Bir süredir ara verdiğim yazılarıma, harika gelişmeler ve çok güzel haberlerle karşınızdayım diyerek başlamayı çok isterdim ama maalesef, geçirdiğimiz her bir ay ömrümüzden üç aşağı beş yukarı, yaklaşık bir yıl alıyor.
İnanın şu an bu koskoca bir ayı, nasıl kaleme sığdırayım diye kara kara düşünüyorum.
Örneğin; elektriğe bir ay içinde kaç kez zam geldi sayamadım.
Gerçi biz romantik insanlarız, mum ışığını severiz. Hem sabah olunca daha aydınlık oluyor dedik.
Altın desek zaten olsa bile takmazdık, hem tartıya çıkınca fazla çıkıyoruz hem de kaybolur falan neme lazım dedik.
Dolar ise son kaç yılın en yüksek seviyesine ulaşmış ama bize ne? Gavur parası sonuçta onu da olduk olası sevmeyiz dedik.
Doğalgaza, kömüre gelecek olursak biz sıcak kanlı insanlarız ayrıca ruhumuz genç. Hiç ama hiç üşümüyoruz zaten.
Ve kira fiyatları nasıl bir ateş yaktıysa yüreklerde, artık ısınma problemi çekmiyoruz dedik.
Bu arada bu kısa zaman diliminde tavuklarda altın yumurtlar olmuş. Fiyatların farkında olsalardı nazlana nazlana yumurtlarlardı. Beterin beteri var dedik.
Benzinmiş mazotmuş almış başını gitmiş ama ayaklarımız ne güne duruyor? Hem de yürümek güzel spor oluyor dedik demesine ama kahveye ne demeli bakın işte onu hazmedemiyorum.
En son 30 TL’ ye aldığımız kahve şuan 70-80 arası değişiyor.
Şahsen fiyatları görünce şu sosyal medyada ağlayan çocuk gibi “Sayın Bakanım bize ne yaptınız?” diyerek ağlamamak için kendimi zor tuttum.
Hadi kendimi geçtim bekar kızlarımızı da mı düşünmediniz. Milletin sabırsızlıkla beklediği görücüleri bile şuan gelecek diye ödleri kopuyor artık.
Bütün dünyanın derdini alıp bir fincan kahveye sığdırıp ya içiyor ya anlatıyor veya unutuyorduk, şimdi ise kahve ziyan olmasın diye derdimizi anlatmayı unutup, susup kahveyi kokluyoruz.
Yani eskiden, tabi eski dediğim geçtiğimiz günlerde, fakir de olsa zengin de olsa ayrı muhabbetlerle aynı kahveyi yudumluyorduk.
Şimdi ise gelecek ay aynı suyu içebilecek miyiz diye endişe ediyoruz.
Dikkatinizi çektiyse kahveli storyleri bile eskisi kadar sık göremiyoruz. Fiyatların gerek sayısal gerek sözel gerekse de sosyal hayatımızı nasıl etkilediğinin en büyük kanıtıdır.
Velhasıl, gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül adalet ister kahve bahane…
Yorumlar kapalı.