Her olaya her tavra karşı ben olsam diyerek yorum yapabiliyoruz. Peki, empati kurmayı ne kadar iyi biliyoruz?
Empati: Eş duyum ya da duygudaşlık, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durumu, kendini onun yerine koyarak anlamaya çalışıp içselleştirmek demektir.
Amaç; karşımızdaki insanın bulunduğu durumu anlayıp, yaşadıklarını hissederek yardımcı olabilmek ve o an ki ruh halini düşünerek, ön yargılı tavırlardan kaçınıp anlayışlı ve duyarlı olabilmek.
Yani “BEN OLSAM” derken, O OLABİLMEK.
Evet, buraya kadar her şey yolunda öyle değil mi?
Ve bir çoğumuz da bu gerçeklerin farkında ama gel gelelim ki bildiklerimiz ve yaptıklarımız aynı çizgide ilerlemiyor.
Maalesef ihtimaller ile tahminler yürütüp, tahminler ile kararlar verip, yargılar ile zararlar vermekten kaçınmıyoruz.
Tanıyıp bildiğimiz insanları geçin, hiç tanımadığımız, hayatını bilmediğimiz, zorluğunu görmediğimiz insanlar için bile yorum yapabiliyoruz.
Zengini yargılıyoruz. Neler yaptığını bilmeden, “ben olsam neler yapmazdım” diye.
Fakiri yargılıyoruz. Ne yaşadığını bilmeden, ben olsam bunları yapar kazanabilirdim diye.
Eşinden ayrılanı haklı olsa dahi yargılıyoruz, ben olsam ayrılmaz ya da evlenmezdim diye.
Ben de empati kurup, kendimi yargılayanların yerine koymaya çalıştım ama olaylara nasıl bakarsam bakayım, vurgalanana uygun bir kurgu oluşturamadım.
Yani bunları söyleyebilmem için yaşanacakları önceden bilmem gerekiyordu ama bu da mümkün değildi.
Sevgili Ahmet Kaya’nın bir şarkısı vardı ya “siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz” diyordu.
Ve çok doğru söylüyordu siz kimin neler çektiğini nereden bileceksiniz.
Hani bir deyim var hepiniz bilirsiniz. “Damdan düşene ne istediğini sormuşlar, damdan düşen birini istemiş” halinden anlasın diye.
Yani içinde bulunmadığınız duruma, ağırlığını bilmediğiniz yüke, acısını çekmediğiniz hayatlara yorum yapmak kolaydır.
Ama yaşamadan anlamak zordur. Evet anlayamayız belki ama anlayış gösterebiliriz.
Yalnız maalesef, toplum olarak hani halden anlamak bir yana dursun, giyim tarzından, saçının rengine, giydiği ayakkabıdan, aracının modeline kadar, ben olsam diye başlayarak eleştirmekten hiç çekinmiyoruz.
İnanın otoparkta duran aracınıza çarpsalar, ben olsam oraya koymazdım derler.
Ya da karşıdaki caddenin sonundaki binanın sağındaki apartmanın çatısı uçarak gelip başınıza düşse, ben olsam orda durmazdım derler.
Ya arkadaşlar siz kahin misiniz ya da madem biliyorsunuz önceden neden uyarmıyorsunuz.
Vesaire BEN OLSAM, kimsenin ne hayatını ne başına geleni ne de yaşam şeklini yargılamazdım.
BEN OLSAM, herkesi olduğu gibi kabul eder, bana davranılmasını istediğim gibi davranır, sevebildiğim kadar severdim.
BEN OLSAM, malk mülk kazanmaktan çok kalp kazanmaya çalışır, BEN OLSAM kalp kırmaktan korkardım. BEN OLSAM sayısız insanlar kazanır, BEN OLSAM gönüller alırdım.
Çünkü giderken her şey dünyada Gönüller ve dualar sizde kalıyor.
Siz siz olun başkası olmayın…
Yorumlar kapalı.