HÜDA PAR’ın Diyarbakır’da düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” siyasetin önemli isimlerini bir araya getirdi. Çalıştayın bildirgesi ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un açıklamasına AK Partili Mehmet Metiner ve Orhan Miroğlu’ndan tepki gösterdi.
HÜDA PAR çalıştayına, AK Parti MKYK Üyesi Orhan Miroğlu, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, eski AK Parti milletvekilleri Mehmet Metiner ve Abdurrahman Kurt ile Yeni Akit yazılarından Mustafa Armağan gibi isimler katıldı.
Bildirge tartışma yarattı
Çalıştayın ardından yayınlanan bildirgede, anadilde eğitimin önünün açılması, Kürtçenin anayasal güvence altına alınması, anayasanın değiştirilmesi ve “herkesin Türk olduğu” tanımından vazgeçilmesi gibi talepler yer aldı. Ayrıca, “Kürt meselesinin kaynağını oluşturan Kemalist zihniyetin ürünü olan darbe anayasasının değiştirilmesi” gerektiği vurgulandı.
Uçum: Terörsüz Türkiye hedefine ihanetler arsızca artıyor
Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, bildirgeye sert tepki göstererek çalıştayı “ihanet” olarak niteledi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Uçum, “Terörsüz Türkiye hedefine ihanetler arsızca artıyor” ifadelerini kullandı. Uçum paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“1 Ekim ve devamında Sayın Bahçeli’nin hamleleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımlarıyla devreye giren Devlet İnisiyatifinin bir etkisi de bütün emperyalist bölünme projesi yanlılarının bir bir deşire olmasıdır.Terör sorununun kökten ortadan kaldırılması için başlatılan yeni dönemi istismar edenler hadsizlikte zirve yaptılar. Türkiye’yi bölme hedefli Emperyalist dış Kürt sorunu projesini referans alıp güya insani çözüm çalıştayı yapanlar sonuç bildirgesiyle açıkça ve arsızca Türkiye’nin bölünmesinden yana olduklarını ilan ettiler.”
Metiner isim vermeden Uçum’a yanıt verdi
Çalıştayda sunum yapan AK Parti eski milletvekili Mehmet Metiner, Uçum’a isim vermeden yanıt verdi. Metiner, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Ben AK Partiliyim, AK Partili görününlerden değilim. Katıldığım her platformda Reis’imizin ve AK Parti’mizin kurucu ruhunu savunan biriyim. Diyarbakır’da HÜDA PAR’ın düzenlediği çalıştayda sunduğum tebliğde de bugünü kadar köşe yazılarımda ve ekranlarda savunduğum düşüncelerimi dile getirdim” ifadelerini kullandı.
Metiner, “Kürt meselesi” tanımını yanlış bulduğunu belirterek, “Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan anlayışının akidemize ve tarihi tecrübemize uygun olduğuna inanıyorum. Bu yüzden etnik temelli federasyon ve özerklik talepleri bölünmeye götürür” ifadelerini kullandı.
Metiner, resmi dilin ve eğitim dilinin sadece Türkçe olması gerektiğini belirterek, diğer dillerin kamusal alanda öğrenilip öğretilebileceğini vurguladı. Ayrıca, “Şehirlerimizi Türk veya Kürt olarak ayırmak yanlıştır. Biz hem Türküz hem Kürtüz hem Arap’ız, biz birlikte Türkiye’yiz” ifadelerini kullandı.
Metiner, Bahçeli’nin PKK’nin silahlarını koşulsuz bırakması yönündeki çağrısına da destek verdi.
Metiner’in cevap metninin tamamı şöyle:
“O BİRİLERİNE CEVABIMDIR
Ben AK Partiliyim, AK Partili görünenlerden değilim.
Katıldığım her platformda da Reis’imizin ve AK Parti’mizin kurucu ruhumuz ve misyonumuz çerçevesinde dediklerini aynen savunan bir AK Partiliyim.
Diyarbakır’da HÜDA PAR’ın düzenlediği çalıştayda sunduğum tebliğde de bugüne kadar köşe yazılarımda ve ekranlarda savunduğum düşüncelerimi özet olarak sundum.
Merak edenler tebliğimi temin edip okuyabilirler.
Cumhuriyet Halk Partili iktidar seçkinlerin Batı’dan ithal ettikleri ulus-devlet paradigması asla akidemize ve tarihsel tecrübemize uygun bir milli devlet paradigması değildir.
Sorun üreten Ulus-devlet paradigmasına eşlik eden Jakoben laikçilik anlayışını eleştirmek ne Cumhuriyetin esaslarına ne de milli devlete karşı çıkmak anlamına asla gelmez.
O zaman hepimiz CHP ideolojisini benimseyelim bitsin bu iş. Başka partilere de, başka arayışlara da ihtiyaç yok. Bu mu yani o birilerinin AK Partili görünen birilerinin bize önerdiği şey? AK Parti CHP’nin ideolojisini ve kutsallarını esas alan bir parti değildir.
Ama sonuna kadar cumhuriyetçi ve demokrat bir partidir. O tebliğimde ben “Kürt meselesi” tanımını yanlış bulduğumu belirterek tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan anlayışının akidemize ve tarihi tecrübemize uygun olduğunu, bu yüzden etnik temelli federasyon ve özerklik taleplerinin son kertede bizi bölünmeye götüreceğini özellikle hatırlatarak bu tür kardeşliğimize ve birliğimize zarar verecek anlayış ve taleplerden vazgeçmemiz gerektiğini önemle vurguladım.
Bu çerçevede resmi dilimizin ve eğitim dilimizin tek olmasını, yani aziz Türkçemiz olması gerektiğini, diğer dillerimizin de tıpkı resmiyette kabul gören diller olarak kamusal hayatım işlevsel bir aktörü olarak konumlandırılmasını, ana dilde eğitim yerine ana dillerin öğrenimin ve öğretiminin esas alınması gerektiğini yüksek sesle vurguladım.
Yine bu çerçevede şehirlerimizin Türk veya Kürt olarak bölümlenip tarif edilmesinin de son derece yanlış olduğunu belirterek ‘Biz hem Türküz hem Kürdüz hem Arab’ız , biz birlikte Türkiye’yiz!’ anlayışını birlikçi bir projeye dönüştürmemiz gerektiğini bilhassa hatırlattım.
Terör örgütüne açık yüreklilikle terör örgütü deyip eleştirdim. Terör örgütüne Sn. Bahçeli’nin öngördüğü çerçevede silahlarını koşulsuz bırakma çağrısında bulundum.
Türkiye’de birilerinin ‘Kürt meselesi’ dediği meselenin mensupu olmaktan onur duyduğum siyasi hareketimizin lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından çözüldüğüne önemle vurguda bulundum.
Erdoğan liderliğine Bahçeli’nin sunduğu desteğin Kürtler için kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğuna vurguda bulunup MHP’nin bilge liderinin yaptığı çağrıyı karşılıksız bırakmanın asıl Kürtlere ihanet anlamına geldiğini söyledim.
Silahların koşulsuz bırakılması halinde Sayın Cumhurbaşkanımızın da Sayın Bahçeli’nin çözülemeyecek bir meselemizin olmadığına önemle vurgu yaptığını hatırlatarak herkese kazandıracak barış sürecini inşa edecek birlikçi bir dile ve buna uygun yeni bir paradigmaya ihtiyacımız olduğunu önemle hatırlattım. Bu anlayış temelinde Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte İslami kardeşlik ve demokratik vatandaşlık anlayışıyla inşa etmeye çağırdım.
Gayrısının en başta Kürtlere kaybettireceğini de önemle hatırlattım. Bu tebliğimi noktasına virgülüne dokunmadan Yeni Şafak’taki köşemde Salı gününden itibaren yayınlayacağım. Biz orda öyle burda böyle konuşan insanlardan değiliz.
Diyarbakır’da konuştuğumda köşemde yazdıklarım ve ekranlarda söylediklerim asla birbirinin tersi olmaz. O pusuda bekleyen birileri bizi ne kendileriyle ne de başkalarıyla karıştırma yoluna gitmesinler.
Fırsatı ganimet bilip bir taşla bir kaç kuş vurma kurnazlığına da başvurmasınlar. Son olarak belirteyim: Çalıştay sonuç bildirgesindeki dili tasvip etmiyorum.
Orada yapılan kimi tanımlamaları da bazı talepleri de anlayışıma ters bulduğum için reddediyorum. Tıpkı o çalıştaya katılan herkesi Kürtçü-bölücü diye suçlayan dili ve anlayışı reddettiğim gibi.
El insaf!”
Miroğlu: AK Partiliyim, Genel Başkanımın liderliğine güvenir ve inanırım
Çalıştaya katılan AK Partili Orhan Miroğlu da X hesabından yaptığı açıklamada Uçum’a tepki gösterdi.
Miroğlu “HÜDA- PAR’ın Diyarbakır’daki çalıştayına katılan AK Partili siyasetçilerden biriydim. Bir selamlama konuşması yaptım, ilk paneli dinledim ve başka programlarım nedeniyle ilk panelden sonra ayrıldım. Sonuç bildirisini şu saatlerde okudum, katılırsınız veya katılmazsınız. Ama zaten diyalog müzakere ve demokrasi dediğiniz şeyin özü farklı fikirlerin serbestçe söylenebilmesi değil midir? HÜDA- PAR’ın siyasi varlığını, Kürt toplumunun çoğulculuğu açısından ve hele son seçimlerde Cumhur İttifakının yanında durmayı tercih etmesi bakımından önemli ve değerli bulurum. Ama ben AK Partiliyim ve Genel Başkanımın liderliğine güvenir ve inanırım” dedi.
Miroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çalıştayda da söylediğim gibi, Kürtler nasıl ki bin yıl önce Malazgirt’te, Alpaslan’ın bin yıl sonra da Mustafa Kemal’in yanında durduysa bugün de Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında duruyor. Bu duruş, iradesini ve hissiyatını ulusal kurtuluş savaşımız ve Malazgirt ruhundan alıyor. Ama bu arkadaşımız maalesef Kürtlerle ilişkili tarihi, mücadeleleri Türk- Kürt ilişkilerine dair hafızayı her defasında yok saymakta, Kart- Kurt’u hala savunan ırkçıların fikir dünyası içinde gezinmekte, arka bahçemizdeki Kürt gerçeğini bile ‘emperyalist Kürt dış sorunu ‘gibi anlamsız kelimelerle ifade ederek, onur kırıcı paylaşımlara imza atmaktadır. Bir konumu olmasa kimsenin ciddiye almayacağı bu paylaşımların, AK Partili Kürtler’in büyük bir kısmı için de hiç bir kıymeti harbiyesi olmazdı! Kürtler, Türkiye’nin Türkiye’den daha büyük olduğuna inanmak istiyor, sınır ötesindeki Kürt kardeşlerinin haklarını savunmasını bekliyor ve yüzlerini Türkiye’ye dönük tutmakta ısrar ediyorken, konumu olan birinin yaptığı paylaşımlar Türk- Kürt ilişkilerine de, bu ilişkilerin yegane siyasi sigortası olan AK Partili Kürtler’in misyonuna da büyük zarar veriyor!
“Darbenin ayak seslerini mi duydu birileri de Kürtleri bahane etmeye çalışıyor?!”
Bizler AK Partinin Kürtlerle olan siyasi ilişkilerinin zayıflamaması ve Kürtlerin Türkiye Cumhuriyetine aidiyet duygularının güçlenmesi için mücadele ediyoruz, siyasi zeminler yüzümüze kapanmadığı sürece de mücadele etmeye devam edeceğiz. Hatalarımız da olabilir tabi, ama bu kimseye asla alçaklar diye başlayan paylaşımlar yapma hakkı vermez! İç Cephe inşası ve terörsüz Türkiye hedefinde adım adım mesafe katledildi. Öcalan’ın Terörsüz Türkiye’ye katkı sunmaya davet edildiği bir ortamda, Uçum’un kaleme aldıklarının 28 Şubat ve 12 Eylül’e çeyrek kala kaleme alınan bildirilerden pek bir farkı yok! Bir çalıştayın sonuç bildirisinden alçaklar diye başlayan sonuçlar çıkarmak bana biraz bir şeyleri ima edebilmenin bahanesi gibi geliyor! Darbenin ayak seslerini mi duydu birileri de Kürtleri bahane etmeye çalışıyor?!
“İsimleri infaz listelerinden inmemiş insanlara bu üslupla saldırmanın amacı Terörsüz Türkiye olamaz”
Oradaki arkadaşlardan hiç biri ( HÜDA- PAR’lılar hariç tabi) AK Parti görünümlü değil, AK Partilidir. Bir zamanlar girilemeyen ilçelere köylere Türkiye’yi savunmak, Sayın Cumhurbaşkanımızı ve AK Partiyi anlatmak için çelik yelekle girmiş bugün de hak etmedikleri halde korumayla yaşayan AK Partili Kürtler, şimdi “AK Parti görünümlü” mü oldu?! ‘Terörsüz Türkiye’ için en ağır bedeller ödemiş , isimleri infaz listelerinden inmemiş insanlara bu üslupla saldırmanın amacı Terörsüz Türkiye olamaz!”
Yorumlar kapalı.