Çözüm sürecinde arabuluculuk rolüyle bilinen Batmanlı gazeteci İlhami Işık, son günlerde yaşanan çözüm süreci tartışmalarına dair Serbestiyet internet sitesi için kaleme aldığı bir yazıda müzakere ve mücadele kavramlarını derinlemesine ele aldı. Müzakerenin, en radikal mücadele yöntemlerinden biri olduğunu vurgulayan Işık, “Müzakere her şeyden evvel sizin varlığınızın kabulüdür,” diyerek müzakerenin, bir taraf olarak görülmenin ötesinde, varlığın ve taleplerin tanınması anlamına geldiğini ifade etti.
“MÜZAKERE, TESLİMİYET DEĞİL KAZANIMDIR”
Işık, müzakerenin yanlış algılandığına dikkat çekerek, “Sizi bir taraf olarak görmenin neresi teslimiyet oluyor? Bu daha müzakere başlamadan bir kazanımdır,” sözleriyle, müzakere sürecinin bile başlı başına bir kazanım olduğunu savundu. Bu bakış açısıyla, müzakereyi teslimiyet olarak gören yaklaşımlara eleştiride bulunarak, “Peşinen satın alınmış önyargılarla mahkum edilirsiniz,” şeklinde düşündüğünü belirtti.
TARİHİ SÜREÇLER VE MÜZAKERE
Dünyada birçok radikal talebin müzakereyle sonuçlandığını belirten Işık, özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde müzakerelerin önem kazandığını vurguladı. Türkiye’de Özal dönemiyle başlayan müzakere süreci girişimlerine değinerek, İspanya ve Güney Afrika’daki müzakere örneklerinin dünya çapında sonuç verdiğine dikkat çekti. Müzakere esnasında diğer mücadele yöntemlerinin de sürdürüldüğünü, dev yürüyüşler ve açlık grevleri gibi kitlesel eylemlerin müzakere sürecini desteklediğini ifade etti.
“ÇEŞİTLİLİK HAYATIN KENDİSİ”
Işık, müzakerelerin yanında diğer mücadele biçimlerinin de varlığının önemine vurgu yaparak, “Teklik doğanın varlığına aykırıdır. Çeşitlilik hayatın kendisidir,” diyerek müzakerenin diğer mücadele yöntemleriyle tamamlayıcı bir yapısı olduğunu belirtti. Yazısında, “Müzakereler en radikal mücadele yöntemlerinden biridir,” diyerek müzakerenin toplumlar için daha kapsamlı ve kalıcı bir çözüm yolu sunduğunu ifade etti.