Karın tokluğunun lüks olduğu canım ülkemden herkese merhaba, bugün sizlerle uzun uzun dertleşmek istiyorum… Bu yaz, havaların sıcaklığından oldukça yakındık, muhtemelen birkaç ay sonrada soğuk havalardan yakınacağız. Ara sıra dertlerimizden de yakınıyoruz. Zamlardan ne zaman yakınacağız acaba? Bıçak eti geçti, kemiğe vardı. Ne zaman hissedilecek ağrısı? Millet duraklarda ağlayarak, caddelerde uzanıp, sıcak havaya bile isyan etti, protesto etti, ama zamlara gelince kimsenin çıtı çıkmıyor. En çok zoruma giden de hepimizin aynı düşüncelerde olup, aynı sıkıntıları yaşayıp buna rağmen sessiz kalması.
Bazen çok kızıyorum kendime, elimden bir şeyin gelmemesi oturup her şeyi kabul etmek beni oldukça rahatsız ediyor. Eminim bu durum birçoğunuzu da aynı şekilde rahatsız ediyordur.
Her ne kadar halka karşı olan sorumluluğumu sorunları yazarak yerine getirmeye çalışsam da yine de yetmiyor.
Gönül daha faydalı şeyler de yapmak istiyor ama tek başına el bu kadarına yetiyor.
Şimdi biri çıksa, dese ki; bütün bu zamların hepsi büyük bir şakaydı.
Nasıl bir tepki verirdiniz?
Her ne kadar kulağa umut verici gelse dahi acı gerçeğini yine de değiştirmeyecek. Biz onunda şaka olduğuna zannederiz zaten.
Sosyal medyada denk geldiniz mi bilemiyorum ama izlemediyseniz muhakkak izlemenizi tavsiye ederim. Azıcıkta olsa insanın yüzünden bir gülümsetme bırakan Mustafa Akın’ın canım ülkem hakkında çekmiş olduğu video sosyal medyada sayısız kez izlendi.
Doğum sırasında güya gündemin etkisinden kalıp ülkenin zor şartlarından dolayı doğmak istemeyen bebeği pozitif konuşma yaparak doğmaya çalıştırırlar; doların 3 TL’ye düştüğünü benzin litresinin 15 TL’ye düştüğünü, ülkedeki bütün sığınmacıların gittiğini vs. konuşarak sonunda bebeği kandırarak dünyaya gelmeye ikna ederler.
Kulağa ne kadar hoş geliyor öyle değil mi?
İnsan bir an diyor ki, keşke biri çıkıp bizi de böyle kandırsa da yaşama karşı daha istekli olsak.
Aslında yıllardır kandırılıyoruz öyle şaka filan da değil ha düpedüz.
Marketlere giderken hiç fark ediyor musunuz? Ambalajların nasıl küçüldüğü, gramajların düşürüldüğünü, üstüne üstelik fiyatların arttığını.
Fiyat artıyor kalite aynı oranda azalıyor. Ne yediğimizden bir şey anlıyoruz ne içtiğimizden.
Birçok ürünün minyatürü çıkmış.
Bisküviler küçültülmüş, sayıları azaltılmış.
Biz düzelmesini beklerken durum çığırından çıkmış.
Bir aylık maaşın bir aylık kirayı karşılayamadığı, ekmeğin tek sefer de %50 zam aldığı, akaryakıtın günden güne yükseldiği bu ülkede artık kendimiz için yapmamız gereken tek şey akıl sağlığımızı korumak.
Ekonomi düzelecek diye kandırıyorlar vatandaşı.
Hiçbir şeyin düzeleceği yok.
Keşke düzelse de gün gelse ben bu yazdıklarımdan utansam.
Her gelen gün, geçen günü aratıyor. Zamların sebebiyet verdiği bu kötü günlere çok fazla mı ‘şükür’ çektiğinizde zamların ardı arkası kesilmiyor?
Ayetlere ve hadislere baktığımızda kötü güne şükredilmez ”Hamd” edilir noktasında uyarıda bulunulduğunu görmekteyiz. O halde güzel refah dolu günlere ” şükretmek ” her türlü zorluğun karşısında ise ”ELHAMDÜLİLLAH ” demeyi kendimize huy edinelim.
Velhasılıkelam artık “güzel günler göreceğiz” deyip kimseyi kandırmayalım. Kötü günleri geride bıraktık. Şimdi sırada çok daha kötü günler var.
Aklınızı kafa tasınızda tutabileceğiniz güzel bir hafta diliyorum herkese…
Yorumlar kapalı.