Son dönemlerde bir çok şehirde konser, tiyatro, festival gibi etkinliklerin yasaklandığına ilişkin hukuka uygun olmayan ve özgürlükleri kısıtlayan kararlar alınmaktadır. Halbuki kültür, sanat ve müzik gibi evrensel kavramlar bütünleştirici ve birleştiricidir. Ayrıştıran ve kutuplaştıran değildir.
Düşünce ve ifade özgürlüğü anayasal demokrasilerin temel taşlarından biridir. Günümüz dünyasında toplumsal, ekonomik ve siyasal gelişimin ana dinamiğini oluşturduğu kabul edilen düşünce ve ifade özgürlüğü, maalesef günümüz dünyasında, özgürlükçü demokrasi anlayışıyla bağdaşmayacak ölçüde sınırlamalara tabi tutulmuştur.
Türkiye’nin de taraf olduğu ekonomik, sosyal ve kültürel haklar sözleşmesiyle taraf devletler “yaratıcı faaliyetler için zorunlu olan özgürlüğe saygı göstermeyi” taahhüt etmişlerdir. Aynı şekilde Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 19. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. ve Anayasanın 26. maddeleri ifade özgürlüğünü, Anayasanın 27. maddesi ise sanat hürriyetini güvence altına almıştır. Anayasa’nın 64. maddesiyle de devletin, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korumak ve bunun için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Anayasanın 26. maddesinde; herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde; herkes görüşlerini açıklama ve ifade özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir.
57 baro, konser, festival ve etkinlik yasaklarına karşı ortak açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Ülkemizde ifade özgürlüğü üzerinde şiddetlenen basıncı kaygıyla gözlemlemekteyiz. Demokratik sistemlerde yaşam şansı olmayan bu yaklaşımın yeni hedefi sanatsal ifade özgürlüğü olmuştur. Son aylarda ülkenin çeşitli kentlerinde konser, tiyatro, festival gibi etkinliklerin yasaklanmasına ilişkin hukuka aykırı kararlar alınmakta, hazırlıkları tamamlanmış etkinlikler iptal edilmektedir.
Yasaklara/iptallere konu etkinlik ve sanatçılar dikkate alındığında; ana dile, kültüre, yaşam tarzına ve cinsiyetlere yönelik ayrımcı, keyfi ve siyasi saiklerle bu kararların alındığı görülmektedir.
Halkı kin ve düşmanlığa sevk eden açıklamalar, Belediye veya Valilikler tarafından kabul görerek sanata müdahale ile sonuçlanmaktadır. Uygarlaşmanın önemli kaynak merkezlerinden biri sanatsal üretimdir.
Özgürlük kavramı ile sanat arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Sistematik bir hal alan bu çağ dışı kısıtlama ve yasakları kabul etmiyoruz. Bu ülkede sanatçıların sanatını özgürce icra etmelerine engel olunmasını şiddetle kınıyoruz. Sanatı ve sanatçıyı susturmak demek, toplumu nefessiz bırakmak demektir.”
Yorumlar kapalı.