Beşinci mevsim

featured
Gercüş Ovası

Gercüş ovası, göz alabildiğine uzanıyordu sonsuz bir deniz gibi. Güz mevsimi olduğundan sarı renginin tonları sözsüz bir senfoni gibi ışıldıyordu. Yokuştan aşağı inince bahar vakti kar sularının erimesiyle küçük bir nehir gibi akan yerde şimdi kupkuru yabani arpa ve dikenli bitkilerle örülü derin bir yarık vardı. Belli belirsiz bir karaltı görünüyordu ta uzaklarda. Gün doğumu bugün gecikmiş gibi görünüyordu. Fatime ve Ali, Gercüş pazarında satacaklardı ürünlerini. Atın yüklüğünde iki zembil domates, bir zembil salatalık, az bamya, yeşil fasulye vardı. Gercüş’te Cumartesi günleri kurulan pazarda satıp ihtiyaçları olan yağ, helva, gaz yağı gibi ihtiyaçları olan öteberiyi satın alacaklardı. Köylerinden Gercüş’e en kısa yol on beş kilometre idi. Henüz karanlıktı ve sabah namazı vakti de geçmemişti. Testilerinde köyün pınarından doldurdukları buz gibi su vardı. Kim bilir bu testi onlara nasıl geçmişti. Üzerinde yeşil renkli motifler vardı. Bu motiflerin testinin de eskimesi nedeniyle yer yer silindiği görülüyordu.
Ali ve Fatime’nin duyduklarına göre hemen yanı başlarındaki Raman dağlarında petrol bulunmuştu. Onlar petrole “qîr” derlerdi. “qîr”in etimolojik kökenini düşünmemişlerdi hiç. Her kelime gibi bu kelimeyi de dilde hazır bulmuşlardı. Gaz yağının petrolün bir türevi olduğunu askerde iken öğrenmişti. Söylediklerine göre petrolün bulunması bu çorak ovayı cıvıl cıvıl hale getirecekti. Yabancı mühendis, bilim insanı ve arkeologlar bölgeye akın akın geliyorlardı. Yeni bir şehir kurulacaktı, Meymuniye boğazının orada büyük bir yol yapılıyordu. Raman dağlarının eteğinde ‘altın’dan nehirler akıyordu. Bütün köy halkını heyecan sarmıştı. Ali bunları düşünerek atın yularından tuttu. Fatime’ye seslendi:
“Haydi acele et biraz, bu gidişle ancak öğle saatlerinde Gercüş’e ulaşırız.”
Fatime ise onun bu yüksek sesli konuşmasına alışmıştı. Aldırmadı:
“Acele ediyoruz zaten.” dedi ve üzerinde duran yeleği sabah vaktinde esen soğuk rüzgarı elleriyle yakalarcasına sıkıca kavradı, düzeltti.
Ali, başını sallamakla yetindi, az ötede duran taşa takılmamak için adımını yan yan attı.
Yolculuk bitecek gibi değildi, tepelerin ardından günün kızıllığı yansımaya başlamıştı. Ali, engebeli yolların yokuşunda hızlı hızlı nefes alıyordu. Bu yolculuk daha ne kadar sürecekti? Fatime dinlenmek istiyor, Ali “Geç kaldık” diye buna engel oluyordu. Uzun yolu tamamlamak için en az bir saat daha yürümeliydiler. Köyün ovaya hâkim bir konumu vardı. O yıllarda Mervani adıyla kayıtlara geçirilen köy, halk arasındaki rivayetlere göre Mervani beyleri tarafından kurulmuştu. Burada yaşayanlar, köklerinin Mervani beylerine dayandığını söylerdi her fırsatta. Ali, aklından birkaç yıl önce ilçe yapılan Gercüş’e bağlı pek çok köyde yaşayanların soylarını büyük bir tarihi şahsiyete dayandırmasının zaten çok alışıldık bir hal olduğunu düşündü, güneşin dağların ardından sapsarı ovayı turuncu ışıklarıyla aydınlatmasına uzun uzun baktı. Az ötede Gercüş dağlarının hemen dibinde yer alan ilçe boylu boyuna uzanıyordu.

Güneşin ilk ışıkları ilçedeki evlerin camlarına yansıyor, yeni kaymakamlık binasının camekanları uzaktan belli belirsiz görünmesine rağmen eşsiz bir mücevher gibi parlıyordu.

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Batman Burada ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!