DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ekol TV’de Sorgusuz Sualsiz programında Armağan Çağlayan’ın sorularını yanıtladı. Programda devam eden ekonomik krize, Suriye sorununa ve iktidarın dış politikasına değinen Babacan şunları söyledi:
“Ekonomiyi iki yılda düzeltir, geri kalan vaktimi yargı ve eğitim sistemine ayırırım”
“Ekonomi yönetiminde 10 kilit görev vardır. Onları hemen değiştirir, işinin ehli olanları yönetime koyarım. Haftada iki kez, ikişer saatlik toplantılarla ekonomiyi iki yılda düzeltirim. Geri kalan vaktimi yargı reformuna, eğitim sistemine harcarım. Erdoğan’ın günlük siyasi oyunlardan ülkeyi yönetmeye vakti kalmıyor.”
“Bizim kurduğumız sistemde ekonomik tedbirler daha erken alınırdı”
“Bizim kurduğumuz sistemde Merkez Bankası ayda üç defa enflasyon ölçerdi. Daha erken tedbirler alırdı. TÜİK ile MB arasında büyük farklar çıkarsa arka planda oturur konuşurlardı. Milletvekilimiz Burak Bey, Merkez Bankası Başkanına bu durumu sordu. Başkan, bizim milletvekilimize ‘benim dönemimde fazla fark yok’ demiş. Yani eski dönemlerde bir sorun var.”
“Esad ile görüşmek yetmez; ABD, Rusya, İran faktörü var”
“Rejim ile bir şekilde konuşmak şart. Suriye sorununun çözülmesini istiyorsak Esad ile görüşme sağlanmalıdır. Ancak yetmez. Çünkü Suriye birçok terör örgütünün cirit attığı ülke oldu. Bunun yanında Rusya faktörü dâhil oldu. Suriye topraklarının büyük bölümü ABD teşviği ile PYD-YPG kontrolünde. Ve İran da mutlaka resmin içine koyulmak zorunda. Şii Hilali dediğimiz hat boyunca İran’ın kontrol ettiği farklı silahlı güçler var. Bu gerçekleri görmeden Suriye sorununu çözmek yine mümkün değil.”
“Terör tehdidi varsa sınırın ötesinde olabilmeliyiz”
“Türkiye olarak, birinci hedefimiz sınırlarımızın güvende olmasıdır. Terör tehdidi varsa sınırın bir miktar ötesinde olabilmeliyiz. Ama bu askeri varlık komşu topraklarına göz dikmek olarak algılatılmamalıdır. Bu endişeleri tetikleyecek söylem ve aksiyonlardan geri durmak lazım. Öncelikle hudut güvenliği sağlanmalı ve hemen ardından Suriyelileri kendi topraklarında tutmalıyız.”
“Üçüncü Dünya Savaşı riski var, komşularla sorunlar en hızlı şekilde çözülmelidir”
“Bir yerden başlamak zorundayız. Katıldığım tüm uluslararası toplantılarda uzmanlar şu anki tabloyu, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı öncesindeki tabloya benzetiyorlar. Dünyada çatışmalı bölgeler çoğalıyor. Hazırlıklı olmalıyız. Dolayısıyla ilk önce komşularla sorunların hızlı şekilde çözülmesi lazım. Yakın kuşağımızın geleceğini teminat altına almalıyız. Bu doğrultuda Türkiye diplomasiyi hızlı şekilde çalıştırmalıdır ve Esad ile anlaşmalıdır. Aksi halde konuşmaktan kaçarlar. Çünkü dış politikada zikzak yapan bir iktidar var. ‘İlişkimizi bozdun yarın tekrar bozmayacağının garantisi yok’ diyebilirler. Dolayısıyla muhalefetin de sürece dâhil edilmesi lazım. CHP Genel Başkanı Özgür Bey’i buna teşvik ettim; Esad ile görüşme planlarının kıymetli olduğunu söyledim.”
“2008 krizi geldiğinde ekonomimiz sapasağlamdı, çünkü tedbirler aldım”
Ekonomik krizlerin uzun vadeli tedbirlerle önleneceğini kaydeden Babacan, ”Ekonomik krizin sebebi çok net bir ifade ile kötü yönetimdir; yanlış kararlar ve zamanında alınmayan tedbirlerdir. Zamanında tedbirler alırsanız kriz yaşamazsanız. 2008 krizi bütün coğrafyayı sardı ama bizi teğet geçti. Çünkü ben ekonominin başında olduğum dönemde, bünyemizi sağlamlaştırdım, tedbirler aldım. Sıfırdan konut kredisi ve bankacılık kanunu çıkarttım. Kamu borcunu tasarrufla milli gelirin yüzde 77’den yüzde 27’sine düşürdüm. Bunu bütçe açıklarını ve faizi düşürerek yaptık. Ve kriz gelip vurduğunda komşuda bankalar battı bizde ise sapasağlamdı. Dolayısıyla anlık değil zamanında alınan tedbirler krizleri önler. Zamanında yapılan yanlış işler nedeniyle bugün kriz yaşıyoruz. Zamanında Erdoğan ‘Ben ekonomistim, Nass var’ dedi. ‘Bu can bu tende olduğu sürece faiz artmaz; indi daha da inecek’ dedi. Bilime, Allah’ın verdiği akla aykırı işler yaptı ve enflasyon patladı. Kötü yönetimin kötü kararları nedeniyle milyonlarca insan refah kaybı yaşıyor; sabit gelirli herkes leşti.” dedi.
“TÜİK ile yalancı bahar oluşturmaya çalıştılar, milletimiz kara kışı çarşıda ve pazarda gördü”
Ekonomiyi yönettiği dönemde TÜİK’i bağımsız hale getirdiğini dile getiren Babacan, şunları kaydetti:
“Eski adı Devlet İstatistik Enstitüsüydü. Kanunla TÜİK’i Merkez Bankası gibi bağımsız hale getirdim. Ancak şu an tek imza ile KHK çıkıyor; tüm bağımsız kuruluşların başkanları performans gerekçesi ile Cumhurbaşkanı imzası ile görevden alınacağına yönelik düzenleme yapıldı. Ne TÜİK’in ne Merkez Bankası’nın bağımsızlığı kalmadı. O günden beri TÜİK büyük bir kuşku alanı oldu. Gerçek rakamlarla TÜİK rakamları ile en büyük farklar, damat döneminde başladı. Ekonomiyi algı yönetimi ile yöneteceklerini sandılar. TÜİK enflasyonu düşük göstermeye başladı. Yalancı bahar oluşturmaya çalıştılar ama kara kışı milletimiz çarşıda ve pazarda gördü.
“Kritersiz vatandaşlık dağıtırsanız sığınmacılar ülkesine dönmez”
“Hiçbir kritere bağlı olmadan vatandaşlık dağıtırsanız, kalanlar gitmez. ‘Belki tombala bize de vurur’ diye ülkesine dönmez. Bu istisnai vatandaşlık uygulamasını kaldıracağız. Parti olarak adım adım bu sorunun nasıl çözüleceğini ortaya koyduk, çok hazırlıklıyız bu konuda.
“Oy uğruna sığınmacı sorunu üzerinden cambazlık yapılmasın”
Kayseri ve Suriye’deki eş zamanlı olaylara dikkat çeken Babacan, “Sekiz sene MGK üyeliği yaptım. Toplumsal olayların doğal akışı nasıl seyreder bilirim. Kayseri ve Suriye’deki eş zamanlı olaylar normal değildir. Toplumda hassasiyet yükseldi ve bu kötüye kullanıldığı zaman iş kötü yerlere gider. Herkes beyanlarında sorumlu davranmalı, ‘Bir laf edeyim: Herkes bana baksın, popülarite kazanayım’ diyerek hareket edilemez. Çoğu parti ‘anketlerde yüksek çıkayım’ diye bu sorunu dile getiriyor. Biz bilinçli muhalefet yapıyoruz. Eğer bir partinin hazırlığı varsa getirsin, iddialıyım bizimki gibi çalışmaları yok. Ama herkes konuşuyor. Oy uğruna cambazlık yapıyor. Hem o insanlara yazık hem bizim insanımıza yazık. Çözüm odaklı çalışmalar yapmalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.
“Sınıra mayın döşemek yerine ekonomik refah alanı oluşsun, herkes zenginleşsin”
Babacan, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Suriye ile iyi ilişkiler geliştirmede çok emeği olduğunu ifade ederek, “Antep’teki vatandaşlarımız Suriye’de öğlen yemeği yeyip gelirlerdi. Şimdi tablo çok farklı” dedi.
Sınırlara mayınlar döşemek yerine ekonomide refah alanı oluşturulması gerektiğini vurgulayan Babacan, şunları söyledi: “Bizim o zamanki bakışımız komşularla iyi ilişkiler kurmak ve sorunların barışçıl yoldan çözülmesiydi. Sınırlara duvarlar ve mayınlar döşemek yerine ‘ekonomide refah alanı oluşturalım ve herkes zenginleşsin’ diye hareket ettik. O zamanki Dışişleri Bakanı Muallim ile her gün cep telefonundan konuşurduk. Antep’teki vatandaşlarımız Suriye’de öğlen yemeği yeyip gelirlerdi. Şimdi tablo çok farklı.”
“Cumhurbaşkanı ülke sorunlarını çözmek yerine siyasi oyunlarla vakit geçiriyor”
“Artık Külliye’de politika kurulları var. Örneğin Erdoğan, 2018’den beri kaç kez sağlık kuruluna başkanlık etti. ‘Arkadaşlar gelin bakalım, ne yapıyoruz sağlıkta’ demiş mi? Ya da eğitimde bunu yapmış mı? Cumhurbaşkanı bir parti genel başkanı olarak, sürekli günlük siyasi oyunlarla zamanını geçiremez. Sürekli ‘konuşalım, açıklama yapalım, algı yönetelim’ çabasında. Önce kolları sıvayıp sorunları çözmek için oturması lazım. Başarısızlık olursa Bakan’ı at, yerine başka Bakan getir. Hani Bakanlıklar sadece icra birimi miydi? Komisyonlar ne yapıyor? İnsanlar bunu unutuyor. Tamamen algı yönetimi ile iyi bir şey olursa Cumhurbaşkanı yaptı, kötü bir şey olursa başkası yaptı algısı oluşturuluyor.”
Yorumlar kapalı.