Geçen yıl ki Ramazan ayı ile ilgili yazdığım yazımda, Ramazan ayının tüm kavramlarından söz etmiştim. Bu yıl da yazacak çok şey var diyelim ve başlayalım. Dönüp geriye geçirdiğimiz son iki yıl önceki Ramazan aylarını düşündüğümde,...
Geçtiğimiz haftalarda ele aldığım, ”Takı Merasimleri” başlıklı yazımı beğenen kadar eleştirende olduğundan bu haftada siz değerli okuyuculara Bekira aşiretinin önde gelen büyüklerinin düğünlerinde her türlü israfın önüne geçmek amacıyla aldığı örnek kararlardan söz etmek istiyorum....
Gidişatımızı özetleyen bir fıkrayı sizlerle paylaşmak istiyorum… Padişahın biri, koyduğu yüksek vergilere halkın hiç tepki vermemesine kızar olmuş. Vezirlerine, “filanca yerdeki şehre gidin. oradaki köprünün başına bir adam koyun. geçen herkesten 1 akçe alsın.” demiş....
Kadınlar Günü her yıl 8 Mart’ta kutlanan uluslararası özel bir gündür. Her yıl olduğu gibi bu yılda, Batman’ın bir çok noktasında bir kaç gün öncesinden 8 mart kadınlar gününe ithafen etkinlikler ve eğlenceler düzenlemek için...
Neymiş efendim, sevgililer günüymüş… Sanki yılın 364 günü çuvala girmişte, sevginin bütün anlamını, hediyeleşmeyi o güne sığdırmışlar… Ben bugüne kadar okuduğum hiçbir efsane, aşk hikayesinde ‘14 şubat sevgililer günü’nden söz edildiğini görmedim. Gören var ise...
Bir gün bana sorsalar deseler ki yeryüzündeki en zor meslek nedir? Şüphesiz “annelik” derdim. Ben bugüne kadar annelikten daha zor bir iş yapan insan görmedim, gören varsa söylesin. Zor sanattır, annelik bir sanatçı gibi yavaş...
Eskimeyen Aşklar-2 Belki bu soğuk kış günlerinde, evinizi ısıtacak bir petek, bir soba olamam. Ama hakikatiyle ve sıcaklığıyla yüreğinizi ısıtacak bir aşk hikayesi yazabilirim. Hatırlarsanız geçtiğimiz haftalarda, ‘Mem û Zin’ adlı bir aşk hikayesini işlemiştik....
Biz göklerden rahmet yağmuru beklerken, pazarda, kasapta, markette, giyimde, hizmette aklınıza gelebilecek tüm tüketim noktalarında tam sağanaklı zam yağmuru yağmaya başladı… Sorsak; hepsi doların yükselmesine bağlı olduğunu söyler. Fakat akşamın da yükselen doların, sabahında market...
Elindekiyle mutlu olmayı bilen, küçük dünyasında ailesiyle, çocuklarıyla yaşayıp giden ve hiç şikayet etmeyen bir nesil yavaş yavaş yok oluyor! Yaşça küçüklerimizinde eninde sonunda cümlelerinden telaffuz edeceği o kelime, ‘yeni nesil’ olacaktır… Hiçbir şeyden mutlu...
Günümüzde kazançlarını ‘keyfekeder’ üzerinden elde etmek isteyen insanların merdivenleri basamak basamak değil de asansör hızıyla yükselmek isteyen bazı mülk sahiplerinin sıklıkla ilanlarında ve satışlarında telaffuz ettiği o kelime ‘keyfekeder’ işine gelirse.. Bütün bunları full HD...
Gazetemiz yazarlarından Rojda Hanımın geçtiğimiz haftalarda ele aldığı ”Şimdiki Aşklar” başlıklı yazısından yola çıkarak bende ”Eski-meyen Aşklar” başlığını açmak istedim. Eski aşklar denince aklıma ilk gelen; yöremizde bilinen hikayeler oldu. Mem û Zîn, Zembilfiroş, Siyabend...
Koronavirüs; adı ürkütücü kendi küçük ama tahribatı büyük. Koronavirüs; yavaş-yavaş başlar mesaiye. İlmek ilmek işler kurbanını. Önce boğazınızda bir karıncalanma başlar, sanki boğazınızda bir şey var da elinizi atıp çıkartmak istersiniz ama nafile. Sonra kemik...
Köy denince, ilk önce gözümün önüne o terk edilmiş evler geliyor. Özelikle belirli bir yaştaki insanların, belli başlı sebeplerden ötürü köyünü terk edip şehirleri mesken tutmuşken… Yaşlılarımız ise hala doğup büyüdüğü dedelerinden miras kalan evinin...
Hiç kendinizi hoş gördünüz mü? Kulağa ne kadar da ilginç geliyor değil mi? Kendimizi hoş görmek. Hep başkalarına hoşgörülü olun, hoşgörülü olmak bir erdemdir, başkalarının hatalarını görmezden gelmeyi öğrenin cümlelerine aşinayız elbette. Bunlar öğretildi hep...
Gerek Ramazan aylarında olsun, gerek normal zamanda; özellikle korona virüsünün devam ettiği bulunduğumuz bu dönemde yaptığı yardımlarla şov yapan Allah’ın gördüğünü insanoğluna ispatlamaya çalışan reklamın diğer adı da ”yardım etmek” olmuş. Sözlerim meclisten dışarı filan...
