Uykum, gülüşüm, nefesim sizin olsaydı,
Üşümeyi paylaşsaydık enkaz altında,
Sus!
Masallar kanıyor çok uzaklarda,
Onlarca öykü yarım kaldı,
Belleğimdeki tüm umutlar ağır yaralı,
Hayata da Hatay’a da geciktim anne…
(İbrahim Eroğlu)
Hiçbir onurlu Belediye Başkanı, kendisine oy veren halka ihanet edercesine ÇÜRÜK YAPILARA ruhsat vermemeli, kendisini seçen halkı ölüme götürecek imzalar atmamalı. Aynı durum mimarlar ve ilgili mühendisler için de geçerli.
Artık YETER…
Yazık bu insanlara.
Birilerinin kar hırsı yüzünden, çoluk çocuk toplu katliama uğrar gibi beton yığınları altında ölmeyelim… Bunu o masum çocuklar anneler babalar gencecik çocuklar hak etmiyor!
Artık gerekli önlemler alınsın, insanca güvenle oturacağımız konutlar yapılsın…
…
Toplumun kendine gelmesi, iyilik, merhamet ve yardımlaşma için illa deprem mi olması gerekir! Biz zaten iyi insanlardık. Başkasının acısını hisseden güzel kalplerle doluydu sokaklar mahalleler…
Nitekim farklı ülkelerden arama kurtarma için gelen ekipler; “insanlarınız çok mert, yardımsever, hiçbir yerde bizden yemek, su, tatlı parası almadılar. Herkes yardıma koşuyor” Asıl kahraman bu halktır ” dediler.
Bir DEPREMLİK bir VİRÜSLÜK hayatlarımız var, nasıl da ölümsüz gibi yaşıyoruz,
UNUTMAYALIM, misafiriz hepimiz. Giydiğimiz gömlek, çay içtiğimiz bardak, duvardaki saat bizden daha çok kalıcı…
…
Depremin verdiği en büyük ders, MERHAMET…
Bir toplumu ayakta tutan iki değer; MERHAMET ve İYİLİK…
Onlar Maraş’ta Diyarbakır’da enkazdaydı burada BİZ ağladık… Her yerde BİZ öldük.
Eller semaya açıldı, hep onlara dua ettik, unuttuk kendimizi…
Hiç tanımadığımız insanlara, görmediğimiz kentlere kuran okuduk… Kulağımız kalbimiz hep onlarda…
Herkes onlara dua oldu, ekmek oldu, kol kanat oldu…
Kimimiz ısınmaya utandı kimi yemek yemeye…
Ülkece canımız yandı, yürekler toplu attı…
Hepimiz yeniden öğrendik ki, ASLOLAN KENTLER DEĞİL, YÜREKLERMİŞ…
Uzun zamandır unuttuğumuz, içimizde ölen İNSAN yanımız dirildi… Başkaları için ağlamayı, utanmayı, ağlamayı hatırladık. Kendimize, özümüze döndük…
BİR DE MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ VAR…
Ülkedeki tüm afetlerde ilk yardıma koşan, varını yoğunu ortaya koyan, ekmeğini, paltosunu, çayını çorbasını paylaşan, canını ortaya koyan, hep bu fakir HALK. Anadolu Çocukları; Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Sünni, Alevi çocuklar…
KOÇ, SABANCI, ECZACIBAŞI ve diğer zenginler nerde…
Filenin Sultanlarına sponsor olmaktan daha önemli değil mi evsiz Maraşlılar, Antepliler, Adıyamanlılar, Diyarbakırlılar…
Bu halkın zengin ettiği, yaşadıkları şatafatlı hayatı bu halka borçlu olan, servetleri devletle yarışan, KOÇ, SABANCI, ECZACIBAŞI, ÖZYEĞİN, ÜLKER ve diğerleri…
Halktan her yıl %500 kar eden BANKALAR, Halk zengini BÜYÜK HOLDİNGLER; artık bu halka borcunuzu ödeme zamanı…
Bu halk olmasaydı nasıl zengin olacaktınız…
Bugün değilse ne zaman!
Bir an önce harekete geçin ve halkın yanında olun.
10 ilde yıkılan tüm konutları yeniden inşa etseniz, bu halktan kazandığınız servetin sadece küçük bir bölümünü harcamış olursunuz…
Siz sadece konutları yapın, gerisini DEVLET-MİLLET halleder.
Unutmayın halk yoksa, siz de yoksunuz…
Umarım bu büyük acı ile insanımız silkelenir, sokaklar temizlenir, herkes kendine gelir, MERHAMET ve İYİLİK iklimi yeniden kurulur, güvenle başımızı koyacağımız SAĞLAM EVLER yapılır, üç kuruş kar hırsı için insanlara ev yerine mezar satan aşağılık tipler biter….