Toplanın veliler, acımız büyük. Kırtasiye ürünleri ateş pahası. Son zamanlarda girdiğim her ortamda maliyeti yükselen kırtasiye ürünlerinden konu açılıyor. Ne kadar yükselmiş olabilir ki dedim?
Fiyatı en çok 2 katı artmış olsun. Belli ki fiyatlardan haberin yok dediler. Eee malumunuz okullar açılıyor ihtiyaç listesi oluşturuldu. Kırtasiyeye gidip fiyatlara şöyle bir göz gezdirdim ki, gezdirmez olaydım. O nazik o zarif üslubum, yerini argo sözlere, sert bakışlara bıraktı, vücut dilinden söz bile etmiyorum. Tabi bunların hepsini içten yaşadım. Hani kimse fark etmedi. Bende sesimi çıkarmadım herkes gibi kendi kendime söylendim durdum. Birimiz de çıkıp gerçek anlamda ses çıkarmıyor ki topluma emsal olsun. Müstahaktır bize, az bile olanlar. Sanki çok eski zamanlarda din adamları büyük beddua etmiş Türkiye’ye. Nüfusunuz çoğalsın ama akıbetiniz hiç olmasın, yaşam koşullarınız günden güne zorlaşsın diye.
Geçen yıla oranla kırtasiye fiyatları üç katı dört kat artmış durumda. Sadece onunla da bitseydi amenna. Bunun daha okul servisi var, okul aidatı, okulun istediği marka kırtasiye malzemeleri, arkası kesilmeyen fotokopi masrafları, var da var. Her şey şöyle bir dursun, devletin vermiş olduğu kitapların bazen sadece ilk sayfaları kullanılıp, bazen de hiç kullanılmadan geri dönüşüme gitmesine ne demeli. Okullarımızın devlet kitapları olmasına rağmen velilere kaynak kitap aldırmalarına ne demeli? Hani bana soracak olursanız almam fakat çoğunluğa uymak zorunda kalıyoruz. Ha bir de şu düşünce oluşuyor, çocuğum hiç bir şeyden eksik kalmasın. Eğitim ve öğretim, hayatımızın çok önemli bir noktasında yer almaktadır. Bir yiyecek değil ki yemezsek ölür müyüz diyeceğimiz ya da bir elbise değil ki almasak ta olur diyebileceğimiz. En büyük yatırım ne diye soracak olursanız eğer eğitime yapılan yatırım derim. O yüzden öğretmenlerimizin önerdiği her şeyi istisnasız uyguluyoruz. En azından devlet kitapları ile kaynak kitaplar arasında bir uzlaşmaya gidilseydi. Ya Milli Eğitim Bakanlığı’nın verdiği kitaplar eğitime katkı için kullanılsaydı, ya da onun yerine kaynak kitap verilseydi.
2000’li yılların ilkokul öğrencileri mutlaka hatırlıyordur, o zamanlarda okul kitapları ücretliydi fakat her yıl elden ele aktarılarak baya bir işlev görüyordu. O zamanlarda eğitime talep bugünkü kadar çok fazla değildi fakat koşullar daha rahattı günden bugüne eğitimin önemi olumlu yönden çok değişti. Okula gönderilmeyen kız çocukları için seferberlik başlatıldı. Okula gitmeye geç kalanlar için yeni şanslar verildi. Hiç gitmemişler için tekrardan okul kapıları açıldı. Dedelerimiz, annelerimiz amcalarımız okuma yazma öğrendi. Uzaktan eğitime talep çoğaldı. Davranışlarımızı, düşüncelerimizi, tutumlarımızı, inançlarımızı ve daha birçok şeyi önemli ölçüde etkileyen ve değiştiren eğitimin önemi kendi hayatlarımızı devam ettirip daha iyi noktalara taşıyabilmekten tutun da toplumsal gelişime ve ilerlemeye kadar eğitimin yaşantımızdaki yeri çok önemli yere gelmektedir. Eğitimin kavramını bizlere çok iyi bir şekilde aşıladılar. Eğitime talep arttı fakat koşullarda zorlaştı. Zorlaşan bu koşullar çocuklarımızın eğitim aşkını öldürmez diye umut ediyorum…
Gerçekten çok üzücü, mukayese edince. Geliri benimkinden düşük, dört-beş çocuklu aileleri düşününce aklım tutuluyor. Bir ufacık silgi 8 lira. Bir ilkokul öğrencisinin haftada kaç silgi kaybettiğini siz hesaplayın. Şimdi her valilik kendi iline eğitime destek kampanyası başlatsa fena mı olurdu. İhtiyaç sahipleri tespit edilip okul masrafları karşılansa… Sürekli bir söylentidir dolanıyor ihtiyaç sahiplerine devlet destek dağıtıyor diye. Ben bugüne kadar etrafımda yardıma ihtiyaç duyan kimsenin bir destek aldığını görmedim. Siz gördünüz mü? Bunun tespitini nasıl yapıyorlar anlayamıyorum. Koronavirüs salgını döneminde devlet ihtiyaç sahiplerine bin TL destek dağıtıyordu. Kiracı ve eşi çalışmayan bir arkadaşım anlatıyordu, kapısını yanlışlıkla çalan devlet memurları 10 dairesi olan ev sahibine bin TL yardım desteği getirmiş. Niye devlet katında sigortası yok diye yardıma hak kazanmış. Yapılan yardımlar bu şekilde yapılıyorsa hiç zahmet etmesinler…
Ekmek ile sudan sonra, en büyük zorunlu ihtiyaç eğitimdir. Eğitim zorunlu olduğundan dolayı, kırtasiye ürünlerinin maliyeti velileri sırtına ağır bir yük bindiriyor. Öğrencilerde bu durumdan olumsuz yönde etkileniyor. Bu gidişle parası olmayanın eğitim görmesinin önü tamamiylen kapanır. Bu sistem içinde oradan oraya savrulup duran öğrencisi velisi fark etmiyor durum maalesef içler acısı.
Yorumlar kapalı.