Merhaba sevgili okurlar, bu haftaki konumuzun ana temasını aile kavramı oluşturmaktadır. Aile kavramının temel taşlarını oluşturan ebeveyn ve bilinçli ebeveyn olmanın bazı sorumluluklarına kısaca değineceğiz.
Bilinçli ebeveyn kavramı, son yıllarda karşımıza sıkça çıkmaya başladı. Son dönemlerde popülerleşen “mindfulness” anlayışından gelen “bilinçli ebeveynlik” çocuğun davranış ve sözlerine karşı yüksek farkındalıklara sahip olmak anlamına gelmektedir. Bilinçli ebeveyn olmanın sorumlulukları arasında öncelikli olarak anne ve baba arasındaki saygı kavramının oluşması gerekmektedir. Sağlıklı ve bilinçli bireyler yetiştirmeye gayret gösteren ebeveynler öncelikle kendi ilişkilerinin farkında olmalıdırlar.
Eşiyle sürekli olarak tartışan, argo kelimeler kullanan, şiddet eğilimi gösteren, büyüklerine karşı saygısız davranan ebeveynler sağlıklı bireyler yetiştirmeyi beklememelidir. Çocuklar okula başlamadan önce ailesini, daha sonra arkadaşlarını ve okuldan öğrendiklerini hayatlarında uygulamaya başlarlar. Okul hayatından önce çocuğun ilk eğitimcisi ailesidir.
Sevgili okurlar;
Çocuklarınız bütün ailevi sorunlarınızı bilmek zorunda değiller. Sizin eşimiz ile tartışma sebebinizi, akrabalar arasındaki husumetleri, evdeki ekonomik sorunları, eşiniz ile gece hayatınızı, ya da eşiniz ile yaşadığınız özel alana dair sorunlarınızın hiçbirini çocuğunuz bilmek zorunda değildir. Ancak yaptığım gözlemler neticesinde bilinçsiz ebeveynlerin bütün sorunlarına şahit olan çocuklar başta ailelerine olan saygıyı kaybetmektedir. Ailesinden gördüklerini sosyal çevresine yansıtmaya başlayan çocuklar; ailesine olan saygıyı yitirmekte, okuldaki arkadaşlarına dayak atmaya başlamakta ve argo kelimeler kullanmaya meyilli hale gelmektedir.
Çocuklarının gözü önünde annelerine ya da kardeşlerine şiddet uygulanması sonucu, bu hareketi iyi bir şey gibi algılayan çocuk, arkadaş çevresini de şiddete dayalı eğilimler ile kontrol etmeye çalışmaktadır. Çocuğa, çevrendekilere neden sürekli kızıp şiddet uyguluyorsun diye sorulduğu zaman “Babam annemi dövdüğü zaman annem korkuyor ve her dediğini yapıyor, bende arkadaşlarımı döversem onlara bağırırsam onlar da benim her dediğimi yapar” gibi cevaplar duyduğumuz oluyor.
Eşi tarafından şiddet ve hakaret işiten kadınların “kız çocuğum okusun benim gibi bir hayat yaşamasın” diyen kadınlarımız, kız çocuklarına en ağır hakaretleri ettiği, küçük yaşlarda evin ve kardeşlerinin sorumluluğunu yüklediği de ne yazık ki aşikârdır. Hem kadın olduğu için üzülen hem de kız çocuğum benim gibi bir yaşam sürmesin diyen annelerin bilinçsiz hareketleri…. ya da işlerine geldiği gibi davranmak istemeleri…
İnsanoğluna da diğer canlılar gibi birçok özelik doğdukları anda verilmiştir. Evlilik sürecini tamamlayan birçok aile çocuk sahibi olmak istemektedir. Çocuk sahibi olamayan aileler her gün gelişen tıbbı takip etmekte ve çocuk sahibi olabilmek için yüklü miktarlarda para harcamaktadır. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü Annelik ve babalık duygularını tatmin edebilmek, soylarının devamını sağlamak, toplumsal baskıyı minimum seviyeye indirmek vb. sebeplerden kaynaklı evlat sahibi olmak istemektedirler.
Sevgili okurlar unutulmamalıdır ki,
Çocuklarınız bu hayatta gelmeyi seçmedi, sizin evlatlarınız olmayı da seçmedi, cinsiyetini de kendisi belirlemedi, sizler evlat sahibi olmak istediniz. Bundan dolayıdır ki çocuklarınıza sahip çıkınız, onları çıkar ve menfaatleriniz için büyütmeyiniz, erkek çocuklarınıza milyarlar harcayarak baş göz ederken, kız çocuklarınızı süt parası bahanesi ile satmayınız. Rabbim kız çocuğuna sahip anneleri “cennet ile müjdelerken” sizler iki kuruş parayla bu hayırdan mahrum olmayınız.
Bir tebessüm, iki güzel kelam ile daha güzel günlere uyanma dileği ile…
Yorumlar kapalı.