? Hangi eyleme karışmış? Hiç çünkü bunların hepsi uydurma. 40 yılını bilime, hizmete adamış birine bu yaftayı yapıştırmak, bu iftirayı atmak hiç vicdanınızı sızlatmıyor mu? Bu bir zulüm değil mi? Biz sunduğumuz itiraz dilekçemizle tüm iddialarınızı çürüttük.
10 yıl önce Remzi Kartal’la GSM operatörleri üzerinden yapılan sözde tespitle telefon görüşmesi yaptığını iddia ettiniz. O telefon görüşmesinin Kartal’a ait olduğuna dair tek bir delil yok. Dosyada HTS kaydı yok. Varsayalım ki yapıldı. Bu suç ise neden 10 yıl beklediniz? Kaldı ki aynı tarihte şu an AKP’den vekil olan Hüseyin Yayman’ın Remzi Kartal’la yemek yediği fotoğrafları medyada, ona suç olmayan müvekkilimize nasıl suç olur?”
Kaynak: /Anka-t24/
Yorumlar kapalı.