Evet, ırkçılık asla hastalık değildir. Irkçılık bilinç düzeyi düşük, bilinçsiz beyinlerin, bilinçli tercihidir. Daha doğrusu güdülen bir güruha, istediği yere güdülmek için verilen bir kimliktir. Vur denildiğinde vuran ve her şekilde kendini haklı sandığı bir kimlik.
O kimlikle kendini en üstün ırk sanır ki dünya bu tiplerle dolu.
Başka ırktan olduğunu bildiği halde, içine girdiği kimlikle ırkının değiştiğini sanır.
Dedim ya bilinç yok.
Her söylenene inanır, sorgusuzca kabul eder.
Onun yerine de başkası düşünür, başkası karar verir.
Kim nereye sürerse oraya gider.
Dünya tarihi boyunca en acımasız kitle bu devşirmeler olmuştur.
Her daim kullanılmaya müsaitlerdir.
Aşağılık kompleksleri, eziklik psikolojileri en aşağılık canlıdan daha aşağı yapar bunları.
Toplum içerisinde dolaşan, korkak, kişiliksiz bu tipler tek tek asla harekete geçmezler.
Hatta bırakalım tek tek harekete geçmeyi, toplu halde bile harekete geçme gibi bir kabiliyet de barındırmazlar.
Bunlar mutlaka bir yerlerden emir alır.
Mutlaka ama mutlaka birilerin kemik atmasıyla sağa sola saldırmaya başlarlar.
Hayatta tesadüflere pek inanmam.
Hele de ‘kurgulanmış tesadüfler’e hiç ama hiç inanmam.
Tesadüf dediklerimiz birilerinin planının parçası.
Bu ülke tarihinde planlı ırkçı saldırı sayısı az değil.
Başladığında ve hatta döneminde küçük tesadüflerle başlamış gibi görünse de hiçbirinin tesadüf olmadığını hepimiz biliyoruz.
Maraşları, 6-7 Ekim olaylarını ve daha diğer niceleri.
Çok geriye gitmeye gerek yok.
Geçtiğimiz birkaç sene içerisinde Kürtlere yapılan saldırılar.
Evlerinde, iş yerlerinde hiçbir şeyden habersiz saldırıya uğradılar.
Evleri barkları yakıldı, iş yerleri yağmalandı. O gün de ve bugün de bunların birden bire gelişen anlık tepkiler olmadığını biliyoruz.
Yine bir amaç ve bir program dahilinde o garibanlar kurban seçildi.
Bakın son bir hafta içerisinde Afyon, Konya ve Ankara’da Kürt Ailelere yapılan ırkçı saldırılar da tesadüf değildir.
Ucu nereye gider, bu vahşilik nereye varır kestirmek zor.
Kestirmek zor çünkü, başlatanın insafına kalmış.
Kürdün canı ucuz nasıl olsa..
Nasıl olsa her zaman geçerli bir gerekçe vardır; sövmek, dövmek ve öldürmek için.
Kalabalıkta Kürtçe konuşarak hassasiyet gözetmemiş!
Ya da Kürtçe müzik dinlemek gibi büyük bir suç işlemiştir!
Kılıf, bu vahşiliğin en kolay işi. Baktın hiç biri tutmadı terörist der oldu bitti!.
Bu tür vahşilikler, bu tür kurgular, bu tür oyunlar ve bu tür kurban etmelerin önüne geçmenin tek yolu, yasal düzenlemelerdir.
Ne yazık siyasi klikler savaşına bizi kurban ediyorlar.
Bu savunmasızlıkla elimizden gelen bir şey yok.
Nefret suçları yasası olmadığı sürece de elimizden bir şey gelmeyecek.
Irkçılığın suç olarak kabul edilmemesi ve ırkçılık yapanlara cezasızlık hali uygulandığı sürece bizleri kurban etmeye devam edecekler.
Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar pervasızca ırkçılık yapıldığı görülmemiştir.
Müsamaha, suiistimal etmek isteyen çevrelerin iştahını kabartır.
Yasal düzenlemelerin yapılması, yapılan saldırılara yönelik etkin soruşturma ve cezalandırma her türlü suiistimalin önüne geçecektir.
Aksi tutum ve davranışlar bu canileri ve kullanan çevreleri cesaretlendirmeye devam edecektir.
Sorumluk mertebesinde bulunanların her yaşanan acı sonrasında sanki ilk kez oluyormuş, daha önce yaşanmamış gibi hava ve söylemlere girişmesi, olayın geçtiği bölgelerdeki bürokratların lakayt, vurdumduymaz, mağdura değil de ırkçı tiplere verdikleri destekler ya da en azında o şekilde verdikleri izlenim, yaşanılan vahşetlerdeki tetikleyici başlıca nedenler diyebiliriz.
Basında ayrımcı söylemler şiddet söylemlerini unutmamak gerekiyor.
Kısacası, ırkçılık en net tabiriyle terörizmdir.
Bu terörist ve teröristleri kullananlarla etkili bir mücadele şart.
O mücadelenin verilebilmesi için de etkili yasalar şart.
Umarım vicdanlar harekete geçer.
Yorumlar kapalı.