Hayat tek kişiliktir

featured

Hayat, içerisine onca hevesi sığdırmak istememize rağmen çoğu zaman hayal kırıklıklarıyla tecrübelendirdiğimiz yaşam hikayemiz…

Neden olmasın ki, sonuçta hoşumuza giden şeyleri heves etmemiz, arzulamamız, bizim hayal ettiğimiz şeylerin başkalarının birkaç istek uzağında olması… Dünyadaki adaletsizlikten bahsetmeme gerek yok sanırım. İster haklı ister haksız olduğunu düşünelim yaşam standartlarımız ne denli yüksek ise hayat şartlarımızda o kadar güzel olur.  Bu kaçınılmaz bir gerçek gibidir. Daha iyi
bir ekonomik gelir daha iyi ev, ulaşım, araba belki de hayattan istediğimiz şeylerin standartlarını bile yükseltir. Peki ya klasik cümlelerden birine gelirsek sonuçta ister ucuz ister pahalı olsun alacağımız birkaç kıyafet ve sığınacağımız bir ev olmaz mı? Belki de daha hızlı bir araç. Bunca saydıklarımızdan tamamının ne denli doyum sağlayabileceği yaşanmadan bilinmez.
Daha iyi bir yaşam imkanına sahip kişiler en azından hayata tutunmadan çok hayatı yaşamayı referans alan insanlardan ufku biraz geniş olan birinin rahatlıkla hayal edeceği yaşam; sulak bir yerde bahçesi olan, bir yandan denizi bir yandan ormanı barındıran bir ev olur herhalde. Temelinde emek vermeye dayalı olan bu hayatımızda kendi ütopyamızı oluşturmaya çalışırsak tıpkı o hayal edilen evin bahçesi gibi bahçemin gülünü özenle bakımını sağlar gibi en sevdiğimiz insanların
yanında olursak değerli insanlar bahçemizin yeşilliği gibiymişçesine yanımızdan eksik etmez isek yaşam standartlarımızı yükseltmiş olmaz mıyız? Sade bir ev mi daha güzel olur yoksa bahçeli özenle emek verilmiş olan mı? Bir oluşumun ister hayat ister hayat standartlarımız olsun değerini yükseltirken her gün her gün emek vermemiz gerekir. Tıpkı bir çiçeğin sulanması gerektiği gibi. Sonuçta emek üzerine olan bu hayata hiçbir şeyin süreç barındırmadan oluşmadığını gözlemleyebiliriz. Zamanın dışına çıkamıyoruz değil mi?

Bunca sayılan değerler dünyaya her gözünü açan insanın elinde bulunmuyor ne yazık ki.
İster yaşam standartlarımızla ister mevcut çağın imkanlarıyla birçok şeyden mahrum ve
kaçırmış değil miyiz? Bedri Rahmi’nin dediği gibi “treni kaçırmış bir milletin çocuğu” değil miyiz. Treni kaçıran bizler bu saydığımız refah düzeylerine acaba ne kadar ömürde ulaşabiliriz. Hayatımızın tamamını daha iyi bir hayat için harcarsak geriye kalan yaşantımızı ne kadar süreye sığdırabiliriz? Süremiz tükenmez mi? İşte bu yüzden hayata ileriye atılmak kadar mevcut yerimizin değerini de bilmemiz gerekir. Dünyadaki göz kamaştırıcı imkanlara birçoğumuzun ulaşamayacağı bir gerçek;
nasıl olacakta bu hayatı yaşayıp gideceğiz. İşin garip yanı istediğimizi elde etmeye o denli odaklanmışız ki insani değerlerimizi unutuyoruz. İnsanlara sorarsak kimseye güvenilmez, anlaşılmaz . İnsanların yaptıklarından dolayı kendilerini suçlayamam. Belki de istediklerine ulaşmak için dolandırdıkları insandan, kırdıkları kalpten haberdar bile değildir. Aynı şekilde insanların nasıl olduklarınız sorgulamak hadime değil yalnızca kendi hayatımda kendi farkındalığımı bilerek
yaşayabilirim. Hayatımıza çok şey sığdırmamıza belki de gerek yoktur. Ne olursak olalım
hiç kimsenin yanımızda olmadığı zır ,yorucu bitkin zamanlarda bile insan olarak bir tek biz
kendi yanımızda bulacağız. Demeye çalıştığım şey dünya müşterek olsa da dostlarım
hayat tek kişiliktir.

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Batman Burada ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!