3 Mart Dünya yaban hayatı günü münasebeti ile bu hafta bu konuyu yazmak istedim. 4 Aralık Dünya yaban hayatı koruma günü münasebeti ile benzer bir yazıyı o tarihte yazmıştım. Geçen hafta ise savaşların çevre doğa ve yaban hayatı üzerindeki etkilerini kaleme almıştım. Bugün ise 3 Mart dünya yaban hayatı günü münasebeti ile bu yazıyı kaleme alıyorum, ben bu yazıyı hazırlarken ise av sezonu kapanıyor.
Dünya yalnız bizim değil ve doğal ortamında yaşayan hayvanların spor veya hobi adı altında öldürülmesi katliamdan başka bir şey değildir.
6 Mart 2022 tarihi itibariyle ülke genelinde av sezonu kapandı. Av sezonu dışında avlanmanın yasak olduğu biliniyor ama yetmez, avcılık tamamen yasaklanmalıdır.
15 yıldır evin bir ferdi olarak bizimle birlikte yaşayan kedimin kurt kapanına girdiğini iki aydır Batman Belediyesi veterinerlik müdürlüğünde tedavi altında olduğunu ve bir bacağını da kaybettiğini üzülerek belirtmek istiyorum.
Maalesef Rusya-Ukrayna savaşı gölgesinde yaban hayatı kutlama mesajlarını görüyoruz.
Kutlamalara baktığımızda direk savaşa taraf veya dolaylı yoldan savaşa taraf olan Ülker’in yöneticilerinin kutlama mesajlarına tanıklık ediyoruz. Hem yaban hayatını ortadan kaldırmak için ellerinden gelinini yapıyorlar hem de “yaban hayatı koruma” gününün anlam ve önemini ifade eden kutlama mesajları yayınlıyorlar.
Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaş yaban hayatı yok etme, doğa ve çevre katliamı olacaktır demiştik bir önceki yazımızda.
Ukrayna’da birden fazla Nükleer Enerji santralleri olduğunu biliyoruz ve Çernobil Nükleer santralinin insan ve çevre üzerindeki korkunç etkilerini biliyor ve hala etkilerini görüyoruz.
Rusya Ukrayna savaşında sık sık dile gelen ve ve Rusya’nın elinde olan ve dile gelen nükleer silah tehditleri çok korkunç olduğunu ve yer yüzünde bulunan tüm canlıların, savaşa taraf olan yada olmayan insanların hayatının da ciddi anlamda tehdit altında olduğunu belirtmek istiyorum.
Ülkemizde binlerce, dünyada ise 1 milyona yakın hayvan ve bitki türü yok olma tehlikesi altında.
Bölgemizde ise yakılmadık, kesilmedik orman, betonlara hapsedilmedik akarsu, yakılmadık, delik deşik edilmedik dağ bırakılmadı, tahrip edilmedik kültürel, tarihsel miras ve yaban hayat alanları kalmadı.
Doğaya yapılan her türlü saldırı, yaşamın kendisine yapılmaktadır.
Doğanın ve ona bağlı olan yaşamın, yaban hayatın güvence altına alınması gerekmektedir.
Yaban Hayatı Etkileyen Başlıca Faktörler Şunlardır:
HES ve Barajlar
Orman yangınları ve orman kesimleri
Savaşlar
Avcılık
Maden ocakları
Düzensiz tarım ve tarım ilaçları
Hayvanların hareket ve göç yollarını düşünülmeden yapılan yollar
Gittikçe büyüyen şehirler
Fiziki etkenler (yolar, duvarlar, tel örgüleri vs.) etkenleri başlıca gösterebiliriz.
Gittikçe yok olan yaban hayatı koruma sahalarının azalması, hatta yaban hayatının koruma sahalarının oluşturulması bile yaban hayatının gittikçe her gün birazda daha yok olduğunu gösteriyor.
Unutmamalıyız ki yer yüzünde sadece insanlar yaşamıyor, bu gezegen sadece bize ait değil, yeryüzünde yaşayan börtü böcek tüm canlıların yaşam hakkı kutsaldır, onlar biz olmazsak da yaşıya bilirler ama onlar olmadan biz asla yaşayamayız.
Yaşamamız doğaya ve doğada yaşayan tüm canlı türlerin yaşanmasından geçer.
Yaban hayatı yaşamın devamlılığı demektir. Her canın yaşam hakkı kutsaldır.
Yorumlar kapalı.