DEDAŞ’ın bölgesel özelleştirilmesi kapsamından bu yana Urfa, Mardin, Diyarbakır ve Batman illerinde tek enerji sağlayıcısı konumunda olan DEDAŞ, bölge halkı için son yıllarda başlı başına bir sorun haline gelmiş durumdadır.
Kapitalist sistemin ilerleyişi, sermayenin gelişmesi ile birlikte azami kar hırsıyla yaşam kaynaklarımız, doğamız talan edilmektedir, ekolojik uyum alt üst olmaktadır, kendi suyumuzu, enerjimizi bize yüksek miktarlarda parayla da geri satılmaktadır.
Yüksek gelen elektrik faturaları, uzun süreli elektrik kesintileri ve altyapı sorunlarıyla adeta bölge halkına terör estirmektedir.
Daha önce de borçlarından dolayı çiftçilere yatırılan hibelere el koymasıyla gündeme gelmişti DEDAŞ.
Bu gidişle tarımsal üretimi durdurma noktasına gelmesine neden olacaktır.
DEDAŞ’ın enerji verdiği bölge büyük barajlarla çevrili olmasına rağmen tarımsal sulama baraj sularıyla değil; daha çok yeraltı kuyu sularıyla yapılmaktadır.
Yeraltı kuyu sularına erişim ise DEDAŞ ile sağlanmaktadır.
DEDAŞ’ın özeleştirilmesi ile bölgeye hizmet verilmeye başlanan dönemden beri elektrik ve su sıkıntıları artmaya başlandı ,özelikle çiftçiler büyük mağduriyetler yaşamaya başladılar.
Yüksek gelen faturalardan ve uzun süreli elektrik kesintilerinden dolayı bölge halkı tarımsal ürünlerinin ziyan olmasından mağdur olmaktadır.
Özelikle Urfa, Mardin, Diyarbakır ve Batman’da elektrik kesintileri çileye dönüşmüş durumda ve tarımsal üretim büyük zararda.
Su şebekeleri elektriğe bağlı olan köylerdeki elektrik kesimlerinden dolayı şu kritik pandemi döneminde sağlıklı içme suyuna bile erişimin engellenmesi, kişisel temizliklerinin bile yapılamaz duruma getirilmesi insanlığa aykırı bir davranıştır.
Bunun en büyük örneği şu anda Batman’da yaşanmaktadır.
Batman ilimizin Kozluk ilçesine bağlı onlarca köyün elektriği kesilerek içme suyuna erişim 23 Hazirandan bu yana kesilmiş durumda.
Yüksek gelen ve ekonomik durumu olmayan köylülerin bu yüzden ödenemeyen faturalarından dolayı DEDAŞ yetkilileri 1 Milyon 882 bin tl’lik borcuna karşı onlarca köyü haftalardır susuz burakmış durumdalar.
Yüksek gelen faturalar dedik, son 6 ayda yüzde 3 zammı reva gören iktidar, elektrik fiyatlarına tek kalemde yüzde 15 zam yaptı daha bu hafta.
Bu zam, millete zulümdür, çiftçiye adeta ölümdür.
Bu köylüler suya hijyen olmayan kuyulardan ve DSİ su kanallarından erişim sağlamakta.
Yaşam adeta felç olmuş durumda. Kusma, ishal gibi belirtiler ile hastalıklar baş göstermiş durumda.
Eziyete dönen, âdeta terör estiren özelleştirilen DEDAŞ’ın bu elektrik kesintilerinin derhal sonlandırılması gerekiyor.
Anayasanın 56. Maddesine göre herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Buna göre DEDAŞ’ın yaptıkları bu hakka bir tecavüzdür, aslında DEDAŞ’ın özelleştirilmesi başlı başına bu hakka bir tecavüzdür.
Yaşam hakkı bu hak kapsamındaki koşulların yeterli standartlarda sağlanması için devletin harekete geçmesini gerektirir.
Tarımın bu ülke için sanayiden daha önemli olmasına rağmen sanayide kullanılan elektrik, tarımda kullanılan elektrikten daha ucuz olması, ülkenin asli unsuru çiftçiler korunmuyor olması ve özelliklede bölgede çok ayrımcı bir politika uygulaması çok düşündürücü.
Öte yandan DEDAŞ, kaçak kullanımı önlemek adı altında elektrik sayaçlarını direklere çıkarıyor, çıkarmayanları da kaçak kullanımdan yüksek meblağlarda ceza keserek terör estiriyor.
Elektrik sayaçlarının direğin tepesine çıkarılmasının bu halka hırsızlık muamelesi yapılmasından başka bir şey değildir.
Bununda tek çözümü DEDAŞ gibi hukuk dışına çıkmadan örgütlü bir şekilde mücadele etmektir.
Bunun yol ve yöntemi tartışılır ama hedef DEDAŞ’ın kamulaştırılması ve sektörden sektöre değişen enerji bedeli arasındaki adaletsizliği ortadan kaldırmaktan geçer.
Peki çiftçi, köylü, emekçi ne yapmalı, nasıl bir mücadele yürütmeli?
Ne şekilde olursa olsun bu mücadelenin zor olacağı ortada, âmâ mücadeleden başka yolunun olmadığı da bilmemiz gerek.
Kimi siyasi parti ve çevrelerin dediği gibi çiftçinin elektrik borçları incelenmeli ve ödenecek seviyelere getirilmeli, ertelenmeli ve yapılandırılmalıdır diyenlerden olmaktan ve demekten ziyade -ki bu tür söylemler DEDAŞ’ın değirmenine su taşımaktan başka bir işe yaramayacağının bilincine vararak DEDAŞ’ın derhal kamulaştırılması ve sektörler arasındaki enerji bedeli dengesizliği ortadan kaldırılması için acil eyleme geçilmesi gerek.
DEDAŞ kamulaştırmadan sanayi ve tarımda kullanılan enerji sanayide kullanılan elektrik, tarımda kullanılan elektrikten daha ucuz olmasından kaynaklı enerji bedeli adaletsizliği ortadan kaldırılmadıkça verilecek her türlü mücadele sonuç getirmeyecektir.
Bu konuda çiftçi, emekçi, köylü bir araya gelerek acil bir şekilde örgütlenmelidir.
Bölge halkına dayatılan insanlık dışı tutum ve DEDAŞ teröründen kurtulmanın tek yolu ancak böylesi bir örgütü mücadeleden geçer.
Bir avuç sömürücünün çıkarları için sermaye iktidarlarının besleyip büyüttüğü bu şirketlere karşı birlikte güçlü yürütülür, birlikte mücadele edilir ise büyük başaracaklardır.
Yorumlar kapalı.