Kadın olmak

featured

Merhaba Sevgili okurlar,
Bugünkü konumuzun ana temasını kadın cinsiyeti ve kadınların yaşadıkları sorunlar oluşturmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de kadınların yaşadıkları sorunlara değinmeden önce kadın tanımı ve geçmişten günümüze kadına bakış açılarını ele alacağız.

Kimlere kadın denilir?
Kadınlık, en yalın haliyle doğuştan ve doğal değil, sonradan ve yapay olarak oluşturulmuş cinsiyet ayrımının ismidir. Toplumsal cinsiyet ayrımına neredeyse tüm dünya ülkelerinde rastlanabilir. Ayrım geçmişte de var olmuştur, bugün de devam etmektedir. Ancak yaşanma şiddeti ve göstergeleri toplumdan topluma farklılık göstermektedir. Türkiye, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımda kadınlığın belirgin olarak yaşandığı ülkelerden biridir. Kadın, ‘toplumsal cinsiyetinden ötürü’ Türkiye’de var olan onlarca öteki içerisinde başı çekmektedir.
İslamiyet öncesinde Türklerin sosyal hayatları, aile ve kadına yaklaşımları diğer zamanlara nazaran farklılık göstermektedir. İslamiyet öncesi dönemde Türklerde kadını hedef alan toplumsal cinsiyet ayrımı yok denecek kadar azdır. “Kadın neredeyse erkekle eşit konumdaydı. Türklerin İslam dinini kabul etmeleriyle, yaşamlarının her bir noktasında normal olarak önemli farklılıklar gözlemlenmeye başlamıştır. İslamiyet’in Türklerin hayatına girmesi sadece bir din değişimi olmakla kalmamıştır. En az bunun kadar etkili olan Bizans-Arap–İran kültürü tesirleri zamanla Türk kültürü üzerinde belirgin izler bırakmıştır. Aynı zamanda Türk kadını için de değişiklikler kaçınılmaz olmuştur. İslamiyet’le birlikte erkekler ve toplum tarafından amacından öteye yorumlanan dini yargı, kural ve sosyal inançlarla kadının Türk dünyasındaki saygınlık ve statüsü başkalaşmıştır.
Tek dünya, onlarca ülke ve ortak bir konu olarak kadın sorunsalı ne yazık ki kanayan yaramız olarak varlığını sürdürmektedir. Ne yazık ki zayıf halka olarak görülen dişilik kavramına kesin ve ortak bir çözüm bulunamamıştır. Yaşanan dışlanmalara karşı Pakistan’ın Multan kentinde 5 bin kadın, Mukhtar Mai önderliğinde, kadın hakları için yürüyüş gerçekleştirdiler. Ayrıca İslamabad’da ve Karaçi’de binlerce kadın, cinsel saldırıların kanıtlanması için, 4 erkeğin (ya da 3 erkek ve 2 kadının) tanıklığını şart koşan yasanın kaldırılmasını ve her yıl binlerce kadının ölümüne neden olan namus cinayetleri ile mücadeleyi talep ettiler. Her gün kadına dair farklı sorun başlıkları ile gündem çalkalanmaktadır. Vermiş olduğumuz örneklere ek olarak Almanya’daki bir esere de değineceğim.
Almanya’nın Münih şehrinde, Alte Pinakothek Müzesi’nin 2. katının tam ortasında 7 numaralı salonda, ünlü Flaman ressam Peter Paul Rubens’in, 400 yıl kadar önce yaptığı tablolar yer almaktadır.
Bunların arasında 2 kadın, 2 erkek, 2 melek, 2 de atın resmedildiği paha biçilmez eser, ilk bakışta at üzerindeki iki yakışıklı erkeğin, iki sarışın çıplak kadına binicilik dersi verme gayreti gibi algılanıyor. Aslında anlatılan, Argoslu Kral Leukippos’un kızları Hilaeira ve Phoibe’nin, tam evlenecekleri günde, Kastor ve Pollux adlı ikizler tarafından, tecavüz edilmek üzere kaçırılışı. Erkeklerin dünyasında, bir erkek ressam, kadına yönelik şiddetin asırlardır süregelen en acımasız biçimlerinden birini, küçük melekler yardımıyla gerçekleştirilen hoş bir olay gibi sunuyor. Aradan 400 yıl geçmesine rağmen kadına bakış açısında ne yazık ki pek fazla bir değişim olmamıştır.

Birçok konuda ötekileştirilen, toplumun zayıf halkası olarak görülen, erkek himayesi altında yaşamaya mahkûmmuş gibi topluma arz edilen; eşine çocuk veremeyen ya da erkek çocuk sahibi olamayan kadınların çoğu zaman kenara itildiği kadınlar…
Sevgili kadınlar toplumlar tarafından kalıplaşmış yargıları yıkmak, taştan dağları oymaktan daha zor bir şeydir. Lakin hiçbir şey imkânsız değildir. Bilinçli ebeveyniler sağlıklı geleceğin en büyük güvencesidir.

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Batman Burada ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!