Renkli tezgahlar, rengarenk karışıklık, renk cümbüşü göze çarpıyor. İnsanlar da çeşit çeşit.
Alışveriş yapmasanız bile pazar atmosferini yaşamalısınız.
Kendinizi birden 1001 Gece Masallarındaki Kahire, Şam, Bağdat vb. çarşılarında görülen türden bir kalabalığın içinde hissedersiniz. Mahalle pazarı sokağın hayata çağrısı gibidir. Göz, burun, dokunma, kulak duyularının zengin birlikteliği; duyular fırtınasının memnun edici bir deneyimini fark edersiniz.
Pazara en fazla ziyaretçi akşama doğru gelir. Tezgahlarda ürünler tazelenmiştir ve ucuzluk artmıştır. Sarı-kırmızı tuhaf şapkalı “cici-bici”ci tekerlemelerini sıralıyor yine, “Kim takar Koronayı! Korona bitti, bizde domates bitmez” diyen tezgahtar bağırıyor. Mahalleli tıkış tıkış kalabalıkta alışveriş yapıyor. Çürük turunçgil kabukları; ıslak ve kokmuş lahana, marul yaprakları etrafa saçılmıştır. Görerek, koklayarak ve tadarak geziyorsunuz.
Hiç kuşkusuz, pazarın herkes için farklı bir anlamı vardır. Pazarların açık yerlerde olmaları yüz yüze yakınlıkları olanaklı kılmıştır. Mahalle pazarları hem alışveriş hem karşılaşma, etkileşim ve paylaşım olanakları sunar. Kimileri tanıdıklarıyla veya sürprizlerle karşı karşıya gelebilir.
Pazar alışverişi, hemen hemen her ailenin vazgeçilmez alışkanlıklarından biridir. Daha günler öncesi kiminle gidileceği, neler alınacağı tespit edilmiştir. Alışveriş listesi tutulmuştur…
Günü gelince de bir bayram havasında şen şakrak, önünde alışveriş arabası tıngır tıngır, akraba veya komşularla sohbet ede ede pazarın yolu tutulur.
Mahalle pazarında müşterilerle esnaf arasında selamlaşmalar, pazarlık ve ikna çabası ilişkileri kurulur. İnsanlara bakarak, yanınızdakilerle, tezgahtarla konuşarak, yavaş yavaş gezerek alışveriş yapıyorsunuz. Böylece yorucu varsayılan alışveriş, pazarda bir eğlenceye dönüşüveriyor.
Akşam karanlığı başlarken pazarcılar pılıyı pırtıyı toplar ve belediye araçlarıyla personeli pazar yerini saatler süren bir çalışmayla pırıl pırıl temizlerler.
Yorumlar kapalı.