Bu kadim toprakların bir evladı olarak altı çocuklu bir ailede, işçi bir babayla ev bir annenin bin bir emek ve fedakârlıkla okuttuğu, burada doğmuş, burada yetişmiş ve inihayetinde memleketine, Batman’ına hizmet etme şerefine nail olarak baba ocağına dönmüş biriyim.
Sizlere şu anda elinizde tuttuğunuz Batman Halk Kültürü adlı kitabın editörlerinden biri olmanın gururu ve mutluluğuyla bu mektubu yazdım.
Çocukluğumun ilk oyunlarını burada oynadım; yokluk içinde paylaşmayı, paylaşarak arttırmayı ama en önemlisi de arkadaşlığın gerçek değerini daha o yıllarda sizlerden öğrendim…
Dört elle sarıldım derslerime; aileme, memleketime borcumu ödeyebilmek için çok çalıştım. Rahmetli babam Hacı Abdurrahman Demir’in emek kokan işçi ellerinin hakkını ödeyebilmek için çok ama çok çalıştım… Babamdan öğrendim emeğin, çalışmanın, helâl bir lokmanın dünyanın en değerli kazancı olduğunu…
Üniversite eğitimi almak için Batman’ımdan ayrıldığımda en çok anacığımın tandırda pişirdiği ekmeklerin kokusunu özledim.
O benim için sadece bir tandır ekmeği değildi; aileyi bir araya getiren bir yer sofrasının iç ferahlatan, gönül huzuru veren kokusuydu, anaydı, babaydı, kardeşlerdi ve sılaydı… Benim için tandır ekmeğinde saklıydı Batmanlı anaların evlat sevgileri, tandır ekmeğinde ve onun kokusunda saklıydı Batman’ın özü ve güzellikleri…
Özlediğim tandır ekmeğinin kendisi değildi; bu ekmeğe sinmiş anam ve Batman’ımdı… Ailenin kıymetini, beraber gülüp ağlayabilmenin nimetini de yine o yıllarda öğrendim… Batmanlı genç kardeşlerim bilmeliler ki, yurt içinde ve yurt dışında karşılaştığım her zorlukla baş edebilmek için Batman’a dair bu özlemlerim ve Batman’dan, Batmanlıdan öğrendiklerimden güç aldım.
Ankara’ya düştü yolum, İngiltere yılları geldi ardından; ama ben gittiğim her yere Batman’ımı da beraber götürdüm.
Bazen bir memleket türküsü, bazen bir dost sözü geldi hatırıma… Rahmetli nenemin anlattığı masallar, binlerce yıllık kadim topraklarımın efsaneleri yoldaş oldu bazen gurbet ellerde bana…
İyiliği, insanlığı karşılık beklemeksizin “Baş göz üstüne” diyerek yapan, yaşayan atalarımın, kardeşlerimin her daim gülümseyen, samimiyet dolu yüzleri rehber oldu attığım her adımda…
Yıllar sonra baba ocağına, memleketimin üniversitesine hizmet etme şerefine nail oldum. Yurdun dört bir yanından gelen ciğerparelerim dediğim ve evlatlarımdan ayrı tutmadığım öğrencilerimin hayatına dokunabilme mutluluğuna, onuruna eriştim.
Üniversite yöneticilik görevimde sorununu çözdüğümüz bir gencin gözlerindeki umut ve sevinç dolu bakışlar mutlu etti beni…
Bu genç hemşerilerimin hayata başlarken ellerinden tutuyor olmak, bahtiyarlığın en büyüğü oldu benim için. Bana böyle bir bahtiyarlığı bağışladığı için Allah’a ne kadar şükretsem azdır…
İstedim ki doğduğumuz, büyüdüğümüz, bizi yetiştiren, bizi biz yapan bu toprakların hikâyeleri unutulmasın…
Çocuk oyunlarının sevinci, bayram sabahlarının heyecanlı bekleyişi, düğünlerin erbaneli, kemançeli şen türküleri, damat ağacının süslemeleri, kalabalık halayların neşesi unutulmasın…
Bir taziye acısında dayanışma ve acıyı birlikte paylaşmanın verdiği güç; sen ben demeden yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmenin özü, asilliği unutulmasın…
Doğup büyüdüğü ata toprağından belki de binlerce kilometre uzakta olan memleket evlatlar da dinlesin bu toprakların hikâyelerini; hamurunda insanlık, sevgi ve erdemin esas olduğu geleneklerini…
Köklerini binlerce yıllık kadim tarihinden alan Batman, ulu bir çınardır, Hasankeyf, Gercüş, Sason, Beşiri, Kozluk, bu çınarın gürleşen dallarıdır…
Biri eksik kalsa, diğeri açamaz…
Birinin acısı olsa diğeri gülemez.
Bizim özümüz, bizi biz yapan değerlerimiz işte bu dallarda gizli… Bu dala boy veren, can veren kökte gizli…
Bilirim ki özünü unutanın, kökünden kopanın geleceği de olmaz. Hasankeyf’in mağaralarından Dicle’nin şavklanan sularına…
Mereto’nun eteklerinden Hazo Kalesi’ne… Beşiri’den Gercüş Ovası’na binlerce yıldır yaşanan, anlatılan Batman’ın, kadim memleketimizin, kadirşinas hemşerilerimin halk kültürü yazılsın, kaydedilsin, nesiller boyu anlatılsın; ama asla unutulmasın istedim…
Alanında bilimsel olarak hazırlanmış çok önemli bir çalışma olan elinizde bulunan bu kitap, kadim topraklarımızın ulu çınarlarından derlenen geleneklerin, hikâyelerin bir başlangıcı niteliğindedir.
İlk olması hasebiyle elbette kitabın bazı eksiklikleri vardır.
Amacımız, değişik inanç ve kültürleri bünyesinde barındıran çok renkli Batman kültürünü bilimsel bir çalışma içinde harmanlamak oldu.
Elbette Batman halk kültürü sadece bu kitaba yazılanlarla sınırlı değildir ve Batman halk kültürü bir kitaba sığmayacak kadar zengindir…
Bu kitap, esasında evlatlarımıza özünü, kökünü hatırlatmak için onların kendi evlatlarına da anlatıp yaşatabilmeleri, darda kaldıklarında şifa, güç bulabilmeleri için hazırlanmış bir can suyu niteliğindedir…
Yazılanlardan daha fazlası halkımızın hafızasında, gelenek-görenek ve inançlarında mevcuttur. İlerleyen zamanlarda üniversitemiz öğretim elemanlarının yapacakları çok yönlü bilimsel çalışmalarla (antropolojik, etnografik, sosyolojik vb. bilimlerin bakış açılarıyla) kitabın eksikliklerini gidereceklerine, hatta kitapta yer alan her bir unsuru daha kapsamlı çalışacaklarına dair inancım tamdır.
Beni yetiştirip bugünlere getiren bu kadim toprakların her bir karışında izi, hoş sadası kalmış tüm büyüklerimizi rahmetle anıyorum.
Bir kısmı bu kitaba da kaynaklık eden, her biri ayrı bir yaşayan insan hazinesi olan bugünün yaşayan ulu çınarlarına hürmetlerimi sunuyorum.
Yarının geleceği olan genç fidanlarımızın, ciğerparelerimizin memleketlerinin değerlerini unutmadan yetişmesini ümit ediyorum.
Nihayet, bu eserle bu topraklara olan ahde vefa borcumuzu bir nebze olsun ödeyebilmiş olmak dileğimle sizlere en derin saygı ve selamlarımı sunuyorum.
Prof. Dr. İdris Demir
Batman Üniversitesi Rektörü
Yorumlar kapalı.