“Kayısı işçilerinin çalışma saatleri ve koşulları bahçe sahibi çiftçi ile çavuş arasında belirlenir. Günlük çalışma süreleri 10-12 saatten az değildir. Gün doğumundan gün batımına kadar çalışırlar.”
Bilindiği gibi, kayısı ve kayısıcılık Malatya halkının temel gelir ve geçinme kaynağıdır. Çitçisinden üreticisine, esnafına kadar binlerce, hatta on binlerce insan kayısı ve kayısı ürünleri ile uğraşmaktadır ve geçimini bundan sağlamaktadır.
Evrensel’den Cumali İnal’ın haberine göre, 1970’lerin başlarına kadar haşhaş ekimi ve afyon üretimi, Malatya çiftçisinin önemli bir geçim ve gelir kaynağı idi. Haşhaş ekimi 1971 yılında ABD’nin baskısıyla yasaklandı. 1974’te, Bülent Ecevit Hükümeti, sınırlı ve kontrollü olmak şartıyla, yedi ilde haşhaş ekimine tekrar izin verdi fakat Malatya’daki haşhaş ekim yasağı bir daha kalkmadı.
Kayısıcılık esas olarak haşhaş yasağından sonra, yeni bir geçim ve gelir kaynağı olarak gelişti.
Ailem akrabalarım kayısı bahçelerinin dikimine 1960’ların ilk yıllarında başlamışlar. 1970’lerin ilk yıllarında, yöremizdeki en iyi ve büyük kayısı bahçelerine ailem ve akrabalarım sahipti. Kayısıda ilk örnek tarımsal ilaçlama ve gübrelemelerini de biz yapıyorduk. Ta o yıllarda kaliteli bir kayısı üretimimiz vardı. 1973 yılında, Malatya’da ilk Kayısı Festivali yapıldı. En iyi ve kaliteli kayısıya ödül verildi. Yarışmaya katılan yüzlerce üretici arasında, amcam ve babam adına katılan ben ödül aldık. Ben Altın Kayısı, amcam ise Gümüş Kayısı ödülünü kazandık.
KAYISICILIK O GÜNLERDEN SONRA HIZLA GELİŞMEYE BAŞLADI.
Günümüzde, Malatya’da 10-11 milyon civarında kayısı ağacından, yıllara göre değişmekle beraber yaklaşık 450 bin ton yaş kayısı, 150 bin ton civarında kuru kayısı elde edilmektedir. Kayısı rekoltesi iklim koşullarına; soğuk, don, dolu gibi etkenlere göre değişmektedir. Örneğin: 2023 yılı rekoltesi 77 bin ton olarak tespit edilmiş fakat çiftçiler o kadar dahi olamayacağını belirtiyor.
MEVSİMLİK KAYISI İŞÇİLERİ
Malatya’da kayısı meyvesi haziran ayının ortalarından sonra olgunlaşmaya başlar. Çok az bir miktarı yaş olarak satılır. Geri kalan ise islim denilen kükürtleme işleminden geçirilerek ve güneşte kurutularak satışa hazırlanır.
Bir kısım üretici kükürtleme işlemine başvurmadan doğrudan güneşte kurutarak ‘güneş kurusu’ şeklinde üretim yapmaktadır.
Ayrıca bazı üreticiler organik kayısı üretimi yapmaktadırlar. Organik kayısı üretiminin düzenli bir kontrolden geçtiği söylenebilir.
Kayısıyı dalından dökme ve güneşte kurutmanın 1-1.5 aylık bir üretim süresi vardır. Kayısı üreticisi çiftçiler, güneşin ve sıcaklığın etkin olduğu bu kısa sürede ürünlerini ağaçlardan dökmek ve kurutma işlemlerini yapmak zorundadır. Kayısı üreticileri bu işlemler için yoğun bir emek gücüne ihtiyaç duyarlar. Kendileri yeterli sayı ve güce sahip olmadıkları için, yoğunlukla Adıyaman, Urfa gibi şehirlerden mevsimlik işçi getirirler. Örneğin kardeşimin yanında çalışan bir anne 28 günlük bebeği ile beraber çalışmaya gelmiş. Anne hem çocuğuna bakıyor, emziriyor ve hem de çalışıyor.
Çocuklardan birisi de 8 yaşında ve down sendromlu. O da ailesi ile beraber gittikleri her yere götürülüyormuş.
Ücretler şimdilerde asgari ücret seviyesinde, günlük brüt 447 lira olarak belirlenmiş durumda fakat işçilere herkesçe ne miktarda bir ödeme yapılır daha henüz kesinleşmiş değil.
Bugün (21 Temmuz) akrabam olan bir çiftçi ile görüştüm. İşçileri işi bitirmiş ve gidiyorlarmış. Yaptıkları hesaplamada: 447 lira brüt olan günlük ücretten, çavuş, nakliye vs. kesintilerden sonra işçinin eline günlük net olarak 360 lira geçmiş.
Ücretler önceki yıllarda ziraat odası tarafından belirleniyordu. Diğer meslek odaları gibi ziraat odalarının yetki ve kapsamı mevcut hükümet tarafından değiştirilip kısıtlandığı için ziraat odasının ücret belirlenmesindeki yetkisi kaldırılmış vaziyettedir.
İşçiler, diğer bölgelerde, örneğin Akdeniz’de çapa, pamuk, Karadeniz’de, sarımsak vb. işlerde daha düşük ücretlerle çalıştırılmakta ve ücretleri de zamanında ödenmemekteymiş. Ayrıca Karadeniz bölgesi gibi yerlerde uğradıkları ırkçı davranış ve saldırılar da işin cabası! Bu işçiler, ağırlıklı olarak yılın 9-10 ayında, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde çalışıyorlar.
İŞÇİLERİN ÇALIŞMA VE ÇALIŞTIRMA KOŞULLARI
İşçilerin çalışma saatleri ve koşulları bahçe sahibi çiftçi ile çavuş arasında belirlenir. Öğle yemeği ve dinlenme için ara verilir. Günlük çalışma saatleri 10-12 saatten az değildir. Genelde gün doğumundan gün batımına kadar çalışılıyor.
İşçiler aileleri ve çocukları ile beraber, ilkel denebilecek, bez ve naylonlarda yapılan uyduruk çadırlarda kalırlar. Yılanı, çıyanı, faresi, sineği, böceği rahatlıkla çadırlara, yataklara girerler.
Geçen yıl tanık olduğum bir olay: Evimizin hemen yakınında kardeşimin işçilerinin çadırları vardı. Bir anda çadırlardan bir bir bağrışma ve çığlık sesleri yükseldi. Ben de koşarak yanlarına gittim. Bir çocuk hasta ve uzanıp yatıyormuş. Bir anda yılanın bir tanesi çocuğun üzerinden kayarak çadırın içine girmiş öğle yemeği vakti. Diğerleri hemen müdahale edip yılanı öldürmüşler.
Her aile bir çadırda barınmaktadır. O küçücük basit çadırlarda bazen, bebek, çocuk, yetişkin 6-7 kişi kalmaktadır. Çadırların birçoğu bir gölgeye bile sahip değildir. Bu yakıcı sıcaklarda o çadırın içinde oturmak, yatmak, yemek yapmak ve hatta banyo yapmak zorunda kalıyorlar.
Biz ve akrabalarımız 1970’lerin sonlarından itibaren Adıyaman ve Urfa’dan mevsimlik işçi getirmeye başladık. Yaz aylarında Malatya ve ilçelerine (Bu yıl bu kadar olmasa bile) ürünün normal olduğu yıllarda 100 bin civarında mevsimlik kayısı işçisi geldiği belirtiliyor.
İŞÇİLERİN ÜCRETLERİ
Kayısı bahçesi sahibi çiftçiler, elçi veya çavuş denilen kişilerle mayıs-haziran aylarında iletişim kurarlar. Bazen elçiler çok önceden gelip yöreyi dolaşırlar, bahçe sahipleri ile anlaşırlar. İş bitiminde çiftçi elçiye ücretleri öder. Elçi, işçilerinin ücretinin yüzde 10’unu keserek kendi payı olarak alır.
İşçiler genellikle aileleriyle, bebekleriyle, küçük çocuklarıyla beraber gelirler. Büyük çocuklar genellikle yetişkinlerle beraber çalıştırılırlar, aynı ücreti alırlar.
Kadınların birçoğu hem küçük çocuklarına, bebeklerine bakmak, emzirmek hem de çalışmak zorunda kalıyorlar.
Çadırlar ve çevresinde doğru düzgün tuvalet ve banyo yerleri de bulunmamaktadır. Bazı bahçe sahipleri çadırların yakınına foseptik çukurlu tuvaletler yapmaktadırlar fakat bunlar kısa bir süre sonra yetersiz olmakta ve çevreye ağır bir tuvalet ve lağım kokusu yayılmaktadır.
SEÇİMLERDE KADINLARIN OYUNU ERKEKLER KULLANIYOR
Kardeşlerimden birisinin işçileri Urfa’dan gelmişlerdi. Siyasi olarak AKP taraftarılar. Kadınlardan birisi ile seçimle ilgili yapılan sohbet esnasında, kendilerinin oy kullanmadıklarını, ağabeylerinden birisinin gidip hepsi adına oy kullandıklarını belirtiyor.
Yorumlar kapalı.