Kim ne derse desin, Batman Üniversitesinde kurulduğundan beri en yoğun faaliyetler, içinde olduğumuz bu günlerde gerçekleşiyor.
Üniversite’nin son bir buçuk yılda aldığı yol belli.
Mesela kentin hizmetine doğrudan katılacak olan ve yeni kurulan Diş Hekimliği Fakültesi son derce önemli. Diş Hekimliği Fakültesinin kurulması ile Batman’da diş hastalıkları ve tedavisi bağlamında ileri düzeyde sağlık hizmeti verilebilecek. Batmanlı hemşerilerimiz, Diyarbakır’a gitmek zorunda kalmayacak.
Gönül ister ki bugün halihazırda başvuruları devam eden Tıp Fakültesi ile Gercüş’e bir meslek yüksekokulunun kurulması için YÖK’ün olumlu cevap vermesi; bu fakülte ve yüksekokulların açılması için onay vermesi.
**
Yeni fakültelerin kurulmasında Üniversite yönetimi kadar siyaset kurumu da elbette önemlidir.
Siyaset kurumunun Batman’ın bu eksikliklerini görüp bunlara neşter vurması gerekir. İvedi olarak Tıp Fakültesi başvurusunu sahiplenip Cumhurbaşkanlığı nezdinde girişimde bulunması gerekir.
Doğrusu kentin sadece siyaseti değil bütün bileşenlerinin bu ortak mücadelede el birliği etmesi lazım. Batman için kurulacak her türlü tesis ve kuruluşun yerinde hizmet bağlamında faydası olacaktır.
Köstek değil destek olmak lazım.
**
Niye yazdım bunları?
Çünkü derdi heybesini doldurmaktan başka bir şey olmayan birtakım zevat, son bir buçuk yılda Üniversitedeki olumlu gelişmeleri yok sayıyor.
Heybe dolmayınca memleket de ne imiş, ülke de ne imiş, Batman da neyimize gibi teranelerle sağda solda vızıldayıp koca sıradağları yerle yeksan edebileceklerini düşünüyorlar maalesef.
Oysa dağlar tüm heybetiyle ortadadır.
Bir sinek vızıltısı dağa neylesin ki?
**
Geçenlerde kişisel bir hesapta -ismi lazım değil- ayağı yere değmeyen, bilir bilmez her şeye maydanoz olan, birtakım karalamalarla kamuoyunu kandırdığını zanneden kıymeti kendinden menkul, sözde eğitimci, gırtlağına kadar tefecilerin eline düşmüş ve hile hurdayla koca eğitim kurumunu alavere dalavere ile ayakta tutmaya çalışan bir zat; içine düştüğü bataklıktan bihaber, Üniversiteyi kişisel hesapları yoluyla karalıyordu.
Dikkatimi çekti elbette.
Kendisi toplum mühendisliği rolüne soyunup kendini izleyenlerin de bu algılara inanmasını beklediğini izledik ibretle…
Batman Üniversitesini kastederek “Gözümüz aydın olsun Batman Üniversitesinde iki fakülte öğrenci yokluğundan büyük ihtimalle kapanıyor. Ha gayret marka üniversite oluyoruz. İki fakültenin kapatılmasıyla marka oluyoruz.” diyerek ardından gülelim mi ağlayalım mı kabilinden zihninden bir fıkra da uyduruyor hemen kıymetli okurlarına: “Otobüsün lastiği patlamış, şoför yolculara ‘Eskiden çiviniz yoktu, gözünüz aydın çiviniz de oldu’ demiş.”
Şimdi gülelim mi ağlayalım mı bu fıkraya?
Doğrusu ben hüzünlendim.
**
Tabi öncelikle kendisini dil öğrenimi görmesine rağmen tercih ettiği yazım ve anlatımı düzeltmeye davet ediyorum.
Sayın okurlarım, kusura bakmazsanız, cümlelerini okurken imla ve anlatım yönünden de epeyce kıvrandım konuyu kavramak için. Yukarıda verdiğim cümleler demek istediklerinin tevilidir. Sanki karmaşık bir rüyayı yorumluyormuşum gibi…
Varın gerisini siz düşünün.
**
Kapatılması düşünülen Fakülteler neler, hemen onu yazayım.
Teknik Eğitim Fakültesi ve Teknoloji Fakültesi.
Teknoloji Fakültesi önceki yönetimlerin artistik fantezilerinden başka bir şey değildi. Mühendislik Mimarlık Fakültesi dururken aynı fonksiyonu üstlenecek Teknoloji Fakültesini gereksiz bir şekilde açmak akıllara zarardı.
Aynı mühendislik bölümü her iki fakültede de vardı.
Mükerrer bir fakülte açacaklarına Tıp Fakültesi, Eğitim Fakültesi veya Hukuk Fakültesi gibi fakültelerle mesai harcasalardı ne iyi olurdu. Bu da elbette Batman ve ülkeye hizmet eden daha çok birim eklerdi Batman Üniversitesine.
Ama olmadı.
Peki ne oldu?
YÖK, Teknoloji ve Mühendislik Mimarlık Fakültelerinin aynı olduğuna kanaat getirip bir nevi birleştirdi bu iki fakülteyi.
Konu bundan ibaret.
**
İkinci olarak Türkiye’deki bütün Teknik Eğitim Fakülteleri kapandı. Hem teknik öğretmen atanmaması hem de mühendislik fakültelerinin bu ihtiyacı karşılaması nedeniyle YÖK yine merkezi bir düzenlemeye giderek bu fakülteleri kapattı.
Şimdi önceki yönetim ve YÖK’ün kararlarından ötürü faturayı halihazırdaki Üniversite yönetimine ve hele de geldiği günden beri Batman ve Üniversite için gece gündüz demeden çabalayan Rektör İdris Demir’e kesmek hakkaniyetle bağdaşmıyor.
Bu durumu kamuoyunun vicdanına havale etmek gerekiyor.
**
Eğer şahs-ı muhterem, marka Üniversiteyle son dönemdeki olumlu faaliyetleri kastediyorsa sayın eğitimciye ben sadece enerji ihtisasını hatırlatmak isterim. Türkiye’de yalnızca 21 üniversiteye verilen ihtisas payesi, Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması projesininin bir diğer adı.
Batman Üniversitesi, iki yüze yakın üniversite arasında sıyrılarak bu payeyi almaya hak kazandı.
Batman’a enerji alanında her türlü katkıyı sağlayacak bir paye.
Marka üniversite için başka başka gerekçeler de var.
Yeni açılan Diş Hekimliği Fakültesi mi dersin, enerjinin pilot üniversitesi olmak mı dersin, akademik sempozyumlar, kongreler, çalıştaylar, atölyeler, sergiler mi dersin, Sağlık Bilimleri Fakültesi mi dersin, Turizm Fakültesi mi dersin, büyüyen ve kentiyle bütünleşen bir Üniversite mi dersin, ne dersen de…
Bunlar sadece olumlu gelişmelerin bir kısmı…
Gerisi de var, başka yazımıza kalsın.
**
Batman’ın en büyük handikapı kentte yeterli bir aidiyet duygusunun gelişmeyerek kişilerin hâlâ kendini geldiği yere ait saymasıdır.
Küçük olsun, benim olsun felsefesi…
Bize evvela bir kentlilik, Batmanlılık bilinci şart.
Batman, hepimizin; kurumları da hepimizin.
Bu kente canla başla her kim hizmet ediyorsa amasız, fakatsız onu desteklemek lazım.
Heybe dolmayınca, “Çamur at izi kalsın” bu kentin insanına yakışmaz.
Yorumlar kapalı.