İkinci Dünya Savaşının çevre üzerinde hala etkileri sürerken Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaş tam bir doğa ve çevre katliamı olacaktır.
Modern savaşların çevresel etkileri savaşa hazırlık; savaş ve savaş sonrası süreçte ortaya çıkıyor. 2. Dünya savaşında kullanılan nükleer, kimyasal ya da biyolojik silahların etkilerine ilişkin örnekler kıyamet senaryoları olarak nitelendiriliyor.
İkinci Dünya savaşının çevresel etkilerini hala yaşıyorken ve daha belki de uzun yıllar yaşayacakken Rusya Federasyonu ve Ukrayna arasındaki olası bir savaş 3. Dünya savaşı tetikleyebilir.
Dünya bir savaşı daha kaldıramaz.
Kesinlikle böyle bir savaş katliam olur.
Savaşlar insanlığa yalnızca cephede zarar vermiyor, ikincil hasarlar ve bilinçli tahrip yoluyla da çevresel yıkıma neden oluyor.
Çevresel yıkım ve yaşam ortamlarının tahribi, düşmanların ortadan kaldırılması için bir savaş kazanma stratejisi olarak kullanılıyor. Dünyanın herhangi bir yerindeki çevresel tahribat tüm dünyayı derinden etkiliyor.
“Modern savaşlar”ın çevresel etkileri üç grupta toplanıyor: Savaşa hazırlık sırasında oluşan çevresel etkiler; savaş sırasında oluşan çevresel etkiler; savaştan sonra uzun erimde ortaya çıkan olumsuzluklar.
Savaşların çevresel etkilerini konu alan nicel bir araştırma yazısı yazdık, gelin hep beraber bir göz atalım savaşın çevresel etkilerine. Hazırlık aşamasında oluşan çevresel etkiler
Savaşa hazırlık amacıyla yapılanların çevresel yansımaları, “ordu birimlerinin konuşlanması için çevrenin ordu gereksinimlerine göre yeniden düzenlenmesi, silah üretimi yoluyla oluşan kirlilik ve silahların test edilmesiyle askeri tatbikatların direkt etkisi” biçiminde görülür.
Başta havaalanları olmak üzere askeri üsler, genellikle ekolojik açıdan değerli geniş araziler gerektiriyor. Bu yerler, yerel sakinlerinin görüşleri alınmaksızın askeri kurumlara tahsis ediliyor.
Bu sırada, ormanlar başta olmak üzere tarımsal üretimde kullanılan alanlar ortadan kaldırılıyor, tüm doğal fauna tahrip ediliyor.
Orduların savaşlara hazırlığı için yapılan tank harekatları, bombalama ve saldırı tatbikatları, çeşitli talim ve eğitimler sırasında çoğunlukla gerçek silahlar kullanıldığı için doğal ekosistem büyük ölçüde yok oluyor.
Silah üretimi
Askeri endüstrinin çok ciddi bir kirletici kaynağı olduğu biliniyor. Üretim sırasında ortaya çıkan toksik atıklar; halk sağlığı ve çevre için bir düşman tehdidinden daha büyük etki yapıyor.
Günümüzde kimyasal, biyolojik, nükleer ve geleneksel silahların üretimi, depolanması ve test edilmesi için ayrılmış milyonlarca dönüm arazi toksik kirlenme nedeniyle yok olma tehdidinde. Şimdiye kadar üretilmiş milyonlarca ton eskimiş silah ve cephane de yok edilmeyi bekliyor.
Gerçek yıkım savaşta
Yirminci yüzyılda, savaştan etkilenen sivillerin sayısıyla birlikte savaş nedeniyle oluşan çevresel hasar miktarı da arttı. Savaşlarda ve çatışmalarda düşmanın ekonomik yeterliliğini ortadan kaldırmak amacıyla endüstriyel tesisler daha çok hedefleniyor. Bu saldırılarda ortaya çıkan endüstriyel kimyasallar, sivil halkı ve ve çevreyi, yaşamı etkiliyor
Toprak için 7 bin yıl geçmeli
Savaş sırasında kullanılan modern silahlar, patlayıcı ve itici güçleri kadar içerdiği toksik kimyasallar yoluyla da öldürücü olabiliyor. Bu etki yalnızca cephedeki düşmanı değil, gerisinde yaşayan bütün halkı etkileyebiliyor.
Ağır bombardıman uçağından atılan bir bomba patladığında, binlerce derece sıcaklık ortaya çıkarıyor ve tüm flora ile faunanın yanı sıra toprağın daha alt katmanlarının da kavrulmasına neden olabiliyor. Aynı toprağın yeniden işlenebilir hale gelmesi için 100-7400 yıl geçmesi gerekiyor. Bunun gibi ortaya çıkan ekolojik felaketler etkilenen alanlardaki bitki ve hayvan kültüründe yıkıcı etkiler yaratıyor.
Doğal kaynakların tükenişi
Savaşta ortaya çıkan yıkımın giderilmesi kaynakları tüketirken, doğal kaynakların ve yaşam için gerekli olan maddelerin sağlanması sırasında da olumsuz etkiler ortaya çıkabiliyor.
Savaşlar sırasında yaşanan göç hareketleri de bu etkiler arasında. Savaşlar sırasında ölüm korkusunun yanı sıra, savaşın uzun süreli zararlarıyla da karşılaşan insanlar, güvenli alanlara doğru göç ediyorlar.
Bu, göç edilen bölgelerin kaynaklarında da zorlanma yaratıyor. Birçok yerde ekonomik ve sosyal yapı geri dönüşsüz olarak değişiyor.
Silahların kalıcı etkileri
Modern silahların uzun süreli etkileri, ilk andaki yıkıcı güçlerinden de büyük oluyor.
Anti-tank toplarında kullanılan boşaltılmış uranyum mermerleri gibi cephaneler ve kara mayınları, onlarla temas eden her şey üzerinde uzun süreli etkiye sahip.
Birçok ordunun eski askerlerinde gözlemlenen kanser vakalarının nedeni olarak da, bu tür silahlar gösteriliyor. Bu tip silahlarda kullanılan zehirli ve radyoaktif uranyum solunduğunda, vücut için çok tehlikeli olabiliyor ve soluyan kişiye yaşamı boyunca radyasyon yaymaya devam ediyor.
Kara mayınları
Kara mayınları, çok ucuz ve yok edici olduğundan, yerel çatışmaların en popüler silahları arasında yer alıyor. Kızıl Haç verilerine göre, her ay çoğu çocuk bin ile 2 bin arasında insan kara mayınları nedeniyle ölüyor ya da sakat kalıyor.
Savaş çevreyi yıkıyor
Savaşlarda kullanılan toksik cephanenin neden olduğu uzun süreli yıkım, patlamamış silahlar, toprak ve manzaranın hasarının biyolojik ve fiziksel etkileri ile sosyal sistemlerin bozulması; savaş alanlarını ekolojik felaket alanlarına dönüştürüyor.
Dünya savaşında kullanılan nükleer silahlarla; kimyasal ya da biyolojik silahların etkilerine ilişkin örneklerden henüz yeterince sık söz edilmese de bunlara yönelik tahminler “kıyamet senaryoları” olarak nitelendiriliyor.
Umarım Rusya Ukrayna arasında ki bu savaş barışçıl bir şekilde son bulur, üçüncü bir Dünya savaşına dönmez çünkü Avrupa 2. Dünya savaşından bu yana en karanlık dönemini yaşıyor şu an ve yeni bir savaş demek, yeni silahlar demek daha çok çevre felaketi demektir.
Yorumlar kapalı.