Neydik ne olduk

4bee88abde4f4438b2c1ac97ad697615

Her birimiz farklı alanlarda kendimizi geliştirip tecrübe, istek ve başarılarımıza bağlı olarak farklı meslekler tercih ederiz.

Gerek maddi gerekse de manevi doyum ve sosyal hayatımız için ekonomik özgürlüğümüzü elimize alıp, yaşayabilme mücadelesi veririz.

Peki tercih ettiğimiz meslekler bizi tercih ediyor mu? Şöyle bir bakalım.

Açıkçası gençlerimiz sayılı bir iki meslek dışında tercih edip, mezun oldukları bölümlerin hiçbirinde mesleklerini icra edemiyorken, farklı bir alanda iş bulmakta bile büyük zorluklar yaşıyor.

Hatta gastronomi bitirip bulaşıkçılık yapan, öğretmen olup bakıcılık yapan, inşaat mühendisi olup tuğla taşıyan emekçilerimiz var. Onlar bile mesleklerine yakın iş buldu sayılıyor.

Ve sonra da “İnsanlar neden mutsuz?” deniyor.

Hak ettiği konumda çalışmayı geçtim, çalışanın bile hakkını alamadığı bir dönemde yaşıyoruz.

Artık devlet memurları bile fakir sayılırken, özel sektörde asgari ücretle çalışanlar perişan. Küçük şirketlerde asgari ücret bile alamayanlar ise sefilleri oynuyor.

Böylelikle sağlıklı ve mutlu insan sayısı her geçen gün azalıyor.

Önceleri psikiyatriye gitmek delilik sayılırken, şimdilerde sıra bulamıyoruz.

Henüz ortaöğretimde okuyan çocuklarda gelecek endişesi, kaygı bozukluğu; gençlerimizde konsantrasyon ve adaptasyon eksikliği, ileri yaş guruplarında ise uyuyabilmek için ilaç kullananların sayısı her geçen gün artıyor.

Neydik ne olduk

Henüz çocuk yaşta sevdiği mesleği tercih ederse işsiz kalacağını ve geçinemeyeceğini düşünen çocuklar, geleceğe endişeyle bakıyor ve başarısızlık oranları artıyor.

Teknoloji istediği kadar ilerlesin bir ülkede işsizlik ve geçim sıkıntısı giderilmediği sürece daha iyi bir gelecek söz konusu olamaz.

Ve aslında çoğunluk, dengeyi de beraberinde getirir. Bu kadar insan varsa bu kadar insana hizmet verecek kurum ve kuruluşlara da ihtiyaç var demektir.

Bana göre her devletin önceliği işsizliğin önüne geçip, imkân ve olanak sağlamak olmalı. Ve ileri yaş guruplarına alımlarda öncelik tanınmalı ki gelecek kaygısını yok edebilmeli.

Ve tabi ki verilen ücretler gider dengesini koruyabilecek kadar artırılmalı.

Böylelikle kaygıların ve stresin neden olduğu başarısızlıkların önüne geçip, umutların ve ihtimallerin ışığıyla, yolumuzu daha aydınlık görebilirdik.

Maalesef mezun olup yaşama isteğini yitiren, mezun olup akli dengesini kaybeden, mezun olup katil veya hırsız olan ve ailesinin bile canına kıyanları duyuyoruz.

Yani ülke olarak gerildikçe gerilediğimizin farkında mısınız?

Neyse demem o ki “ADALET DEDİĞİN MÜLKÜN TEMELİ”. Ve ADALET olmadıkça ne okuyarak ne de çalışarak bu temele diktiğimiz hiçbir duvara yaslanamayız…

Exit mobile version