Türkiye’nin desteklediği Azerbaycan, son yıllarda Güney Kafkasya’daki güç dengesini değiştirdi.
Geçen yıl Bakü, otuz yıl boyunca ayrılıkçı etnik Ermeniler’in hakimiyeti altında olan Dağlık Karabağ’da kontrolü tamamen ele geçirdi.
Bu gelişmeyle birlikte güç kaybeden Ermenistan, geleneksel müttefiki Rusya’dan uzaklaşarak Batı’ya yaklaşma yolları aramaya başladı.
İran neden kaygılı?
Bölgedeki jeopolitik değişimler, Ermenistan ve Azerbaycan’a komşu olan İran’da da kaygıları artırdı. Tahran, uzun süredir müttefiki Moskova’nın hakim güç konumunda olduğu bölgede nüfuzunu kaybedebileceğinden korkuyor.
İran, Azerbaycan ana karasını Ermenistan toprakları üzerinden Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne bağlayacak doğu-batı yönlü Zengezur Koridoru’na şiddetle karşı çıkıyor.
Planlanan koridor, Tahran’ın rakibi Türkiye ve ötesine uzun zamandır bölgede amaçlanan bir ticaret yolunu açacak.
İran aynı zamanda Bakü’nün Nahçıvan ile toprak devamlılığını sağlamak için Ermenistan’ın güneyindeki toprakları zorla ele geçirebilme ihtimalinden de kaygılı. İran, böylesi bir durumun, Tahran’ı müttefiki Erivan’dan ayıracağından endişe ediyor.
İran ayrıca, Ermenistan ile Türkiye arasındaki normalleşmeye de karşı çıkıyor. İki ülke arasındaki normalleşme İran için, Erivan’ın Tahran’a bağımlılığını azaltabilecek ve çalkantılı bölgede daha fazla Batı etkisinin önünü açabilecek bir senaryo yaratabilir.
Almanya’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Bilim ve Politika Vakfı’nda (SWP) İran uzmanı olan Hamidreza Azizi, “Bölgedeki değişen dinamikler ve Rusya’nın göreceli nüfuzunun azalması, İran’ın bölgedeki uzun vadeli jeopolitik ve güvenlik hedefleri açısından olası zorluklar çıkarıyor” dedi.
Ermenistan’la normalleşme
Ermenistan ve Türkiye’nin dışişleri bakanları, 1 Mart’ta Antalya’da biraraya gelerek iki ülkenin ilişkilerini tamamen normalleştirme niyetlerini yinelediler.
Bu toplantı, normalleşmenin Tahran’ı bölgede devre dışı bırakacağını öne süren İran içindeki bazı uzmanlar tarafından endişeyle karşılandı.
Azizi, “Ankara’nın Erivan’la ilişkileri normalleştirme çabaları başarılı olursa ve Zengezur Koridoru’nun kurulmasını sağlarsa, bu durum gerçekten de İran’ı bölgede jeopolitik olarak yalnızlaştırabilir” dedi.
Azizi, önerilen 45 kilometre uzunluğundaki koridorun “sadece Türkiye ve Azerbaycan arası doğrudan bir bağlantı sağlayarak iki ülkenin bölgedeki etkisini artırmakla kalmayıp, aynı zamanda İran’ı pas geçerek Tahran’ın potansiyel bir bölgesel geçiş merkezi rolünü azaltacağını” söylüyor.
Brüksel’de yaşayan Güney Kafkasya uzmanı Eldar Mamedov, koridorun İran’ı fiilen “kuzey sınırlarının güvenliği ve aynı zamanda [Rusya’ya] giden transit yollara erişim konusunda Ankara ve Bakü’nün iyi niyetine bağımlı hale getireceğini” söyledi.
Azerbaycan’ın İran’ın baş düşmanı İsrail’le giderek daha da yakınlaşan ilişkileri, Bakü ve Tahran arasındaki gerilimi artırdı.
Mamedov, Tahran’ın, Bakü’nün bölgede artan etkisinin, Aras Nehri ile Azerbaycan’dan ayrılan ve İran’ın Doğu ve Batı Azerbaycan vilayetlerinde yaşayan etnik Azeri nüfusu arasında “kaybedilen toprakları geri alma yönünde eğilimleri” körükleyebileceği konusunda da temkinli olduğunu söyledi.
Ermenistan Uygulamalı Politika Araştırma Enstitüsü kıdemli uzmanı Benyamin Poghosyan’a göre, Ermenistan ve Türkiye’nin ilişkileri normalleştirmesi için öncelikle Erivan ve Bakü’nün bir barış anlaşması imzalaması gerekiyor.
Poghosyan, Azerbaycan’ın anlaşmayı ancak Ermenistan’ın Bakü’nün tüm taleplerini kabul etmesi durumunda imzalayacağını söylüyor. Bakü’nün talepleri arasında, Zengezur Koridoru’nun kurulması da yer alıyor.
Poghosyan, “Ancak Ermenistan’ın Azerbaycan’a topraklarının dışında bir koridor sağlamayı kabul edeceğine inanmıyorum” dedi.
Poghosyan, İran gibi “sert güçle caydırıcılık sergileyen” bir ülkenin varlığı göz önüne alındığında, Azerbaycan’ın koridoru oluşturmak için Ermenistan topraklarını zorla ele geçirmesinin pek olası olmadığını da sözlerine ekledi.
Erivan Batıya mı yaklaşıyor?
Şubat ayında Ermenistan, Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’ne (CSTO) üyeliğini askıya aldı.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın hükümeti uzun süredir CSTO’yu Erivan’ın karşı karşıya olduğu “güvenlik sorunlarına yanıt vermedeki başarısızlığı” nedeniyle eleştiriyordu.
2020 yılında Bakü, Rusya’nın aracılık ettiği ateşkesle sonuçlanan altı haftalık bir savaşın ardından, Azerbaycan’da ağırlıklı olarak etnik Ermeni nüfuslu bir bölge olan Dağlık Karabağ’ın bazı kısımlarını yeniden ele geçirmişti.
2023 yılının Eylül ayında Azerbaycan, fiili Karabağ hükümetinin tamamen teslim olmasıyla sonuçlanan yıldırım saldırısının ardından bölgenin geri kalanını kontrolü altına aldı.
Ermeni yetkililer, 2020 savaşının ardından Dağlık Karabağ’a konuşlandırılan Rus barış koruma güçlerini, geçen yıl Azerbaycan’ın saldırısını durduramamakla suçladı. Moskova ise bu iddiayı reddetti.
6 Mart’ta Ermenistan, Moskova’dan Rus sınır birliklerini Erivan’daki uluslararası havaalanından çekmesini talep ettiğini açıkladı. Bu açıklama, iki ülke arası ilişkilerin bozulmasının son işaretiydi.
Bu gelişmeler İran’da, Ermenistan’ın kendi güvenliğini garanti altına almak için Batı’ya yönelebileceği yönündeki endişeleri artırdı.
6 Mart’ta İran Savunma Bakanı Amir Aştiani, Tahran’da bulunan Ermenistan Savunma Bakanı Suren Papikyan’a açık bir uyarıda bulunarak, “bölge dışında güvenlik desteği aramanın tam tersi etki yaratacağını” söyledi.
Aştiani, Suren Papikyan’ı “Bölgenin güvenlik mimarisinin bölgede tasarlanması gerektiğine inanıyoruz, bu nedenle bölge ülkelerinin bu politikaya karşı alacağı herhangi bir tutum hiçbir şekilde kabul edilemez” diyerek uyardı.
Poghosyan, Ermenistan’ın “dış ve güvenlik politikasını çeşitlendirmek” istediğini ancak Erivan’ın tamamen Batı’ya mı dönmek istediğini yoksa Rusya’yı terk etmeden Batılı güçlerle ilişkileri mi güçlendirmek istediğini söylemek için henüz çok erken olduğunu söylüyor.
Poghosyan, İran’ın Ermenistan’a, “Güney Kafkasya’daki jeopolitik değişikliklere tolerans göstermeyeceğini, bunun yalnızca sınırların değişmesi değil, aynı zamanda bölgedeki güç dengesinin de değişmesini kapsadığını” açıkça ifade ettiğini belirtiyor.
Tüm görüş ayrılıklarına rağmen, İran ve Batı’nın çıkarları Ermenistan’ın egemenliğine destek konusunda örtüşüyor.
Mamedov, İran’ın Batı varlığına karşı muhalefetinin “resmi söylemde göründüğü kadar katı olmayabileceğini” ileri sürdü.
Ancak bunun gelecekte herhangi bir işbirliğine kapı aralayıp aralamayacağı henüz bilinmiyor.
Azizi, “İran dış politikasındaki genel Batı karşıtı duruş ve Tahran’ın Güney Kafkasya’da Moskova’yı üzmeme isteği, bu tür bir işbirliğini pek olası kılmıyor” diyor.
Yorumlar kapalı.