Değerli okurlarım; bu yazımda Avrupa’nın çeşitli ülkelerin de yaptığım gözlemleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gerçekten de Avrupa bizi kıskanıyor mu sizler karar verin istedim.
Seyahatim boyunca elimden geldiği ölçüde aldığım kısa kısa notları sizlerin takdirine sunuyorum.
Havadan, sudan başlayalım derim o zaman 🙂
– Hava genel olarak yaz aylarında çok güzel ve serin oluyor ama nadir de olsa birkaç gün bunaltıcı bir sıcak olabiliyor. Böyle bunaltıcı havalarda genelde insanlar dışarı çıkmamaya özen gösteriyor ya da imkanı olanlar komşu şehir ve ülkelere seyahate çıkıyor.
– Hazır içme suları genel olarak mineralli su, her ne kadar sağlıklı olsa da hiçbir şekilde benim susuzluğumu gidermediği için normal natürel sulardan bulmaya özen gösterdim.
– Ağaçsız yer, yok denecek kadar az. Sokaklar ve caddeler ağaçların çok fazla olmasından dolayı sürekli gölge ve serin oluyor.
– Hayat kalitesi çok iyi, yaşam hemen hemen herkes için kolay sayılır diyebiliriz.
– Yerli genç nüfus yok denecek kadar az, ya da ben hiç göremedim.
– Her yer bakımlı, cıvıl cıvıl, hayat dolu yaşlı teyzeler, amcalar ile dolu.
– Müthiş bir bisiklet kullanımı var ve her yerde spor yapan insanlar görürsünüz.
– Devlet isteyen herkese çok düşük bir ücret karşılığında, bakımını aksatmamak şartıyla hobi bahçesi veriyor.
– Sağlık sistemi çok gelişmemiş gibi geldi bana ya da kocaman kocaman hastaneler yapmıyorlar, eczaneler küçük çaplı hasta kontrollerini yapıyor genelde. Belki de ihtiyaç duymuyorlardır fazlasına çünkü; sağlıklı bir yaşamları var.
– Kurallar, kanunlar kutsal sayılıyor desem fazla demiş olmam herhalde.
– En ufak kural ihlalinde sizi uyarmak için mutlaka biri gelir yanınıza, her türlü kurala uymak birinci önceliktir.
– Çok ciddi bira tüketimleri var, çok ucuz olduğu için genelde kasa kasa alınır.
– Kendi açımdan söyleyecek olursam çok ciddi bir kültür farkı ve karmaşası yaşamadım. Tek fark bilinç düzeyi yüksek, kültürlü, hoşgörülü insan sayısının çok fazla olması. Kimsenin kimseyi rahatsız etmeden sadece çalışarak, üreterek, keyif yaparak mutlu olmaya çalıştığını söyleyebilirim.
– Genel olarak düzensizliği, çevre kirliliğini, kural ihlallerini maalesef biz Ortadoğu halkları yapıyoruz.
– Gurbetçiler kırk yıl geçse bile yan yana geldiklerinde mutlaka siyaset konuşur ve kendi ülkeleri ile kıyaslamalar yapar.
– Araba almak, tatil yapmak, telefon almak çok kolay ve lüks değil.
– Kiralar yüksek ama devlet aile fertlerinden birine mutlaka kira yardımı yapıyor.
– Trafik kazası hiç görmedim.
– Devlet görevlilerinde rüşvet ve adam kayırma yok denecek kadar az.
– Kırtasiyecilik çok fazla, her eve günde 3-5 mektup geliyor. Elektronik posta kullanımı çok az.
– Ortadoğu halkları çok daha sıcak, samimi ve yardımsever diyebiliriz. Yerel halkta biraz daha bireysellik ön planda.
– Yabancı insanların kanun ve düzene uyumları genel olarak para cezaları ile sağlanmaya çalışılıyor.
– Genel olarak Kohlberg’in Kanun ve Düzen Eğilimi toplumda mevcut.
– Hollanda gerçek anlamda özgürlükler ülkesi. Amsterdam çok kalabalık ve araba park etmek çok zor, sokaklarda yürürken esrar kokusundan rahatsız olmamak mümkün değil.
– Uyuşturucu kullanan kişi sayısı çok fazla ama bağımlı sayısı çok fazla değil. Sokaklarda hiç bir bağımlıya, sarhoşa rastlamadım. Serbest olduğundan dolayı bağımlı sayısında anlamlı bir düşüş var diyebiliriz.
– Avrupa’nın genelinde tarihi yapılar müthiş bir şekilde korunmuş ve hâlâ harika bir özen gösteriliyor. O kadar fazla sanata maruz kalıyor ki insan Stendhal sendromuna kapılmamak elde değil.
– Eğitimde birinci öncelik akademik başarı değil. Bir meslek edinmek, bunun üzerine eğitim almak en az akademik başarı ve üniversite kadar değerli ve yaygın.
– Yeter ki kişi istesin devlet kimseyi işsiz, evsiz bırakmıyor ama tercih olarak sokaklarda yatan, dilencilik yapan insanlar çok az olsa da var.
– Et çok ucuz ortalama kilo 7-10 Euro arasında değişiyor.
– Ulaşım ücretsiz denecek kadar ucuz.
– Bütün güzel yerler ve alkollü mekanlar kiliselerin olduğu meydanlarda oluyor genelde.
– Akşam belli bir saatten sonra evde gürültü yapmak ayıplanan ve yasadışı bir şey.
– Trafik polisi dışında polis görmeniz çok zor.
Güzel mi ? güzel,
Gezilir mi ? gezilir,
Harika mı ? harika,
Gezmekle biter mi ? bitmez.. 🙂
Ama bir ömür orada yaşanır mı diye sorarsanız, ben kesinlikle yaşayamam.
Gider gezer, dönerim yuvama 🙂
Neden bu kadar güzel bir yerde bir ömür yaşayamam sorusunun cevabını hâlâ derinlemesine düşünmekteyim, çok çeşitli nedenler var benim için, cevabı olgunlaştırdığım zaman siz değerli okurlarımla zevkle paylaşırım.
Genel olarak gözlemlerimi, notlarımı olduğu gibi aktarmaya çalıştım.
Kararı sizler vereceksiniz.
Avrupa gerçekten de bizi kıskanıyor mu?
Yorumlar kapalı.