Demirci Kawa efsanesi, acımasız zalim hükümdar Dehak’a isyan eden Kürt kahraman Kawayê Hesinkar’ın öyküsüdür.
Efsanenin ana karakteri olan Dehak, Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Avesta’da ve antik dönem Fars mitolojisinde yarı şeytan bir Babil kralı olarak yer almaktadır. Efsane Kürt mitolojisinde de yer alır. Binlerce yıldır Kürtler’de Newroz Bayramı olarak kutlanmaktadır. Kürtlerde Demirci Kawa efsanesinin birkaç farklı uyarlaması da vardır.
Gelin kısaca bir göz atalım Demirci Kawa efsanesine.
Demirci Kawa efsanesi binlerce yıl öncesinde, Kawayê Hesinkar ve Zalim Dehak arasında geçmektedir. Medya (Kuzeybatı İran, Rojhilat ) coğrafyasındaki yaşamı çekilmez bir duruma getiren Dehak’ın bildiği tek şey kötülük etmektir. Zalim Dehak halkların kanını emerken beyninde bir ur (tümör) oluşur. Dehak acılar içinde kıvranarak yataklara düşerek hasta olur ve hastalığına bir türlü çare bulanamaz. Dönemin doktorları, hekimleri acılarının dinmesi ve yarasının kapanması, hastalığının iyileşmesi için yaraya genç ve çocukların beyinlerinin sürülmesini önerirler. Böylece kuzeybatı İran yani (Rojhilat) coğrafyasında aylarca hatta yıllarca süren bir katliam başlar; her gün zorla anne babalarından alınan iki gencin kafası kesilip beyinleri merhem olarak Dehak’ın yarasına sürülür. Gençler katledilirken sıra, daha önce bu şekilde çoçuğunu kaybetmiş olan Kawa adındaki demircinin en küçük oğluna gelmiştir. Bu sırada halk çaresiz ve güçsüz düşmüştür.
Her gün gençler Dehak’ın katil askerleri tarafından başları kesilmek üzere götürülürken bu sefer Kawa’nın en küçük oğluna gelir sıra. Oğlunu vermemeye karar veren Kawa zalim ve katil Dehak’ı öldürmeyi, bu şekilde katliam ve zulüme son vermeyi planlar, sonunda böyle de olur.
Demirci Kawa dükkanında demirden savaş malzemeleri gûrz, kılıç, kalkan vb. gibi savaş aletleri yapar ve bir taraftan da başkaldırı için etrafındakileri eğitir. Mart ayının 20’sini 21’ine bağlayan gece zalim Dehak’a karşı direniş başlar. O gece kralın sarayı isyancılar tarafından ele geçirilir. İsyancılar kendi aralarında dağlarda ateş yakarak haberleşirler. İsyan bittiğinde Kawa’nın halk hareketi Dehak’ı ve yönetimini devirmiştir.
Sevinçle dağlara koşan halk isyan ateşlerinin etrafında oynamaya başlarlar. Böylece Kürt halkı zalim kraldan kurtulmuş olur ve ertesi gün ilkbahar gelir.
Bir diğer iddiaya göre de Kawa, 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlayan gecede oğlunu zalim Dehak’ın katlinden kurtarmak için oğlunu kendi eliyle Dehak’a teslim etmek ister ve zulmün ve kötülüğün kalesi olan Dehak’ın sarayına girer. Oğlunu Dehak’ın huzuruna çıkarırken yanında getirdiği çekicini Dehak’ın kafasına vurur. Kısa sürede bütün halk isyan eder ve ateşler yakarak saraya yürürler. Zulme karşı isyanı başlatan Kawa, demir ocağında çalışırken giydiği yeşil önlüğü yırtılınca ona sarı bir yama yapar o yama da yırtılıdığında üstüne kırmızı bir yama yapar. İşte o günden sonra yeşil, sarı, kırmızı; renkleri Kürt kültüründe önemli bir yer almıştır. Demirci Kawa’nın ocağındaki ateşi ise özgürlük meşalesi olur. Dehak’tan kurtulan halklar 21 Mart’ı özgürlüğün, kurtuluşun ve halkların bayramı olarak kutlarlar. Demirci Kawa; başkaldırı kahramanı, Newroz (yeni gün) ise; direniş ve başkaldırı günü olarak tarihe geçer. Böylece Kürt halkı zalim kraldan kurtulmuş olur ve ertesi gün ilkbahar (Kürt Baharı) gelir.
Günümüzde de ise adına Arap Baharı denilen ve neredeyse bütün Ortadoğu ülkelerinde sıçrayan, zamanın Dahak’larına karşı yeni Kawalar öncülüğünde isyanlar devam etmektedir, isyanlarla yeni baharlar gelmektedir.
Demirci Kawa’nın yaktığı Newroz ateşi hiç sönmeyecek.
Yaşamı yeniden yaratmaya, Demirci Kawa`nın binlerce yıldır yanan özgürlük ve direniş ateşi coşku ve inançla yanmaya devam ediyor.
Direniş ve özgürlük bayramınız, baharın gelişi Newroz’unuz kutlu olsun.
Newroza me pîroz be!
Newroz’umuz kutlu olsun!
Barış olsun, kardeşlik olsun.
Bila aşitî be, biratî be.
Yorumlar kapalı.