Günümüzde fiziksel şiddet hep gündemde ve hep haber konusu olmaktadır. Bunun bir de perde arkası var; psikolojik şiddet…
Surata tokat gibi yapıştırılan sözler, yüzde iz bırakmadığı için, bir adım geri planda kalıyor. Tabi bunun kalpteki yaranın gönüldeki kırgınlığını kimse göremez. Sözlü şiddetin insanda bıraktığı
güvensizliği, korkuyu, tramvayı sadece çeken bilir.; Çekmeyen bilemez. Her ne kadar duyunca anlıyorum seni dense de kimse kimseyi anlamaz o sadece teselli olarak verilen bir cümledir.
Psikolojik şiddetin tıpta alanında ölçüm aleti yoktur. O yüzden kimin ne kadar sözlü şiddete maruz kaldığını kırmızı odaya girip anlatıldığı kadarı ile bilinir. Bir de hiç anlatmayanlarda var. Bununla tek başına savaşan insanlarda var. Bunun cinsiyeti yok, ortamı yok; kadın erkek fark etmeksizin. Kimi aile ortamında kimi iş ortamında defalarca kez psikolojik baskıya, sözlü şiddete maruz kalmıştır.
Güçlülüğünü insan üzerinde ispatlamaya çalışan, karşısındakini ezerek egosunu tatmin eden insanların, öncelikle geçmişlerine inmek isterim. Ne yaşadı da bunları yaşatıyor acaba?
Bazı hastalıklar vardır ki nesilden nesile bulaşan. Küçüklüğünde şiddete, baskıya tanık olan bir insan ne yazık ki, bugünkü sanık oluyor. Temennim nesilden nesile bulaşan sevgi olsun saygı olsun mutluluk neşe olsun. Biri sözle, diğeri şiddetle öldüren baskılar olmasın.
Bugün üzerimize düşen bir sorumluluk var,’ çocuklarımıza sevgi aşılamak. Saygı, sevgi çerçevesinde büyütmek olsun ki nesilden nesile geçen bağ sevgi, saygı olsun..
Ve Tolstoy şu muazzam sözleriyle durumu şöyle özetliyor: Kendini Geliştir “Bil ki; Yaşadıklarınla değil, yaşattıklarınla anılırsın. Ve unutma; Ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.”
Yorumlar kapalı.