“İnsanlık; doğanın gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçları temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir” şeklinde tanımlanan sürdürülebilirlik kavramı ilk olarak 1987 yılında Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından kullanılmıştır. Kavram ilk olarak çevre ve doğa üzerine kullanılmıştır. Sürdürülebilirlik kavramının ortaya çıkış sebebi de üretimimin artmasından ötürü ortaya çıkan enerji ve hammadde ihtiyacını karşılamak için kullanılan tüm kaynakların gelecek kuşaklara da aktarılabilmesinin gerekliliği üzerinedir.
Özellikle son 20 yılda artan turizm hareketliliğiyle birlikte doğal kaynaklar, tarımsal ürünler ve yerel gıda ürünlerinin artmasıyla birlikte bu kavram turizme aktarılmıştır. Doğa tahribatını en aza indirgemek ve gelecek kuşaklarında bu güzelliklerden faydalanabilmesi için sürdürülebilir turizm kavramının önemi artmıştır. Turizm hareketliğinin en temel gereksinimlerinden olan yeme-içme faaliyetlerin artması ve bu faaliyetlerin gün geçtikçe daha çok çeşitlenmesi sürdürülebilirlik kavramının gastronomiye de yorumlanmasını sağlamıştır.
Tanım yapacak olursak sürdürülebilir gastronomi turizmi; “yiyeceklerin hazırlanması/üretilmesi esnasında gıda güvenliğinin sağlanmasına ve çevreye duyarlı üretim tekniklerinin kullanılmasına önem veren bir turizm hareketliliği olduğunu öne sürmektedir”. Özellikle yerel gıda ve tarımsal ürünlerinin kullanılırken gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarabilinmesi sürdürülebilir gastronominin önemini arttırmıştır. Sürdürülebilir gastronomi eko-gastronomi olarak da adlandırılmaktadır. Sürdürülebilir gastronomi sadece hammaddenin çok tüketilip yok edilmesini korumamakta aynı zamanda başta yerel yemeklerin, yerel ürünlerin ve mutfak kültürlerinin gelecek kuşaklara doğru bir şekilde aktarılmasını sağlamayı amaç edinmiştir.
Yerel, otantik ve organik ürünlerin devamının sağlanması geleneksel damak tatlarının korunması mutfak kültürlerine ait gelenek ve göreneklerin, pişirme yöntemlerinin korunması için yapılan etkinlikler, yemek festivalleri, yarışmalar, yemek turları, mutfak müzeleri, yemek yapım kursları, yazılı kaynaklar ve popülerleşmeye başlayan sosyal medya kullanımı sürdürülebilirliğin sağlanması için yapılan faaliyetlerdir. Süründürülebilir gastronominin en güzel örnekleri; slow food, greenfood(yeşil mutfak), eko-mutfak ve yaşayan mutfaklardır. 18 Haziran sürdürülebilir gastronomi günü olarak kutlanmaktadır.
Son yıllarda yerel mutfak kültürlerine olan ilginin artması yöresel mutfak kültürleri üzerine çalışmaları da arttırmıştır. Yerel mutfakların kayıt altına alınıp gelecek kuşaklara aktarılması için bu çalışmalar çok önemlidir. Batman mutfağımızın da bu konu üzerinden kayıt altına alınması ve gelecek nesillere aktarılması için bir çok araştıramaya ihtiyacı vardır. Bu konuda küçük bir adım atarak geçen sene yüksek lisans tezi olan “Batman yerel mutfağının gastronomi turizmine kazandırılmasına yönelik bir araştırma” tezini yayınladım. Daha büyük adımlar için gerekli desteklerin verilmesi gerektiğini de vurgulamış olalım!
Yorumlar kapalı.