ZMO Diyarbakır Başkanı Abdussamed Ucaman, tepkiler üzerine TMO’nun ihtiyacı kadar alım yapmaya başladığını belirterek, “Çiftçi için ürünün fazladan bir gün bile beklemesi zarar” dedi.
Diyarbakır ve bölge kentlerinde çiftçiler, hasat ettikleri buğdayları aracı olmadan almaya olanak sağlayan Toprak Mahsulleri Ofisi’nden (TMO) uzun zamandır randevu alamıyordu. Meslek odaları ve çiftçilerin tepkileri üzerine TMO alım yapmaya başladı. Ancak yaşanan gecikme ve alımların yetersiz olması nedeniyle çiftçiler buğdayın her tonunda 4 bin TL zarar ediyor. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdussamed Ucaman, TMO’nun çiftçileri aracılara mahkum etmesi ve tarım politikasının sonuçlarını değerlendirdi.
TMO’nun ürün almamasının da var olan ekonomik krizden bağımsız olmadığını dile getiren Ucaman, iktidarın Hazine’den para harcaması yapmamak için çiftçileri aracılara mahkum ettiğini söyledi. Ülkenin tarımda dışa bağımlı hale geldiğine dikkat çeken Ucaman, gübre ve fungusit, insektisit gibi ilaçların dışarıdan alındığını ve dövizdeki artışla birlikte bunların çiftçiye yük olduğunu söyledi. Buğday hasadı ve rekoltesi iyi olmasına rağmen çiftçinin artan girdilerden kaynaklı biriken borcunu ödeyemez hale geldiğini, borcunu ödeyebilmek için ürününü satmaya çalıştığını kaydeden Ucaman, “Eskiden olsa, mevcut olan kadim bilge hafıza ile kendi ürettiği tohumla buğdayını çok rahat birkaç ay gömüp, saklayarak; daha sonra yavaş yavaş satıp geçimini sağlayabilirdi. Ancak şuan çiftçinin bu ekonomik krizden kaynaklı sıkışması sebebiyle, bir an evvel ürünü elinden çıkarması gerekiyor” dedi.
‘GÜNLÜK POLİTİKALARA FEDA EDİLDİ’
TMO’dan güçlü toprak sahiplerinin randevu aldığına dair duyumlar aldığını belirten Ucaman, “Bunların tümü krizi doğru yönetmemekten kaynaklanıyor. Sistem bu şekilde gidince bir taraftan aracılar ürünü ucuza almak için uğraşıyor. Bir taraftan kişi şahıs ve kişiler bunu kötüye kullanabiliyor. Gıda güvenliği önemlidir. Bunları alıp çok rahat işleyip satabilir. Ama günlük politikalarla yaklaştığı için, çiftçiyi buna feda etmiş“ diye belirtti.
‘TARIM POLİTİKALARI BÖYLE İŞLEMEZ’
Türkiye’de sağlıklı yürüyen bir tarım politikası olmadığı için sorunların sürekli hale geldiğini söyleyen Ucaman, “Hükümetin, ‘Biz çiftçiden ürün almayacağız’ şeklindeki politikasını sürdürdüğü ve bunun kararlılığı içerisinde olduğu görülüyor. Tarım politikaları böyle işlemez. Türkiye’nin nüfusu itibariyle 25 milyon ton buğdayı bir yıl içerisinde çok rahat alıp, harcayabileceği yönünde öngörümüz mevcut. Eskiden 22 milyon ton bandında değerlendiriliyordu. Nüfus son 3 yıldır artmış. Bunun işlenip piyasaya sürülmesi ile ilgili farklı birçok seçenek var. Alım çok rahat yapılabilir. Yeterince silo olmadığı söyleniyor, ancak tarımsal politikalar oluşturulurken, sadece üretimle ilgilenilmiyor, bir tarafta bu ürünlerin uygun koşullarda saklanması ve bunun pazarını da oluşturulması gerekiyor” şeklinde konuştu.
ÇİFTÇİ HER GÜN 4 BİN TL ZARARDA
TMO’nun, çiftçiye sezon başlamadan alım konusunda garanti verdiğini hatırlatan Ucaman, şunları söyledi: “Sezon başında bakanlar, ilgili daireler ve kurumlar gidip köylerde veya kentlerde; ‘Biz mahsulü direk topraktan alıyoruz’ diyorlardı. Fakat gel gör ki şuan burada öyle bir durum yok. TMO, ‘Bizim şuanda sadece otomasyonumuz var ve o otomasyon üzerinden ihtiyacımız kadar alırız’ diyor. Yani bizim depolarımız var ama biz o depoları boşaltamıyoruz, boşaltırsak peyderpey alırız. Ama tümünü yine alamayız diyorlar. Artık ayları alacak bir süreç var. Çiftçi için topladığı ürünün fazladan bir gün bile kalması zarardır. Dolayısıyla mecburen ürününü aracılara vermek zorunda kalıyor. Bizim piyasa araştırmamızda ton başı 4 bin lira zarar demek oluyor. Böylesi bir sorun mevcut, bu da çiftçinin ürettiğinden kar edememesi gibi bir durumu ortaya çıkarıyor.”
‘MEVCUT ÇİFTÇİYİ TUTMAK ZORUNDAYIZ’
Diyarbakır’da 8 milyon hektar tarım arazisi olduğunu ve bunun yaklaşık 5 milyon dekarına ekim yapıldığına dikkat çeken Ucaman, “Çiftçi yanlış politikalardan dolayı ekimden vazgeçmiş. Çiftçi vazgeçtiği zaman ne oluyor? Kentlere geliyor. Vasıfsız iş elemanı olarak çalışıyor. Kentlerde de ucuz iş gücü olarak görülüyor. Bir üretim oluşmuyor. Toplumun tüm demografisi alaşağı ediliyor. Dolayısıyla toplumun yönetilemez bir kaosa sürüklendiği görülüyor. Bu süreç devam ederse, çiftçi mecburen toprağından vazgeçmek durumunda kalacak. Vazgeçen çiftçiyi bir daha o toprağa geri getiremiyorsun. Mevcut çiftçiyi tarlasında tutmak zorundasın. Biz pandemide de gıdanın özgünlüğünün önemini gördük” dedi.
ÇÖZÜM: KOPERATİFCİLİĞİN GÜÇLENDİRİLMESİ
Kooperatifleşme ile silo sorunun çözüleceğini vurgulayan Ucaman, şu öneride bulundu: “Kooperatiflerle kendi ürününü saklayan köylü, kendi pazarını oluşturduğu için TMO’ya gerek duymaz. Ekim alanları zaten biliniyor. Bunu hem biz hem de ilgili resmi kurumlar biliyor. Bir an önce hükümetin ilgili alanlarda, özellikle tahıl alanında kooperatifleştirerek silolar oluşturması gerekiyor.”
Kaynak: MA
Yorumlar kapalı.