İnsanlar derler

images

Kendilerinin çok mükemmel olduklarını zannedince hemcinsine eleştiride bulunmakta, acımasız davranmaktan hiç çekinmezler. Sadece eleştirirlerse ellerinden öpülür.
Birçok insan başkalarının yaradılışlarının onların ellerinden olduğunu zannediyor olsa gerek ki, kendilerini herkesin her şeyine karışma hakkına sahip görüyorlar.
Karıştırmakla başlayıp, komut vermeye varana kadar, yargılayıp en son yönetimi de ellerine aldılar mı vay halinize… Hiç yormayın kendinizi maymun olursunuz ama memnun olmaz bu insanlar, sussan dilsiz, konuşsan arsız derler… Herkesi memnun etmeye çalışırsak zaten nerede kaldı bizim ne düşündüğümüzün ne istediğimizin önemi!
Biz hatayı en başında yaptık.
Hayatımızı başkalarının bakış açısına göre şekillendirerek.
Genellikle örgüt halinde çalışır tabancalı tüfek gibi sıkarlar. Kimi fiziken öldürdü ,kimi psikolojikmen öldürdü.
Umurlarında bile olmaz.
-Sen kilo mu aldın ?
– Sen zayıfladın mı, yemek mi yemiyorsun?
-Sen daha iş bulamadın mı?
-Sen yaşlandın mı?
-Senin saçların mı beyazladı?
-Senin saçların iyice dökülmüş.
-Sen daha evlenmedin mi?
– Sen daha çocuk düşünmüyor musun?
– Senin düğün ne zaman?
Nişanlanırsın, düğün ne zaman derler.
Ama bu süreç içinde ne tür sıkıntılarla boğuştuğunu kimse düşünmez.
Evlendin çocuk ne zaman derler?
Kimisi haddini aşıp beceriksiz demeye kadar varır.
Düşünmezler ki, daha nasip olmadığını. Düşünmezler ki, doğurganlığın kadın becerisiyle hiçbir ilgisi olmadığını.
Bilmiyorum sınırın kaç olduğunu ama bir, iki üç dört beşlere kadar uzar bu çocuk muhabbeti.
Kilo mu aldın sen?
Diyelim ki aldım sen bu soruyu sorunca ilk 10 dk içerisinde aldıklarım geri mi gidecek? Evet cevabını almak sende acıma duygusu mu uyandıracak?
Belki de kişinin en hassas noktası ve bunu duymak onu bilmem kaç gün yaşam kalitesini düşürmeye sebebiyet verecektir.
Benim de sıklıkla maruz kaldığım ”derlerden” bir tanesi de sen niye bu kadar zayıflamışsın, yemek mi yemiyorsun?
Maalesef ki beni haftalardır görmeyen insanların yıllardır aynı kiloda olduğuma bir türlü ikna edemiyorum.
Hani sebebini yemeğe bağlamasalar bunu bir iltifat olarak kabul ederim belki.
Sonra işimize kadar karışıp, iş bulmadın mı derler, iş bulsan eminim bir ton laf o işe de derler. Saçlarına ak düşmüş sanki çok umurlarında. Başkasında görüp ayıplayıp kınadığı her şeyi tıpa tıp aynısını yaptığını fark etmiyoruz sanmayın. Herkes her şeyi biliyor ama herkes söylemeye yetkili görmüyor kendini demek ki.
Karşımızdaki asla demiyor ki ” bu insana bu yorumu yapmaya hakkım var mı? Bana soran olmadı, onun özgürlük alanına girerek haddimi aşıyor muyum? Üzerime vazife mi? ” diye asla sormaz kendisine. Bunları ve buna benzer soruları soranlar azaldıkça, anlayın ki toplum olarak çağ atlamış oluruz…
Bu döngü siz topluma faydalı bir şeyler üretmeye çalıştığınızda da nefret kaçınılmaz oluyor.
Maalesef ki akıl hocalarınız çoğalır, eleştiri ve caydırma çabaları devreye girer.
Sanırım bu duruma da alışmak gerek.
Böyle insanlara diyecek yalnızca bir cümlem var; siz daha iyisini yapın bizde ona bakalım, onu okuyalım, onu izleyelim. Ben böyle yapmak istiyorum böyle anlatmak istiyorum usulüm de bu.
Hiçbir zaman sizden daha fazlasını yapan insanlar tarafından eleştirilmeyeceksiniz.
Hep sizden daha azını yapanlar tarafından eleştirileceksiniz.
Mevsim de değişti ama insanlar değişmiyor, değişmez de. Havalar soğudu ama yine de yüreğimizi soğutan insanlar kadar üşütmüyor.

Exit mobile version