78’liler Girişimi Batman Barosu Tahir Elçi Konferans Salonunda 14 Temmuz Paneli düzenledi. Açıklamaya 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can ve girişim üyeleri, Tevgera Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri Meclisi, Batman Emek ve Demokrasi Platformu, MEBYA-DER, ÖHD, görevden alınarak yerine kayyım atanan Batman Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Demir, HDP, DBP ve Yeşil Sol Parti İl Örgütleri ile çok sayıda yurttaş katıldı. Yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşu ile başlayan panelde ilk olarak 14 Temmuz’u anlatan sinevizyon gösterimi verildi.
DÜNYADAKİ 100 İŞKENCE SİSTEMİNİN 70’İ KULANILMIŞ
Moderatörlüğünü TJA aktivisti Ruken Zeryam Işık Yıldız’ın yaptığı panelde 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, Barış Anneleri Meclisi Üyesi Sultan Azboy konuşmacı olarak katıldı. İlk olarak konuşan Celalettin Can, yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başladı. Can, “Diyarbakır Cezaevi çalışmasına başlarken bize verilen cevap ‘Diyarbakır anlatılmaz yaşanır’ cevabı ile karşılaşıyorduk. 50’ye yakın akademisyen ile bunu yapıyorduk. Bu düşüncenin gerçeğin ta kendisi olduğunu anladık. Bunu tüm vahşeti ile dinledik. 800 saatlik kayıt görüş aldık. Her tutuklu sadece yaşadıklarını biliyordu. Başka koğuşta ne yaşandığı bilinmiyordu. İşkence yöntemlerini de inceledik. Dünyada yüz işkence çeşidi var. Burada 70 tanesi kullanılmış. Bu yaptığımız tespitlerde ortaya çıktı” dedi.
Diyarbakır Cezaevinde yaşananların günümüzde devam ettiğini kaydeden Can, “Vahşi bir toplumsal mühendislik yaşanmış bu cezaevinde. Aynı durum şu anda devrede ve bunun en ağrı sayın Öcalan yaşıyor. En son Silivri de kaldım. O zamanki baskı politikalarını gördük. Öcalan üzerindeki tecrit ise daha da kötü. İmralı bir çukur, kimsenin görüşmesine izin verilmiyor. Tüm haklarından yoksun bir şekilde kalıyor. Hukuksuzluğun zirve yaptığı yerdir İmralı” diye konuştu. Cezaevinden topluma korku yayma politikasının o dönemde olduğu gibi bu dönemde de devreye girdiğini kaydeden Can, direnişin de o dönemdeki gibi devam ettiğine dikkat çekti.
DİYARBAKIR CEZAEVİ MÜZE OLSUN
Can, Diyarbakır Cezaevi’nin devletin Kürtlere bakış açısının bir aynası olduğunu belirterek, “12 Eylül Cuntası katlanarak devam ediyor. Kürt meselesi 100 yıllık mesele olarak hep vardır. Buradaki pratik tarihsel bir yaklaşımdır. Devletin Kürtlere yaklaşımını anlamak istiyorsak buradaki işkencelere bakmak lazım. Görüştüğümüz dindar tutuklulardan biri o dönemdeki vahşeti anlatırken kullandığı, ‘O zalimler ne Allah nede peygamberi tanıyorlardı’ söylemi dün gibi aklımda” dedi. Diyarbakır Cezaevi’nin müze olması için daha önce başlatıkları imza kampanyasında 100 bin imza topladıklarını kaydeden Can, kampanyayı tekrar başlattıklarını söyledi.
Barış Anneleri Meclisi Üyesi Sultan Azboy ise burada yaşanan direnişe dikkat çekerek, o direniş mirasının şimdi de devam ettiğini söyledi. Panel soru cevap bölümü ile son buldu. /MA/
Yorumlar kapalı.