Ağaçlar kesiliyor, ormanlar yanıyor, yakılıyor, doğa nefessiz kalıyor, insanlık ölüyor.
Ağaç dikmek için yüzlerce neden varken ağacı kesmek, havaların ısınmasıyla birlikte çıkan ya da çıkarılan orman yangınlarına sesiz kalmak için nedeniniz nedir?
Batıda turistik sahil bölgelerini ayrı tutarak soruyorum, Batıdaki orman yangınlarına jet hızıyla müdahale edilirken, bölgemizde bırakın müdahaleyi, yangınların bir haber değerinin bile olmaması çok düşündürücü ve üzücü değil mi?
Ormanlar, içindeki cümle hayvan ve börtü böceğin yaşam hakkı için bile ayrımcılık yapılıyor olması çok daha düşündürücü ve çok daha üzücü değil mi?
Batı’da rant sahaları yani sahiller hariç, çıkan orman yangınlarına jet hızıyla karadan ve havadan müdahale edilirken, kimi zaman başka ülkelerde bile çıkan yangınlara müdahale edilirken, nasıl oluyor da Doğu’da çıkan orman yangınlarına müdahale edilmiyor, doğrusu bu da çok düşündürücü ve bir o kadar da üzücü.
Son dönemler de özelikle Cudi’deki orman kesimleri ve Bingöl’deki orman yangınları bu iddiaları doğrulamıyor mu?
Havaların ısınmasıyla birlikte çıkan orman yangınlarına nasıl olur da ayrımcı bir tavırla yaklaşıyorsunuz?
Bölgeler arası ayrımcılık için nedeniniz ne?
Ne bilimsel nede dinsel olarak bunun hiç bir açıklaması olamaz.
Dini açıdan bile baktığımızda ağaç dikimi ile ilgili hadisler var, “Müslüman, bir ağaç diker, o ağaçtan insan, hayvan veya kuş istifade ederse; kıyamet gününe kadar o kimse için sadaka olur.” der hadisin birinde.
Bütün dinler ve inanışlar böyle yaklaşıyor ağaca, doğaya.
insanlığın en büyük sorumluluklarından birisidir ağac dikmek, dünyanın ciğerlerine ciğer katmak.
Neolitik dönemden beri bir ağaç kıyımı var.
Gılgamış destanından daha önce ki yazılarımda örnekler vermiştim.
Gılgamış her şeyi yapabileceğine inan bir adam olarak Lübnan dağlarına kadar gider ve ormanları talan eder.
Gılgamış’ın bu eylemi doğaya ilk tecavüzdür.
Köşk ve sarayın ihtişamı için ağaçları kesmektedir. Günümüzde de halen sürmektedir iktidarların doğayı talan etme, ağaç kesme politikası.
Ne o yastık altında ve kutularda sakladığınız altınlarınızın ve dövizlerinizin, ne elinizdeki son model telefonlarınızın ne son model arabalarınızın ne şatafatlı lüks olan evlerinizin ne de saray ve köşklerinizin bir kıymeti, değeri yoktur bir ağacın, bir ormanın yanında.
Ağaçlar hayatımızın vazgeçilmez birer parçasıdır ve ağaçların faydaları saymakla bitmez; onların oluşturduğu ormanlar ise dünyamızı ayakta tutan yegane değerlerin en önemlilerindendir. Doğal kaynaklar bakımından da zenginliği olağanüstüdür.
Tüketim toplumu, sermaye sahibi olarak ağaçları keserek doğayı talan ediyorsunuz, tüketiyorsunuz ve hepimizi de yok olmanın eşiğine sürüklüyorsunuz?
Bunlar gerçekleşirken ise küresel ısınma denilen bir gerçeği ortaya çıkarıyorsunuz.
Sonra da çıkıp dünya orman günü, orman haftası, dünya çevre günü, dünya su günü, dünya çölleşme ve kuraklık günü vs. diyorsunuz.
Gündelik hayatımızın her anında yüzleşmek zorunda kaldığımız Covid-19 krizinin ve başka birçok hastalığın doğanın tahrip edilmesinden kaynaklandığını biliyor musunuz?
Bilmiyorsanız biz size söylüyoruz.
-İklim krizinin yaşandığı böyle bir dönemde ağaç kıyımını nasıl yaparsınız?
-Ne anlama geliyor bu orman yangınları?
-Batı’da sahil kesimlerdeki orman yangınlarına kirli pazarlıkların yapıldığı, mafya ve çete lideri Sedat Peker’in iddiaları ile gündeme gelen mafya ile iş tutmak için kullanılan Paramaunt otel gibi işletmelere alan açmak için mi sesiz kalınıp müdahale edilmiyor?
-Doğu’da da güvenlik kaynaklı mı?
-Güvenlik nedeni ile ağaç mı kesilir, orman mı yakılır?
-Batıdaki bir ağacın kıymeti, değeri varken sahil kesimleri rant nedeni ile ayrı tutarak söylüyorum, Doğu’daki bir ormanın kıymeti, değeri yok mu?
-Aynı doğa da yaşamıyor muyuz?
-Senin doğan benim doğam mı var?
-İnsan bindiği dalı keser mi?
-Bununla mücadele etmek ve daha iyi bir Dünya ortaya çıkartmak için en önemli hamle doğaya sahip çıkmak gerekirken, ağaç dikmek olmalıyken, ağaçların onlarca, hatta yüzlerce faydası olduğunu biliyorken, ağaçları kesmeniz, yakmamız ne anlama geliyor?
-Ekolojik dengeyi tamamen bozacağınızın farkında değil misiniz ?
Ağaç kesimi, orman yangınlarıyla, inşaatıyla, HES’
Ekolojik, kültürel ve tarihi dokusuyla bir dünya mirası olan Hasankeyf’i sular altında bırakarak, betonlara hapsederek yok etmeye çalıştığınız Dicle nehrinin suları mürekkep olsa yakarak, keserek yok etmeye çalıştığınız Bingöl’deki, Cudi’deki kısacası tüm bölgedeki ağaçlar kalem olsa bölgeler arasındaki iki yüzlülüğü, talanı yazmaya yetmez.
Doğanın bize vadettiği bunca güzelliği ona savaş açarcasına tahrip yoluna gitmenin bize asla fayda getirmeyeceğini belirtmek isterim.
Talan öyle artmış durumdaki her gün onlarca talan haberi alıyoruz. Birini yazarken bir başka talan haberi geliyor. Bir doğa talanı ile ilgilenilirken bakıyoruz ki diğer yerde başka bir doğa talanı yapılıyor. Kısacası başımızı hangi yöne çevirsek çevirelim bir doğa talanıyla karşılaşıyoruz.
Ağaç kesmek doğa katliamıdır.
Orman yangınları da.
Ağaç kesmek hastalıktır.
Orman yangıları da
Ağaç kesmek çocukların geleceğini çalmaktır.
Orman yangınları da
Ağaç kesmek hayvan, bitki, toprak öldürmek yok etmektir.
Orman yangınları da.
Ağaç kesmek erozyondur, seldir.
Orman yangınları da.
Ağaç kesmek şu an yaşadığımız kuraklıktır.
Orman yangınları da.
Ağaç kesmek ranttır bu ranta geçit vermeyelim.
Orman yangınları da.
Ağaç kesmek yaşama kıymaktır bu kıyıma izin vermeyelim.
Orman yangınları da.
Ağaçları kesmek, güvenlik ve rant amaçlı orman yangınları çıkarmak için yüzlerce nedenleri var, ya susmak için sizin nedenininiz ne?
Yorumlar kapalı.