Toplum olarak çok zor günler geçiriyoruz ve aynı zamanda ciddi bir sınavdan geçiyoruz. Büyük bir çoğunluk olarak iyi değiliz maalesef. Ne dersek, ne yazarsak eksik kalacak biliyorum ama yine de iyileşmeye olan umudumuzdan vazgeçmeyeceğiz.
Öncelikli olarak yapmamız gereken depremden etkilenen her bir insanımıza elimizden gelen maksimum düzeyde, hayatın her alanında yardımcı olmak ve dayanışmayı büyütmek. Bir tek insan bile kendini yalnız ve çaresiz hissetmeyene dek durmadan dayanışma içinde olmalıyız.
Yaklaşık bir ay geçmiş olmasına rağmen hâlâ en temel insani ihtiyaçlardan olan barınma ve su ihtiyacı karşılanamayan insanlar var.
Hâlâ fizyolojik, psikolojik, barınma, sağlık gibi temel ihtiyaçlar konularında acil olarak desteklememiz gereken milyonlar var. Öncelikli olarak bu ihtiyaçlara cevap olacağız ve yaralarımızı saracağız daha sonra hızlı bir şekilde iyileşmeye, tekrardan sağlıklı bir benliğe, topluma ulaşmak için mücadele edeceğiz.
Özellikle liderler, sanatçılar ve tüm yetişkinlerin tamamı hızlıca yaşam tecrübelerinin belki de tamamını bu dayanışmada kullanarak toplumda iyileşmeyi hızlandırmalıdırlar.
Çocuklarımıza, öğrencilerimize, dostlarımıza doğru rol model olmalıdırlar.
En büyük acıların bile bir şekilde unutulduğu veya yeni duruma alışıldığı düşünülürse eğer, bir süre sonra zamanın hepimizi iyileştireceğinden şüphemiz olmamalı.
Önemli olan bu süreci olabildiğince en az hasarla atlatmak.
Süreç içerisinde yeni trajedilerin yaşanmasına müsaade etmemek.
Bildiğiniz gibi birkaç yıl önce “Coronavirus” hastalığı ile tüm dünya olarak çok zor bir süreç atlattık. İnsanlarımızı kaybettik, çocuklarımız, gençlerimiz uzun bir süre en temel ihtiyaçları olan eğitim, sağlık, oyun, sosyalleşme vb. mahrum kaldılar.
Koskoca evrende çekirdek ailemizle dört duvar arasında sıkışıp kaldık.
Hiç geçmeyecek, bitmeyecek gibiydi ama
Geçti, iyileştik.
Şimdi çok derin bir yaramız daha var maalesef. Bunu da atlatacağız, ama bu defa diğerlerinden farklı olarak toplum olarak her bir ferdin aydınlanması, sorgulaması, işi ne olursa olsun profesyonelce yapması, bilime güvenmesi ve katkı sunması ile ancak tam olarak atlatılabilecektir.
Bir daha böyle, acılar karşısında çaresiz, güçsüz kalmayacağımız üstesinden derhal gelebileceğimiz güçlü, bilinçli bir toplum ve sistem yaratmamız zorunlu olmuştur.
Afet bölgesinden gelen insanlarımızda ve bölge dışında yaşayan ama ciddi bir sarsıntıya maruz kalan bireylerde en sık karşılaştığımız vakalar uyuyamamak ve büyük ölçüde travma sonrası kaygı-stres bozuklukları, semptomları görülmektedir diyebiliriz. Bu bozukluklar ile özellikle küçük yaş çocuklarının baş etmesi, yetişkinlere göre daha zor olacaktır.
Bu anlamda ebeveynlerin dikkat etmesi gereken önemli durumlar vardır.
Örneğin;
1 aydan fazla devam eden belirti/semptomlar varsa ve bu belirtiler sosyal yaşamında, hayatın doğal akışını bozacak derecede ise mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.
Odasında uyumak istemeyen çocukları lütfen zorlamayın. Bir süre beraber uyumanın bir zararı olmayacağı gibi faydaları olacaktır.
Uyuyamıyorum, korkuyorum diyen çocukları lütfen ciddiye alarak, duygularını rahat bir şekilde ifade etmesini sağlayın.
Yaşadıklarını görmezden gelerek, küçümseyerek, üstünü kapatarak duygularını bastırmasına neden olmayın.
Abartıyorsun, uzatıyorsun gibi yargılayıcı ifadelerden kaçının.
Uykuları tam anlamıyla gelmeden çocukları zorla odalarına, yataklarına göndermeyin.
Anlayabilecekleri sağlıklı bir iletişim yolu bularak yaş seviyelerine uygun bir şekilde özellikle deprem için nasıl önlem alınmalı, neler yapılmalı gibi güven sağlayabilecekleri somut gerçekler ışığında beraber adımlar atıp uygulamalı çalışmalar yapılmalıdır.
Yaşadığınız evde yaşam üçgeni alanınızı önceden mutlaka belirleyin ve deprem çantanızı hazırlayın. Bir kaos ortamı oluşmadan herkes neler yapacağını önceden bilmelidir. Ailenin tüm üyelerine süreçle ilgili ayrıntılı ve sağlıklı bilgi verin.
Beyninize pozitif mesajlar vererek süreç içerisinde maruz kaldığımız olumsuz görüntüler, kaygı ve stresi arttırabilecek sözcüklerden uzak durulmalı bunun yerine beyninizi sağlıklı, güven veren mesajlar ile beslemelisiniz.
Sürecin ruhuna uygun olarak çocuklarımızda dayanışma, yardımlaşma kültürünü geliştirebiliriz.
Bir süre açık hava etkinliklerini tercih etmekte faydalı olacaktır.
Yapılması gereken tüm önlemleri aldıktan sonra ilginizle, sevginizle birbirinizin hayatlarına en hassas şekilde dokunarak zamanın sizleri iyileştirmesini beklemelisiniz.
Çünkü; zaman her şeyin ilacıdır.!
Yetişkin, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler yapılması gereken tüm tedbirleri almış olmasına rağmen hâlâ ciddi psikolojik bozukluklar yaşadığını düşünüyorsa, mutlaka bir uzmandan destek almalıdır.
Bu enkazın altında hep beraber kaldık ve en güçlü şekilde oradan çıkmak zorundayız.
Bu çıkış yeni bir başlangıç olmalıdır her birimiz için.
İnsan hayatının bu kadar değersiz olduğu bu coğrafyayı artık kaderimiz olmaktan çıkarmalı ve el birliği ile bilimin ışığında daha yaşanabilir bir toplum ve sistemi inşa etmeliyiz.
Toplumun her alanında esnafından öğretmenine, yöneticisinden güvenliğine her birey işini doğru bir şekilde öz veriyle, profesyonelce yaparsa coğrafya kader olmaktan çıkacaktır.
İşte o zaman her alanda gerçek bir iyileşme sağlanacaktır.
Lütfen bu günlerimizi unutmayalım, ders çıkaralım.
Ailemize, işimize dört elle sarılalım ve nitelikli bir toplumu, sorunsuz işleyen güçlü bir sistemi hep beraber inşa edelim.
Sadece inşaat kolonlarında değil, hemen hemen hayatımızın her alanında yaşamış olduğumuz bu çürümüşlüğe artık bir son verelim.!
Yorumlar kapalı.