Hani tüm vatandaşlar eşitti…
Hani eşit işe eşit ücret yasası vardı…
Hani emek en yüce değerdi…
Devlet, BABA’lığı bırakıp TAŞERON’luğa soyununca, emek, hak, eşitlik tarih oldu…
2002 yılına kadar vekil öğretmen, kadrolu öğretmenle aynı ücreti alır aynı haklara sahipti, zira ikisi de aynı işi yapardı.
Peki ne değişti de vekil öğretmenliği ücretli öğretmenlik olarak değiştirip, eğitimcinin tüm haklarını elinden alıp, insan onuruna yakışmayan bir ücrete tabi tuttunuz…
Ne yazık ki taşeron zihniyet, tüm kurumlarda olduğu gibi, eğitim camiasında da emek hırsızlığına neden oldu…
Peki kimler kazandı?
Kazananlar; çoğu üniversite yüzü bile görmemiş, iş insanları, müteahhitler, taşeronlar ve devleti sömüren çıkar grupları…
Eğitimciden çalınan paranın kimlere aktığını herkes biliyor, detaya gerek yok…
Son 20 yıldır yaşanan ve herkesin susarak görmezden geldiği, büyük bir emek hırsızlığı var.
Nedense iktidar, muhalefet, aydınlar hatta basın ve medya dünyası da ağız birliği yapmış gibi herkes sus pus herkes kör, sağır…
Ücretli öğretmenler ve onların mağduru milyonlarca öğrenciden söz ediyorum…
Ücretli öğretmenlik ya da ücretli kölelik; yani mecbur kaldığı için, aç kalmamak için okullarda emeğini ucuza satmak zorunda kalan öğretmenler …
Ve bu öğretmenlerin eğittiği çocuklar adeta ikinci sınıf muamelesi görüyor. Aileler de ikinci sınıf vatandaş konumunda!
Burda suçlu öğretmen değil; sistem!
Kadrolu öğretmene 6000 vereceksin aynı işi yapan öğretmene de 1500 verirsen; arada mağdur olan çocuklar olur. Dolayısıyla çocuğu ücretli öğretmene düşen veli de ikinci sınıf veli konumuna düşer…
Bir ilkokulda aynı işi yapan aynı fakülte mezunu aynı sınıfları okutan, sorumlulukları aynı olan iki öğretmenden ücretli olan, kadrolunun dörtte biri kadar para alıyor.
Nerden bakarsanız eğitime, insan onuruna ve emeğe ihanet…
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok!
Bir eğitim emekçisinin taşeron işçi konumuna düşmesi hem çok acı hem de utanç verici!
İktidarın milli eğitim politikasından doğan bu çok komik ve adil olmayan adaletsiz uygulamaya derhal son verilmelidir. Çok geç kalındı bile …
Devletimiz, eğitim alanında çok iyi şeyler de yaptı, milyonlarca öğrenciye her yıl ücretsiz kitaplar verildiği gibi.
Bu nedenle ücretli öğretmene yapılan bu uygulama devletimize yakışmaz. Eminim sayın Cumhurbaşkanımız duysa bu garabete son verir.
Benimle aynı işi yapana benim dört katım kadar para veren kim olursa olsun suçludur. Hem Allah nezdinde hem de kanunlar nezdinde suçludur… çünkü eşit işe eşit ücret diyen bir iktidarın verdiği söze de aykırıdır…
Yani nerden bakarsanız bakın çok ilkel ve adaletsiz bir uygulama. Dahası bir eğitimciyi hem toplum hem veli hem öğrenci karşısında aşağılamaktır bu …
Bu sorun sadece Batman’ın değil ülkemizdeki tüm öğretmen adaylarının sorunu …
Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmeli. Umarım sayın cumhurbaşkanımız ve sayın bakan bunu görür bir an önce mağduriyet giderilir.
Özetle adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı bir an önce bu “utançtan” kurtulmalıdır. Hatta mümkünse mağdur öğretmenlerden özür dilenmeli ve tazminat ödenmelidir
Eminim bu sorun sayın cumhurbaşkanımızın etrafındaki danışman duvarını aşarsa, kesinlikle çözülür.
Ne yazık ki gerçek sorunlar örülen duvar nedeniyle Cumhurbaşkanına iletilmiyor ve bir çok sorun gibi bu sorun da 20 yıldır ilgilenecek makam bekliyor…
Halkın gerçek gündemine yabancı kalmayan, adil, halkla iç içe yaşayan idareciler tarafından yönetilmek dileğiyle…