Yazı başlığını görünce, herkesin aklına geleni tahmin edebiliyorum ama mevzu ‘o’ değil.
Son günlerde fazlası ile can sıkıcı olmaya başlayan hırsızlık , o kadar normal bir hâl almaya başladı ki maalesef bir şeyin çalınması değil arkanızı döndüyseniz çalınmamış olarak durması garip geliyor.
Özellikle kalabalık alanlarda ve semt pazarlarında çok sık rastladığımız hırsızlık olayları karşısında ne kadar tedbir alırsak alalım yetersiz kalıyor.
Öyle ki esnaf bile artık günlük giderleri arasına ekleyip hesabını ona göre yapmak zorunda kalıyor.
Aslında eski kadınlarımızın giydiği fistanlar vardı ‘binkiras’ dediğimiz.
Elbise altına giyilen ve kocaman cepleri olan ikinci bir elbise, tekrar moda olur diye düşünmüyor değilim.
Birde parayı koyunlarında saklarlardı hâlâ düşünürüm acaba çanta ve cüzdan icat edilmemiş miydi diye.
Tabi o zamanlar parayı çıkarmak için müsaade istendi mi bütün pazar sırtını dönerdi, şu an böyle bir durum olsa muhtemelen konumuz hırsızlık değil taciz olayları olarak değişirdi.
Eskiler demiş iken , o zamanlara biraz değinmek istiyorum.
Senee… Tâbi ki yılı yazarsam yaşım çıkar diye yazmayacağım, bizim zamanlarda diyelim evlerimizin geneli tek katlıydı, kullanım alanımız olan salonlarımız sokağa ve bahçeye açılan kapıları vardı ve yaz aylarında, dışarıya açılan ne kadar kapı ve pencere varsa gece gündüz açık olurdu.
Şimdiki gençlerimize garip gelebilir ama biz sadece doğa üstü şeylerden korkardık. Bir insanın başka bir insanın malına ve ya canına zarar verebileceğini bilmeden büyüyen Batmanlılardık .
Şu an bunu yapan kimler bilmiyorum ama hobi olarak yapıldığı gayet açık ve net ortadadır. Çünkü hâlâ fırıncılar market açılmadan ekmekleri bırakıp gidebilir iken ,marka ayakkabısı olan câmiye bile o ayakkabıyla gidemiyor.
Ve bunların dışında daha da acı olan, emek hırsızlarının her geçen gün tüm ülkede çoğalmasıdır.
Ne kadar çok hakka konsa, o kadar çok haklı olup bir de alkış tutulunca , doğru ve dürüst insan sayısının azalması tâbi ki doğal geliyor.
Yorumlar kapalı.