Yaban hayatı koruma, türlerin soyunun tükenmesini önlemek için yabani türlerin ve habitatlarının korunması uygulamasıdır.
Tabiatı Koruma Alanları, bilim ve eğitim bakımından önem taşıyan nadir, tehlikeye maruz veya kaybolmaya yüz tutmuş ekosistemler, türler ve tabii olayların meydana getirdiği seçkin örnekleri bulunduran ve mutlak korunması gerekli olup sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılmış tabiat alanlarıdır.
Yaban Hayatı Koruma Sahaları, yaban hayatı değerlerine sahip, korunması gerekli yaşam ortamlarının bitki ve hayvan türleri ile birlikte mutlak olarak korunduğu ve devamlılığının sağlanmasını amaçlamaktadırlar.
Burada akıl almaz bir olay var.
Burada, ülkemizde öyle bir şey yapılıyor ki; yaban hayatı geliştirme sahaları oluşturuluyor ve yaban hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği ve avlanmaya açıldığını, hayvanlarının yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı sözde bu yerlerde özel avlanma planı çerçevesinde avlanmanın da yapılabildiği sahalara dönüştürüp ranta çevrildiği görülmektedir.
Bu yazıyı kaleme alırken de Dersimde koruma altındaki geyiklerin yabancı avcıların av için Dersim’de olduğunu ve ne yazık ki silahları ve kamuflaj av giysileri ile Dersim öğretmenler evinde konakladıklarını üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz.
İnsanın dünya üzerinde neden olduğu değişimlerin başta insan olmak üzere tüm canlıların geleceğini yakından ilgilendiriyor.
Küresel iklim değişiklikleri ile birlikte mevsimlerin değişmesi, nehirlerin, çayların, derelerin önleri kapatılıp HES yapılarak tümden yaban hayvanlarının yaşam alanları sular altında bırakılması, taş ve maden ocaklarına açılmadı, orman yangınlarının artışı, bitki ve hayvan çeşitliliğinde azalma, kendini etkili bir biçimde hissettirmeye başladı.
Yaban hayatı yönetiminin temeli, doğal sürecin korunmasıdır. Koruma, yaban hayatı unsurlarından avlanan ve avlanmayan bütün türler için gereklidir. Bunun için, bütün türler göz önüne alınarak, ekosistem ve genetik çeşitliliğin korunması amacı gözetilir. Yaban hayatı yönetiminde; ulusal veya yöresel ölçekte tehdit veya tehlike altında olan nadir ve endemik türlerin veya kültürel ve ekonomik değeri olan türlerin yaşadıkları alanların korunması ve geliştirilmesini sağlamak esastır.
4 Kasım Dünya Yaban Hayatı Koruma günü olarak ilan edilmiştir. Ama maalesef bir bugüne baktığımızda çok az insan bilir, basında dahi bir magazin haberi gibi değer görmez, çünkü pek kimse bu günü de bilmez.
İnsanın kendi varlığını sürdürebilmesi, yaban hayatı ve yaşamsal bağları hatırlatma günü gibi önemli bir gün olmasına rağmen.
Genel ortalamada yağışların azalması kimi yerlerde de düzensiz yağışların olması, bazı bölgelerde de ciddi bir kuraklık tehlikesi meydana gelmektedir.
Bunlardan dersler çıkarmak yerine, kazanma hırsı ile faaliyetlerimizi hala en arsız biçimde sürdürmeye, doğal yaşam alanlarını kendi malımız gibi kullanıp tüketmeye, bozmaya devam ediyoruz.
Bu olumsuz şartların yaban hayatını olumsuz etkilemektedir.
Hükümetin bir an önce akılcı kararlar üreterek, ülke gerçeklerine uygun, doğaya saygılı, uzun vadeli, sürdürülebilir bir politika geliştirmesi lazım.
Son kalan çaylarımız, derelerimiz, sulak alan, yaban hayatın olduğu endemik bitki biyoçeşitliliği bakımından zengin olan yerlerin derhal koruma altına alınması gerek.
Hükümetlerin bu tür yerleri rantçı ve doğa düşmanı şirketlerinden koruma altına alması gereken yerde, halk bu alanları Hükümetler tarafından şirketlere peşkeş çekmelerine karşı korumaya çalışmaktadır…
Yorumlar kapalı.