İHH İnsani Yardım Vakfı ve İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) tarafından düzenlenen “Kürt Meselesinin Çözümü ve Barışa Sivil Katkı Çalıştayı” sonuç raporu Diyarbakır’da yapılan bir basın toplantısıyla kamuoyuna sunuldu.
27 Ocak 2025 Pazartesi günü gerçekleştirilen toplantıda, İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım ve Mütevelli Heyeti Üyesi İzzet Şahin açıklamalarda bulundu.
“Türk, Kürt, Arap kardeşliği inşa edilmeli”
İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, açılış konuşmasında Kürt meselesinin çözümüne yönelik Türk, Kürt ve Arap kardeşliğinin önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Bu konu, son 40 yıldır çeşitli platformlarda gündeme gelmekte ve özellikle İHH olarak bizim de 33 yıldır üzerinde durduğumuz bir mesele. Kürt meselesi hepimizi derinden yaralayan bir sorun. Ortadoğu’da oynanan oyunları bozmanın ya da yeni oyunlar kurmanın yolu, Türk, Kürt ve Arap kardeşliğini sağlamaktan geçiyor.”
Çalıştayın geniş katılımlı olmasının önemine değinen Yıldırım, yapılan bu etkinliği Kürt meselesi için gerçekleştirilen en kapsamlı toplantılardan biri olarak nitelendirdi. Ayrıca ana dilde eğitim hakkının tabu olmaktan çıkarılması gerektiğine vurgu yaptı:
“Türkiye’de Fransızca, İngilizce gibi dillerde eğitim veren okullar mevcut. Aynı şekilde ana dilde eğitim de insani bir hak olarak görülmeli ve bu konuda gerekli adımlar atılmalı.”
“Kürt Meselesi kadim bir sorun”
Sonuç raporu, İHH Mütevelli Heyeti Üyesi İzzet Şahin tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. Kürt meselesinin uzun yıllardır süregelen bir sorun olduğuna dikkat çeken raporda şu ifadeler yer aldı:
“Kürt meselesi, kırk yıldan fazla geçmişe sahip kadim bir sorundur. Ekonomik, siyasi, hukuki, sosyal ve kültürel boyutlarıyla çok yönlü bir mesele olan bu konu, farklı dönemlerde çeşitli isimlerle anılmıştır. Bu süreçte terör, kimlik ve sosyoekonomik boyutlar zaman zaman ön plana çıkmıştır.”
Raporda, Kürt meselesinin çözümünde Türkiye’nin kilit rolü olduğuna dikkat çekildi. Ortadoğu’daki Kürtlerin sorunlarının Türkiye’yi yakından etkilediği belirtilerek, bu meseleye kardeşlik ve adalet çerçevesinde yaklaşılması gerektiği vurgulandı.
“Ana Dilde eğitim insan haklarının bir parçasıdır”
Hazırlanan raporda, ana dilde eğitimin insan hakları ve evrensel hukuk normlarına uygun olduğu vurgulanarak şu ifadeler yer aldı:
“Dil, yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir kimliktir. Ana dil ise bireyin kişiliğinin bir parçasıdır. Bu sebeple, anayasa ve yasalardaki ana dil eğitimini kısıtlayan düzenlemeler değiştirilmelidir.”
Raporda ayrıca, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin büyük çoğunluğunun bağımsızlık talebinde bulunmadığı, ancak dil ve kimlik sorunlarının çözülmesinin Kürt vatandaşların devlete olan aidiyetlerini güçlendireceği ifade edildi.
“STK’lar çözümde kritik bir rol oynamalı”
Sonuç raporunda, Kürt meselesinin çözümünde sivil toplum kuruluşlarının önemine de değinildi. İdeolojik ayrışmalardan uzak bir şekilde çalışılması gerektiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
“STK’lar, Kürt meselesinin çözümüne yönelik toplumsal farkındalık oluşturmalı ve barış sürecine katkı sağlamalıdır. Bu mesele nedeniyle toplum olarak çok ağır bedeller ödedik. Artık sivil toplum kuruluşları ellerini taşın altına koyarak sürecin başarılı bir şekilde ilerlemesine destek vermelidir.”
Yorumlar kapalı.