Eğitim-Bir-Sen 2021-2022 eğitim ve öğretim yılının başlaması vesilesi ile bir açıklama yaptı.
Şube başkanı Mehmet Ergin tarafından yapılan açıklamada, eğitimin niteliği ve verimliliği için eğitim çalışanlarının sorunlarının çözülmesi gerekliliği vurgulanırken, geçmiş kayıpların telafi edilebilmesi için okulların açık tutulması önemli bir karar olarak belirtildi.
Eğitim-Bir-Sen sendikası tarafından yapılan açıklamamın tam metni ise şöyle:
Eğitim çalışanlarına aşı ve PCR testi dayatılmamalıdır
Okulların açılmasının salgınla mücadele sürecinde başarılı olunmasına, salgınla mücadelenin ise aşılama, mesafe kuralları, sosyal izolasyon, maske vb. tedbirlerin toplum ve fertler nezdinde yerine getirilmesine bağlı olduğuna şüphe yoktur. Ancak salgınla mücadele sürecindeki diğer bütün faktörlerin göz ardı edilerek okulların açılmasının, eğitim çalışanlarının aşılanmasına veya PCR testi zorunluluğuna indirgenmesinin kabulü mümkün değildir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu için artık somut adımlar atılmalıdır
Resmî veya özel öğretim kurumu ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayacak, öğretmenlik mesleğinin bütün boyutlarını ele alacak Öğretmenlik Meslek Kanunu konusunda ortaya konan irade, somut bir netice doğurmamıştır. Oysa öğretmenlik mesleğinin bütün veçhelerini kapsayan sistematik bir düzenleme olmaksızın, çok parçalı yapı altında mesleğin statüsünün artırılarak niteliklerinin geliştirilmesinin sağlanmasının mümkün olmadığı, meslek mensuplarının mesleği ifa süreçlerinin sürdürülebilir olmadığı görülmektedir.
Sözleşmeli istihdam son bulmalıdır
Sözleşmeli öğretmenliğin günümüzde başlı başına bir mağduriyet kaynağına dönüşmüş olduğu artık alenen ortaya çıkmış durumdadır. Sözleşmeli öğretmenlerin yer değişikliği hakları konusunda somut
bazı adımlar atılmış olsa da bunun statü ve özlük hakları farklılığını ortadan kaldırmadığı, soruna nihai çözüm getirmediği ortadadır. Sorunun nihai çözümü, eğitim-öğretim hizmetlerinin kadrolu öğretmenler eliyle gerçekleştirilmesi gerekliliğinin kabulüyle bütün sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesidir.
Memur, hizmetli ve diğer çalışanların mali ve sosyal hakları iyileştirilmelidir
Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların da eğitim öğretim hizmetinin aksamadan en etkin şekilde yürütülmesi için emek sarf ettiği gerçeği unutulmamalıdır.
Okulların ödenek ihtiyacı karşılanmalı, okul esaslı bütçeleme uygulaması getirilmelidir
İlköğretim kurumlarının Bakanlık’tan ya da mahalli idarelerden doğrudan ödenek alamamaları; okul yönetimlerini kamu kaynakları ve bu kaynakları harekete geçirme mekanizmalarının yetersiz kalmasıyla karşı karşıya getirmektedir. Buna ilaveten okul yönetimlerinin bir yandan okullara bağış konusunda sürekli olarak kamuoyu ve idare baskısı altında ve soruşturma tehdidi karşısında bırakılması, diğer yandan zorunlu cari harcamalar için kaynak bulma yükümlülüğüne sokulması, hem eğitim-öğretime zarar verip bu sorunu okullar arası başarı farklılığının bir unsuru hâline dönüştürmekte hem okul yöneticilerine yönelik hukuksuz, haksız ve adaletsiz uygulamalara ve mağduriyetlere kapı aralamakta hem de yönetici/öğretmen ile öğrenci velilerini karşı karşıya getirerek okul iklimini ve okul-veli iş birliğini zehirlemektedir.
Yorumlar kapalı.