Simyacı’da “Elhamra Sarayı’nı gezmek isteyen birine bir kaşık yağla beraber gez gel yağ da dökülmesin deniyor. Adam yağı dökmemek için uğraşırken sarayın güzelliklerini göremeden geri dönüyor. İkinci kez elinde yağ olmadan sarayın tüm güzelliklerini görüp hayran kalıyor.”
Simyacı’daki bu bölüm beni çok etkilemişti. Bir kenti görmek istediğim zaman, sadece görmek için giderim, zira iş için gidersem bir yeri gezmem bunu biliyorum.
Nitekim çocukluğumdan beri defalarca gittiğim Diyarbakır’ı iyi bildiğimi sanırdım.
Batman Keyftur ekibiyle katıldığım günü birlik Diyarbakır gezisinde anladım.
Gezi yazılarını sevenler için yazıyı sonuna kadar okumalarını tavsiye ederim.
Diyarbakır’a dair tüm güzelliklerin öykülerini görecek ve bambaşka bir Diyarbakır’la buluşacaksınız…
Sabah 8’de buluştuk, 8.30’da kahvaltıları alıp hareket ettik. Arabada çalınan pozitif müzikler, gezi ekibinin sıcak ilgisi, herkese iyi geldi. Şubat ayazı sıcacık bir atmosfere dönüştü.
Diyarbakır’da bizi sanat tarihi uzmanı, profesyonel bir rehber Murat Kutlu karşıladı. Batman, Mardin ve Diyarbakır’dan geziye katılanlara kısa bir konuşma yaptı, çaylar içildi, ilk durağımız Diyarbakır Ulu Cami oldu.
Defalarca gördüğüm, namaz kıldığımız, rahmetli babamla geldiğim ve onları anıyı hatırlatan Ulu Cami’yi gezerken, rehberin gösterdiği ayrıntıları ağzı açık dinledik. Gerçekten hayran kaldık…
Ulu Cami’nin mimarisi, duvarlarda saklı figürleri, bin yıllık mazisi, üç dine ev sahipliği yapan ender bir yapı oluşu ve özellikle İslam aleminin beşinci Haremi Şerifi oluşu…
Ne kadar yazsam anlatamam. En iyisi rehber eşliğinde mutlaka gidin ve görün.
İkinci durağımız 4 mezhebi temsil eden 4 ayaklı minareydi.
Avukat, insan hakları aktivisti, Tahir Elçi burada katledildi.
İnsana, tarihe ve huzura sıkılan kalleş kurşunlara inat, minare, Suriçi ve Diyarbakır’ımız hala ayakta…
Söylenecek çok şey var ama bazen hiçbir şiire sığmaz acılar…
Ciğerciler, kebapçılar, esnaflar ve Diyarbakır insanının sıcak kanlı tutumu bir başka güzellik.
Türkçe’yi de Kürtçe’yi de en samimi konuşan halk burada.
Kesinlikle bir Diyarbakırlı ile sohbet edin ve içtenligin fotoğrafını çekin.
Diyarbakır her açıdan zengin bir kültüre ve dolu dolu bir geçmişe sahip. Konuklar geze geze bitiremezler.
Diyarbakır da Kürt insanı gibi mert, renkli, konuksever, yardımsever ve hep delikanlı…
300 yıl önce Diyarbakır’ı görenler de aynı şeyleri söyler. Bu kadim kent hep delikanlı…
Öğle yemeğinden önce Cahit Sıtkı Tarancı ve Şair Ahmet Arif’in müze evlerini ziyaret ettik.
Şiir ve hüzünle beslenen kocaman yasamlara tanıklık ederken hüzünlendik…
Diyarbakır, ne güzel insanlar yetiştirmiş….
Hasan Paşa Hanı’nda kahvenizi yudumlarken, gölgeniz tarih kokan duvarlara düşer, adeta asırlar önce buraya gelen insanlarla buluşur ruhunuz.
Sur Sokaklarında gezerken eski Diyarbakır’ı iliklerinize kadar hissederek yaşama şansı bulursunuz.
Ara sokaklarda açılan şipşirin kafelerde mola verip bir Diyarbakır insanıyla sohbet etmeyi ihmal etmeyin.
Dünyaca ünlü Diyarbakır Surları için ne desek az. Diyarbakır Surları’nın 82 Burçtan oluştuğunu ve şehri çevreleyen surlar sayesinde yüzyıllarca insanların huzur içinde yaşadığını biliyor muydunuz…
En iyisi gidin görün, dinleyin ve yaşayın o muhteşem surları…
Dicle Nehri, Dicle Vadisi, On Gözlü Köprü ; elele vermiş binlerce yıldır hala ayakta.
Hırçın akan Dicle’yi izlerken sıcacık bir çay eşliğinde düşsel yolculuklar yapmak Muhteşem bir duygu…
Diyarbakır cezaevini mutlaka görün. Yaşanan acıları hissederek büyüyen insanları daha iyi anlayacaksınız… Bu utanç müzeleri hepimize ders olmalı ve demokrasiye dört elle sarılmalıyız
Mezopotamya’nın kadim kenti gerçekten çok cömert. Misafirlerini ağırlarken binlerce seçenek sunar. Bir günde Diyarbakır’ı gezmek ve anlamak öyle zor ki…
Sülüklü Han, Deva Hamamı ve akustik ses düzeni, Diyarbakır Müzesi, Seyir Terası, Dagkapi, Mardinkapi, Urfakapı…
Öte yandan Diyarbakır’ın yeni modern mimarisiyle sizi karşılayan Diclekent, Kayapinar…
Yeni ve modern Diyarbakır’ı görmek için de kesinlikle bir gün gerekli…
Peki geziye kimler katıldı, tek kelimeyle renkli ve yaşam dolu bir kafileydi. Fen lisesi öğrencileri gencecik çocuklar, emekliler, memurlar, Batman’da görev yapan Kayserili, Nevşehirli, Balıkesirli askerler, polisler ailece katılmıştı.
Bu arada profesyonel Keyftur ekibi sayesinde herkes hemen kaynaştı ve gezi boyunca çok eğlendik.
Elbette yeni dostluklar kuruldu.
Aynı ekiple Mardin, Midyat, Halfeti ve Kapadokya turuna da katılmayı düşünüyorum.
Bu arada harika bir gün geçirmemizi sağlayan Keyftur ekibine de gerçekten çok teşekkür ederim.
Bazı coğrafyaların kendine özgü kimlikleri vardır. Diyarbakır’ın kendine ait özgün bir kimliği var.
Sadece kendine benzer…
Diyarbakır’ı anlamak görmek için bir gün yeter mi ona siz karar vereceksiniz…
Yaşama dair tüm güzellikleri hissederek yaşamanız dileğiyle…
Yorumlar kapalı.