Geçtiğimiz günlerde değerli bir kardeşim, sürekli il dışına gidip geldiğini ve hemen hemen gittiği her memleketin girişinde, memleketi temsil eden simgeler veya amblemler olduğunu, şehirlere girildiği gibi farklı bir ışıklandırma ve yol kenarlarına dikilen çeşit çeşit ağaçlar gördüğünü söyleyip memleketimizin büyük eksiklerinden olduğunu belirterek bu konuyu dile getirmemi rica etmişti.
Çok haklı bir sitem olduğunu düşünüp, memleketimiz insanlarının en güzelini hak ettiğine inanarak, sesime ses verip değerli yetkililerimizin el uzatacağı ve halkımızın da sahip çıkacağı umuduyla bu konuya değinmek istedim.
Şehre yaklaştığımızı kalan kilometreyi hesaplayarak veya reklam panolarına rastlayarak anlayabiliyoruz.
Uzaktan gelen yolcularımıza, Diyarbakır üzerinden geliyor ise şöyle tarif ediyoruz;
“Karakolu gördüysen 10 dakika sonra polis noktasına varıp, 3-5 saniye sonra da avm’de inebilirsin”
Gerçi geçtiğimiz günlerde, otogar yoluna yapılan ışıklı görseli farketmedim değil ama devamını diliyoruz.
Yani tabii aslında teknoloji çok gelişti, çağ atladık.
Okuma yazma bilmeyen neredeyse kalmadı ama asıl acı olan da bunca zaman geçti fakat şehrimize 10 yıl önce gelen bile artan binalar dışında büyük bir değişiklik göremiyor maalesef.
Daha önce de “Bahar geldi ama” diyerek başlayıp yer bile bulamadığımız birkaç piknik alanımız olduğunu, sayılı olan parklarımızda salıncak sırasında yaşanan dramlarımızı anlatarak eksiklerimize değinip, temiz ve yeşil bir memleket için nefesimiz ve gücümüz yettiğince çalışmaya ve birlik olmaya hazır olduğumuzu dile getirmiştik.
Ve yeni umutlar ile başka baharlara girdik.
Belki değerli büyüklerim diğer memleketleri kıyaslayıp, kıskançlık ettiğimi düşünerek eleştirebilirler ama aynı yaşlarda bir sürü çocuk düşünün, bir çoğunun eline dondurma ve balon verip bir kısmını öylece bıraktığınızı ve şimdi de aynı şartlarda olan memleketleri düşünün ve bir kaçının böylece bırakıldığını. Buna kıskançlık değil de adeletsizlik denmesi gerekmez mi ?
Petrolü ile meşhur olan ilimizin girişlerine simgeler veya amblemler yerleştirilse, yol kenarlarına ağaçlar dikilip hani şu güzel desenli ışıklardan konulsa, ne kadar da güzel olur düşünsenize.
Hani birkaç yıl önce Diyarbakır caddesine şelale dediğimiz küçük ama güzel bir görsel eklendi. Hatırlarsanız, sosyal medyada bile gündem olmuştuk.
Deniz kenarındaymış gibi resim çekmeyen neredeyse kalmadı.
Ben ilk minibüste denk gelmiştim ve işin kötüsü özel aracım değil, duramıyorum ama heyecanım arabayı bile tekletti desem yeridir.
O an şelaleyi izlerken bütün yolcuların aynı anda sağdan başlayıp yavaşça geriye doğru giden başlarını görmenizi isterdim.
Gülünç gelecektir bir çoğuna biliyorum ama bu olay bu insanların hiç böyle şeyler görmediğinin şaşkınlığı değil kendi memleketimizde güzel şeyler görmediğimizin acı bir gerçeğiydi…
Yorumlar kapalı.